Bursa Kent Konseyi tarafından düzenlenen söyleşiye katılan Diyanet İşleri Başkanlığı eski Başkan Yardımcısı Sami Uslu, görevi sırasında yaşadığı ilginç hatıraları Bursalılarla paylaştı.
Bursa Kent Konseyi Çekirge Çalışma Grubu tarafından düzenlenen 'Diyanet Hizmetlerimde İzi Kalanlar' adlı söyleşi, Koza Salonu'nda yapıldı. Bursalıların ilgi gösterdiği programın açılışını yapan Çekirge Çalışma Grubu Temsilcisi Necati Şahin, yaptıkları tüm faaliyetlere kendilerine destek olan Bursa Kent Konseyi Başkanı Semih Pala'ya teşekkür etti.
Kent Konseyi Başkanı Semih Pala ise, Çekirge Çalışma Grubu'nun Bursa ve ülke için önemli bir buluşma noktası olduğunu belirtti. İçerisinde Türkiye ve Bursa'ya büyük faydaları dokunmuş insanların yer aldığını ifade eden Pala, bu insanların bilgi ve becerilerinden istifade etmek için söyleşiler düzenlediklerini dile getirdi. Bu zamana kadar birçok önemli ismin konuşmacı olarak katıldığını da anlatan Pala, "Bursa Kent Konseyi, şehrin hedefine uygun çalışmaktadır. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin destek ve katkılarıyla Türkiye'ye örnek işler yapıyoruz. 4 meclisimiz, 34 çalışma grubumuz ve 750'ye yakın kurumsal katılımcımızla 35 ayda 4 bin 80 faaliyet yaptık. Bursa, Osmanlı Devleti'nin kurulduğu mübarek topraklardır. Bu topraklarda yaşamak insana ayrı görevler yüklemektedir. Bizler de Bursa'nın misyonuna uygun çalışıyoruz" dedi.
Toplantıya konuşmacı olarak katılan Diyanet İşleri Başkanlığı Emekli Başkan Yardımcısı Sami Uslu, kendisini Bursa'ya davet eden Bursa Kent Konseyi Çekirge Çalışma Grubu'na teşekkür etti. Çalışma hayatının ilk yıllarında Bursa'da görev aldığını hatırlatan Uslu, bulunduğu yerlerde yaşadığı hatıralarını paylaştı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda hizmeti geçmiş kişilerle olan hatıralarını da paylaşan Uslu, 1970 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Avrupa'da tek bir kadrosu bulunmadığını hatırlattı. Kendisinin bu konu üzerine görevlendirildiğini ve Belçika'ya gittiğini belirten Uslu, "Avrupa'dayken bir kişi ne kadar süreyle yurtdışında görevlendirilebileceğini düşündüm. Araştırdığımda bir ay, 3 ay, 6 ay olduğunu gördüm. Kanunda 'Yurtdışına geçici süreli görevli gönderilir' denmiş. Yani kanun yazılırken sonu yazılmamış. Bu usulle görevli göndermeye başladık. Bir anda yüzlerce kişiyi Avrupa'ya yolladık. Ardından geçici görevi 6 ayda bir uzatmaya başladık. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dünya çapında bin 699 kadrosu var" diye konuştu.
Bu çalışmalar üzerine dönemin Diyanet İşleri Başkanı Tevfik Gerçeker'in, kendisini evine davet ederek Atatürk ile ilgili bir konu anlattığını söyleyen Uslu, şöyle konuştu;
"TBMM kurulduğunda babası Mustafa Fehmi Efendi'nin Şeriyye ve Evkaf vekili olduğunu, babasından duyduğum bir olayı bana naklettiğini belirtti. Türkiye kurulunca hemen dış ülkelerde temsilcilikler açılmaya başlanmış. Atatürk'e 'hangi unvanlardaki insanların dış ülkelerde görevlendirilmesi gerektiği sorulmuş. Bunun üzerine 'Onların buradaki elçiliklerinde hangi unvanlar varsa aynı şeyi yazarak kanun çıkarın' demiş. İncelemeler sonucunda onların unvanlarının papaz olduğu ortaya çıkmış. Bu durum üzerine Atatürk, 'Hoca, imam, müftü, dersiam gönderilir' diye kendi eliyle yazmış. Tevfik Gerçeker, 'Bütçeyi incele. Bütçenin cetvellerinde bunu bulacaksın' dedi. Dışişlerine giderek araştırdık. Oradaki görevli 'Bunu nereden duydunuz siz? Biz o fasıldan sanatçıları gönderiyoruz. Kültürel etkinlik yapıyoruz. Yurtdışına imam mı göndereceğiz?' diye çıkıştı. Çalışmalarımızın neticesinde Atatürk'ün yazısını bulduk. Bugün bin 699 kadronun yurtdışında oluşunun çekirdeği bu olaydır".
Cidde Din Hizmetleri Müşaviri olduğu dönemde Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in umreye geldiğini ve yaşadıklarını anlatan Sami Uslu, "Kendisine ihramını olması gerektiği gibi giydirdim. Yanındakiler ise ihramlarını düzelttirmedi. Kimisinin ihramı say yaparken düştü. Bir yere giderken Kenan Evren'in arabasına bindik. Kendisi Harem'e 'cami' diye hitap ediyordu. Bana 'Ben o camiye ayakkabıyla gireceğim' dedi. Ben de böyle bir şeyin kesinlikle olamayacağını söyledim. 'Ne aksi adamsın. Girerim. Ben senin reisine sordum olur dedi' diyerek bana kızdı. Bende 'Benim reisim de olur demez, bir imam dahi olur demez. Yalınayak girmelisiniz' diye karşılık verdim. Sonradan öğrendim ki başkanımızla bizzat kendisi değil, yaverleri konuşmuş. Kenan Evren'e 'Başkan benim gibi söylemiştir. Menfi olanı söylemekten çekinen yaverleriniz, müspet yapmışlardır' dedim. Kenan Evren de 'Bunu yapar bu adamlar' diyerek ayakkabılarını çıkardı" dedi.
Tavaf sırasında ise bir kişinin okuduğu duaları söylemek istemeyen Kenan Evren'in Türkçe tercüme yapmasını istediğini de belirten Uslu, "Akşam namazı sırasında ise Suudilerin protokolüne uyduğunu, bu yüzden sünneti kılmayacağını söyledi. Arkasındakilere de dönerek emir verdi. Cidde'ye döndüğümüzde ise Kenan Evren bana , 'İyi ki buraya gelmişiz. Umre dönüşünde bir karar çıkartarak ezanın tekrar Türkçeye çevirmeyi düşünüyordum. Ama baktım ki önümden Malezyalı, İranlı, Amerikalı geçiyor. Ezan her ülkenin kendi dilinde olursa din dinlikten çıkar. Bu yüzden vazgeçtim' dedi. İki ay sonra ise Milli Güvenlik Konseyi üyeleri umreye geldi. Kendilerine 'nasıl oldu bu iş' diye sorduğumda bana, 'Cumhurbaşkanımız gelince biz durur muyuz? Onun yaptığını yapmak mecburiyetindeyiz. Onun için geldik' dediler" diye konuştu.
Söyleşinin ardından Bursa Kent Konseyi Başkanı Semih Pala ve Çekirge Çalışma Grubu Temsilcisi Necati Şahin, Diyanet İşleri Başkanlığı Emekli Başkan Yardımcısı Sami Uslu'ya Bursa Kent Konseyi'nin çalışmalarını anlatan kitap seti ve plaket verdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz