HABER

Eski İngiltere Dışişleri Bakanı: Kıbrıs bölünmeli, Türk tarafı tanınmalı

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw, Kıbrıs'ta çözümün ancak bölünme ile sağlanabileceği yorumunu yaptı. Straw'a göre, uluslararası toplumun bu gerçeği kabullenme zamanı geldi. Independent'a bir makale yazan Straw, Avrupa Birliği'nin (AB) 2004 yılında çözüm girişimlerinin sonucundan bağımsız olarak Kıbrıs'ın tamamını üye olarak kabul etmesini bugüne kadar aldığı en kötü stratejik kararlardan biri" olarak nitelendirdi."

İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw , Kıbrıs'ta iki toplum temelinde tek bir devletin kurulması amacıyla yürütülen birleşme görüşmeleri "saçmalığına" bir son verilmesi gerektiğini ve ihtilafın çözümünün bölünmeden geçtiğini yazdı.

Independent'a bir makale yazan Straw, Avrupa Birliği'nin (AB) 2004 yılında çözüm girişimlerinin sonucundan bağımsız olarak Kıbrıs'ın tamamını üye olarak kabul etmesini "bugüne kadar aldığı en kötü stratejik kararlardan biri" olarak nitelendirdi.

Kıbrıs'ın AB üyesi olduğu tarihte Straw'da İngiltere'nin dışişleri bakanlığını yürütüyordu. Straw, İşçi Partisi hükümetinde 2001 ile 2006 yılları arasında dışişleri bakanlığı yapmıştı.

Straw, daha önce de çeşitli vesilelerle Kıbrıs'ta görüşmelerin sonuçsuz kalması halinde bölünmenin gündeme getirilmesi gerektiğini savunmuştu.

Straw, son yayınlanan makalesinde de bu görüşünü yineledi. Eski bakan, "Buradaki temel sorun, Kıbrıslı Rumları anlaşmayı kabul etmeye teşvik edecek bir unsurun olmamasıdır. Avrupa Birliği (ne yazık ki İngiltere'nin de rızasıyla), Türk tarafıyla bir anlaşma olsun ya da olmasın Kıbrıs'ın 1 Mayıs 2004'te AB'ye katılmasını kabul ederek, bugüne kadarki en kötü stratejik kararlarından birine imza atmıştır" dedi.

Straw makalesini şöyle sürdürdü: "Bir müzakerenin başarılı olabilmesi için her iki tarafın da bir kazanım elde etmesi gerekir. Ancak Kıbrıslı Rumların gözüyle bakıldığında Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitliği kabul etmek demek ellerindeki güçten feragat etmek demektir. Eğer bu sürecin sonunda ödül olarak AB üyeliği verilecek olsaydı, benim görüşüme göre, anlaşmaya da varılabilirdi. Ancak bu ihtimalin ortadan kalkması, bizi hiçbir Rum liderin anlaşmaya seçmen desteği sağlayamayacağı gerçeğiyle yüz yüze bırakıyor. Artık uluslararası toplumun bu gerçeği kabul etmesinin ve adanın bölünmesini tanımasının zamanı geldiğini düşünüyorum. Bunun, iki toplumun ilişkilerinin iyileşmesine, atlıkarınca misali asla varılamayacak bir anlaşma için müzakere masasında dönüp durmaktan daha çok katkı yapacağına inanıyorum."

En Çok Aranan Haberler