Eski Demokrat Parti Genel Başkanı Soylu:

Eski Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, medyanın siyaseti sömürgeleştirmeye, güçsüzleştirmeye, itibarsızlaştırmaya ve siyasetçiler üzerinden ülkeyi yönetmeye çalıştığını söyledi.

Soylu, Melikşah Üniversitesi'nde Genç Hukukçular Kulübü tarafından düzenlenen "Medya ve Siyaset" konulu konferansta, toplumlar geliştikçe ve karmaşıklaştıkça iletişim araçlarına olan ihtiyacın arttığını anlattı.

İletişim araçlarının, halk adına hükümet ve devleti denetleme, toplumun değerlerini toplumu yönetenlere aktarma, kamuoyunu bilgilendirme ve eğlendirme işlevleri bulunduğunu belirten Soylu, Türkiye'de ise medyanın halkın avukatlığına soyunarak vesayetten yana tavır izlediğini ifade etti.

Medyanın değişimden yana olması gerektiğini vurgulayan Soylu, "medyanın tek olumlu yanının 2000'li yıllar sonrasında AB üyeliği sürecinde yaşanan gelişmeleri yansıtmak olduğunu" savundu.

"28 Şubat'ta, 27 Nisan'da medyanın toplumdan yana olmayan, devletten ve vesayetten yana olan tavrı ortaya çıktı" diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Medya, siyaseti sömürgeleştirmeye, güçsüzleştirmeye, itibarsızlaştırmaya ve siyasetçiler üzerinden ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Bunun için ekonomiye, hukuka müdahale ediyor. Bunda başarılı olamazsa silahlı kuvvetlere müdahale ediyor.

Turgut Özal, 1987'de beklediği oyları alamayınca basınla ilişkileri bozuldu. Kağıt fiyatlarını yükselttiği için o dönem Hürriyet Gazetesi'nin sahibi olan Erol Simavi ile arası açıldı. Simavi, gazetesindeki yazısında Özal'ı tehdit etti. Tüm bunlar, medyanın siyasilere verdikleri 'Biz dördüncü güç değil, birinci gücüz. Ülkeyi biz yönetiriz' mesajıdır."

Siyasetçilerin, itibarlarının düştüğü dönemlerde medyanın desteğiyle itibarlarını yeniden kazanabileceklerini zannettiklerini ifade eden Soylu, medyanın yıkıcı gücü olduğunu, yapıcı yönünün olmadığını savundu.

Medyanın darbe dönemlerinde, halkın değil vesayetin destekçisi olduğunu söyleyen Soylu, "Medyanın 1960 ihtilalinde yaptıklarının 28 Şubat ve 27 Nisan'da yaptıklarından farkı yoktur. Türk medyası sınıfta kalmıştır. Vesayet unsurlarının yerleşmesindeki en önemli etkenlerden biri medya olmuştur" diye konuştu.