Adnan Oktar suç örgütünün FETÖ ile ilişkisinin çok önemli olduğunu da kaydeden Sezer, “Örgüt, FETÖ ile dirsek temasını 40 yıldır hiçbir zaman bırakmıyor. 2013 yılında 17-25 yargı kumpasından hemen önce Jonathan Schanzer, kimdir bu. Amerika'da görülen Halkbank davasının bilirkişisidir. Adnan Oktar ile görüşmek üzere Türkiye'ye geliyor. Yanında kim var. Mark Dubowitz var. O kim, O da Amerika'da Türkiye aleyhine yayın yapmadıkları, propaganda yapmadıkları gün ve saat olmayan FDD isimli FETÖ'cülerin yoğunlukla içerisinde bulunduğu bir düşünce kuruluşunun üyesi. Bu iki isim 2013 yılında Türkiye'ye geliyorlar, 17-25 yargı kumpasından önce ve kimle görüşüyorlar. Adnan Oktar'la görüşüyorlar. Bunların Türkiye'de kalışlarını, otel masraflarını, Türkiye içindeki gidiş, gelişlerini, seyahatlerini kim organize ve kim finanse ediyor. Adnan Oktar finanse ediyor. Dolayısıyla örgütün FETÖ ile ilişkisi, iltisakı çok açık ve net. FETÖ Amerika tandanslı bir örgüttür. Adnan Oktar'da İsrail tandanslı bir örgüttür” diye konuştu.
Adnan Oktar Suç Örgütü yönelik yapılan operasyonun başında olan dönemin Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, İhlas Haber Ajansı'na (İHA) örgüte dair önemli açıklamalarda bulundu. 2018 yılı Temmuz ayında düzenlenen operasyon sonrası 6 yıldır devam eden süreç sonunda eski emniyet müdür Furkan Sezer, Yargıtay'ın bir karar vermesini beklediklerini söyledi.
Adnan Oktar silahlı suç örgütünün dava sürecinin Yargıtay'da devam ettiğini belirten eski emniyet müdür Furkan Sezer, “Şu an artık Yargıtay'ın bir karar verilmesi bekliyoruz, hepimiz bekliyor, tüm Türkiye bekliyor. Dosyayı bilen ve bu soruşturmanın içinde bizzat görev almış, yönetmiş biri olarak söylüyorum ki, Yargıtay'dan örgütün beklediği şeklinde bir sürpriz, örgüte tekrar nefes aldıracak bir karar çıkmayacağını düşünüyorum. Çünkü bu dosya ağzına kadar delil dolu, bu dosya ağzına kadar tespit dolu. Çok önemli tespitler, çok önemli deliller ve çok önemli ifadeler var bu dosyada. Dolayısıyla Yargıtay'ın büyük bir çoğunlukla cezaları onayacağını değerlendiriyorum” dedi.
Örgütün silahlı bir suç örgütü olduğunu da kaydeden Furkan Sezer, sözlerine şöyle devam etti:
“Neden silahlı bir suç örgütü. Adnan Oktar'ın talimatıyla operasyondan birkaç yıl önce örgüt silahlanıyor, silahlanın çağrısı yapılıyor, talimatı veriliyor Adnan Oktar tarafından. Ve örgüt silahlanmaya başlıyor. Zaten bireysel silahlanma örgütte çok önemli. Hemen hemen herkesin kadın örgüt üyeleri ve yöneticileri dahil olmak üzere herkesin sahte evraklarla ve rüşvetle aldıkları silah ruhsatları, taşıma ruhsatları var. Bunlar da delillendirilmiş bir vaziyette, iddianamede mevcuttu ve bunlardan ceza aldı örgüt üyeleri. Yine örgütün FETÖ ile ilişkisi çok önemli. Örgüt, FETÖ ile dirsek temasını 40 yıldır hiçbir zaman bırakmıyor. Size şimdi çok önemli bir detay söylüyorum. Bu iddianamede olan bir detay, ama ülkenin ne yazık ki konuşmadığı bir detay. 2013 yılında 17-25 yargı kumpasından hemen önce Jonathan Schanzer, kimdir bu. Amerika'da görülen Halkbank davasının bilirkişisidir. Adnan Oktar ile görüşmek üzere Türkiye'ye geliyor. Yanında kim var. Mark Dubowitz var. O kim, O da Amerika'da Türkiye aleyhine yayın yapmadıkları, propaganda yapmadıkları gün ve saat olmayan FDD isimli FETÖ'cülerin yoğunlukla içerisinde bulunduğu bir düşünce kuruluşunun üyesi. Bu iki isim 2013 yılında Türkiye'ye geliyorlar, 17-25 yargı kumpasından önce ve kimle görüşüyorlar. Adnan Oktar'la görüşüyorlar. Bunların Türkiye'de kalışlarını, otel masraflarını, Türkiye içindeki gidiş gelişlerini, seyahatlerini kim organize ediyor ve kim finanse ediyor. Adnan Oktar finanse ediyor. Dolayısıyla örgütün FETÖ ile ilişkisi, iltisakı çok açık ve net. FETÖ Amerika tandanslı bir örgüttür. Adnan Oktar'da İsrail tandanslı bir örgüttür. Mavi Marmara katliamından sonra Fethullah Gülen'in, terörist başı Fethullah Gülen'in şöyle bir açıklaması oldu. İzin almadan gittiler. Bu bir devlete başkaldırı olarak değerlendirilebilir şeklinde. Oradaki katliamı meşrulaştırmaya çalıştı. Aynı şekilde yine Mavi Marmara katliamından sonra bakıyoruz ki, Adnan Oktar ve örgütünün İsrail'le çok ciddi bir temas trafiği var. Dolayısıyla İstihbarat örgütü dememizin sebebi de bu. Yani FETÖ, Amerikan İstihbaratı tarafından yönetiliyor ve yönlendiriliyor. Adnan Oktar da İsrail İstihbaratı tarafından bugüne kadar yönetildi ve yönlendirildi. Bu, hem örgütün içinden çıkan insanların ifadelerinde mevcut, hem de dosyadaki sahil delillerle ispatlanmış, ortaya konulmuş bir gerçek” diye konuştu.
Kaynak: İHA