YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Et Üreticilerinden Sağlık Müdahale Kuruluşu İsteği

Hayvancılık Sektörü Mevcut Durum ve Gelecek Vizyonu toplantısında konuşan SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yörük,...

Et Üreticilerinden Sağlık Müdahale Kuruluşu İsteği

Hayvancılık Sektörü Mevcut Durum ve Gelecek Vizyonu toplantısında konuşan SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yörük, “Ülkemiz hayvancılık politikaları içinde, en önemli eksiğimiz, sağlıklı işleyen bir müdahale kuruluşunun, olmayışıdır. Ulusal Süt ve Ulusal Kırmızı Et Konseylerimizin, sağlam bir yapı içerisinde, sektörümüze ilişkin tüm konularda, daha aktif rol almasını istiyoruz” dedi.

Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) ve Türkiye Kırmızı Et üreticileri Merkez Birliği'nce (TKEÜMB) Sakarya’nın Erenler ilçesindeki bir otelde düzenlenen "Hayvancılık Sektörü Mevcut Durum ve Gelecek Vizyonu" toplantısı Sakarya Elmas Garden İnn Otel’de gerçekleştirildi.

Toplantıya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, Sakarya Valisi Mustafa Büyük, Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği ile Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yörük, TOBB Başkan Yardımcısı Faik Yavuz ve çok sayıda davetli katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yörük, “Hepimiz biliyoruz ki, hayvancılık sektörümüz önemli ilerlemeler kaydetmesine rağmen, sektörün özü itibariyle, istediğimiz hedeflerin tümüne henüz ulaşamadık. Sayın Bakanımızın da sıklıkla dile getirdiği üzere 83 yıldır beklenen Tarım Kanunu’nun çıkarılmış olmasından dolayı müteşekkiriz. Hükümetimizin altına imza attığı kararlar, artan ve çeşitlenen teşvikler sektörümüzün gelişimi adına bizi sevindiriyor. Hayvancılık sektörü, dünyada yönetilmesi en zor sektörler içinde yer almaktadır. Hele de, ülkemizin konumu dikkate alındığında, her bölgenin, hatta havzanın, ayrı ayrı özellikleri ile projelendirilmesi gerekliliği ortadadır. Hayvancılık sektörü, diğer ülkelere nazaran, olumsuz etkilere fazlasıyla açık, kırılgan bir kapıya sahiptir. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda, besicimizin, üreticimizin, yöneticimizin, sanayicimizin, yani hepimizin, ne kadar zor ve meşakkatli bir ortam içinde çalıştığını, daha net görüyoruz” dedi.

Türkiye’nin kırmızı eti, tükettiği kadar üretemidiğini dile getiren Yörük, “Bu bir gerçek. Bu durumda, iç pazarda üretimi destekleyecek tedbirler ile ithalat enstrümanın kullanılmasına da karşı değiliz ancak, ithalat verilerinin yüksekliği, yani ithalata bağımlı duruma geliyor olmamız bizi kaygılandırıyor. Avrupa Birliği’nde artan karkas et ve canlı hayvan fiyatlarının en önemli nedeni Türkiye gibi büyük bir ülkenin yaratmış olduğu taleptir. 8 Temmuz 2012 tarihinde yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile, canlı kasaplık hayvan ithalatında gümrük vergilerinin, yüzde 30 seviyesine çekilmesini takdirle karşılıyoruz ancak sadece bu yöntemin, ülke besiciliğine uzun dönemli, kalıcı faydalar sağlayamayacağı endişesini de taşıyoruz” diye konuştu.

Yörük sözlerine şu şekilde devam etti: “ Ülkemiz hayvancılık politikaları içinde, en önemli eksiğimiz, sağlıklı işleyen bir müdahale kuruluşunun, olmayışıdır. Ancak, Et ve Balık Kurumu’nun, “süt” dahil edilerek, ulusal bir müdahale kuruluşu şekline dönebileceğinin endişesini, her zaman ifade ettiğimiz gibi, bugün çok daha fazla yaşıyoruz. Gerek Bakanlığımızın, gerekse Hükümetimizin, bu konudaki duyarlılığına, endişelerimizi giderecek çözümler üreteceğine, yürekten inanıyoruz ayrıca Ulusal Süt ve Ulusal Kırmızı Et Konseylerimizin, sağlam bir yapı içerisinde, sektörümüze ilişkin tüm konularda, daha aktif rol almasını istiyoruz. Biliyorsunuz, tür karışımları, gündemimizdeki en önemli konulardan biri. Tür karışımı, sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok ülkesinde, uygulanan bir yöntem. Bizler ürün yelpazemizin genişlemesini, sektörümüzün zenginliği olarak görürüz. Tür karışımlı ürünler, ülkemizde 1997 yılındaki Kodeks ve 2000 yılındaki tebliğ çerçevesinde, üretilmeye başlanmıştır.Bu tür ürünler, sağlığa zararlı, merdiven altı üretim ile karıştırılmamalıdır. Sağlıklı bir üründür. Sağlıklı bir olarak, tam 12 yıldır, piyasaya sunulmakta, ekonomik olması nedeniyle de, kayıtlı şarküteri pazarının, yaklaşık yüzde 75-80’ini oluşturmaktadır.Tağşiş, yani hile içinde bulunan her firmaya, gerekli cezaların verilmesi konusunda, Bakanlığımızla hem fikiriz. Nitekim SETBİR olarak, kurulduğumuz günden bu yana, temsilcisi olduğumuz et ve süt ürünlerinde, gıda güvenliğini teminen, kayıt dışı ve merdiven altı üretim ile mücadele, önceliğimiz olmuştur. Bu tağşişin kamuoyuna lanse ediliş şekli, ve kamuoyundaki algılanışı, sadece sektörümüze değil, üreticimize, sanayicimize, tüketicimize dolayısı ile hepimize, ülkemize zarar veriyor.”

SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı ardından konuşan Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Bülent Tunç; “TİGEM arazilerine talip olduklarını belirterek, “Besiciliğin ve kırmızı et üretiminin kesinlikle bir meslek olarak görülmesi gerekiyor. Asıl atılmasını beklediğimiz adım ise devletin kasaplığı, kurbancılığı bırakmasıdır. Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği, Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği ve Biz, Et ve Balık Kurumuna, TİGEM arazilerinin bir bölümüne talibiz. Burada yetiştireceğimiz etçi ırklarla yurt dışına gebe düve ihracatı yapabileceğimize inanmaktayım. Bilmeliyiz ki üretmeyen bir toplum mutlaka kaybetmeye mahkumdur. Üretimin bedeli her ne olursa olsun kesinlikle üretmeliyiz. Bu Hükümet, bu Bakan yerli küçük üreticiyi bitirmek istiyor denilmektedir. Sizlere soruyorum; küçük üreticiyi bitirmek isteyen bir anlayış neden bir sürü riske rağmen okul sütü projesini hayata geçirsin? Neden bizim örgütlenmemizi ve bilinçlenmemizi istesin? Niye besi sığırı desteği kapsamında 2 yıldır 800 milyon TL versin?” dedi.

Son olarak konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, “Ülkemiz, büyük devlet olmanın standartlarını yerine getiriyor. Türkiye'de istikrar var, istikrar sürüyor ve ülkemiz büyüyor, ülkemiz büyük devlet olmanın standartlarını yerine getiriyor. Sadece bunlar değil, tüm sektörlerde gelişim sağlandı. Eskiden bulamadığımız imkanlara hükümetimizle kavuştuk. Doğu ile batı arasında uçurum vardı, artık yok. Tarım Kanunumuz yoktu, çıktı. Türkiye'de neyin nerede iyi yetiştiği belli değildi, ülkeyi 30 havzaya böldük. Tarımda ve hayvancılıkta verilen destekler de kat kat arttı. Nakit olarak verilenlerin dışında, birçok görünmeyen ve tarıma, hayvancılığa verdiğimiz destekler var. Bu da verdiğimiz desteğin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Tarımda 23 milyardan 63 milyarlık üretime geldik. Bunu el birliğiyle üretimi artırarak yaptık. Hayvancılıkta da böyle bir gelişim sağladık. Süt üretiminde ve et üretiminde büyük artışlar sağladık. Dünyada tarımsal üretimde 11. sıradan 7. sıraya yükseldik. Dünyada tabii insan nüfusu artıyor, bu insanların refah seviyesi de artıyor. Türkiye, 70 milyon nüfusu, 30 milyon turisti ve 15 milyar dolarlık ihracatıyla gözle görülür bir gelişim kazanmıştır. Bu, hükümetimizin gerekli çalışmaları yapmasıyla oldu. Hükümetimiz, üreticinin önündeki taşları kenara attı, Türkiye böyle gelişti” dedi.

Toplantının sonunda salonda bulunan üreticilerle tartışma yaşanması üzerine Arzu, “Provokatörlük yapmayın. Burada kişisel husumetiniz olduğu için Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanına ya da orada çalışanlara istifa edin diyemezsiniz” dedi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler