HABER

‘Etnik unsurlardan açılıma farklı tepkiler

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘demokratik açılım’ın yalnızca Kürtleri değil, tüm etnik unsurları kapsayacağını açıklamasına, Türkiye’deki etnik gruplardan farklı talepler geldi.

Çerkes, Laz ve Gürcü dernekleri kimliklerinin devletçe tanınmasını ve anadillerinin devlet güvencesi altına alınmasını istiyor, diğer yandan Boşnak ve Arnavut dernekleri ise herhangi bir etnik taleplerinin olmadığını belirtiyor.

Başbakan Erdoğan, ABD ziyareti dönüşü yaptığı açıklamada Türkiye`de sadece Kürtlerin değil, 32 ayrı etnik grubun olduğunu, ‘demokratik açılım’ın bunlarla ilgili olduğunu ifade ederek “Biz bir demokratik açılım içerisinde ağırlıklı olarak, terör sorunu başta olmak üzere Kürt kökenli vatandaşlarımızın sorunlarından tutun da tüm etnik unsurların sorunlarına varıncaya kadar bu sorunlar üzerinde duracağız” demişti.

ANKA’nın ulaştığı Çerkes, Laz ve Gürcü dernekleri de ‘açılım’ın yalnızca Kürtleri değil kendilerini de kapsamasını talep ediyor.

-KDF: BİREYSEL ÖZGÜRLÜKLERİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALI-

Kafkas Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Cihan Candemir, Türkiye’deki Çerkeslerin ‘demokratik açılım’dan beklentilerini ANKA’ya anlattı. Türkiye’deki Çerkes toplumunun diliyle, kültürüyle yok olma noktasına geldiğini, “asimilasyonun çarkına düştüğünü” ifade eden Candemir, ‘açılım’ meselesinin yalnızca tek bir kesimin meselesi olmadığını belirtti. “Bugün bu açılımın adına ‘Çerkes açılımı’ deselerdi önce biz itiraz ederdik. Bu, karşı kamplaşmaları veyahut da etnik ayrımcılığı çağrıştıran bir tabir oluyor” diyen Candemir, “Hiçbir gruba maledilmeden, bütün Türk halkının aynı zamanda kültürüyle, inançlarıyla yaşayacağı ama bunun yanında da gerekli tedbirleri alarak devletin devlet olarak bütün bunları birbirleriyle barıştıracağı bir düzenleme olması gerekir” diye konuştu. Candemir, Türkçe’nin resmi dil olarak kalması gerektiğini, ancak tüm gruplara kendilerini ifade, kendi kültür ve dillerini yaşatma imkanını ve bunun için gerekli devlet güvencesini ve desteğini kapsaması gerektiğini ifade etti.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın açılım görüşmeleri kapsamında kendileriyle görüşmemiş olmasının büyük bir eksiklik olduğunu ifade eden Candemir, Federasyon olarak yayımladıkları bildiriyle ‘Demokratik açılım’ konusundaki görüşlerini kamuoyuyla paylaştıklarını anımsattı.

Bildiride, “Gerek konunun tartışmaya açılış biçimi, gerekse bu güne kadar yapılan görüşmelerden, hükümetin, yeterli ön çalışmayı yapmadan ve gerekli yol haritasını çıkarmadan, belirli bir tarih öncesinde inisiyatif almak için taktiksel bir çıkış yaptığı endişesini taşımaktayız” denilerek ‘açılım’ın Türkiye’de uygulanan yanlış politikalar sonucu acı çekmiş, baskı görmüş tüm vatandaşları etnik, dinsel veya cinsel kimlikleri ile kapsaması ve ‘Toplumsal Barış’ projesi olması gerektiği kaydedildi. Bildiride açılım konusunda şu öneriler sıralandı:

“Türkiye’de yaşayan tüm etnik, dinsel, cinsel ve diğer grupların, kimliklerini ifade koruma ve geliştirme özgürlüğünü eşit şekilde sağlamalıdır. Bu özgürlüklerin kullanılabilmesi için tüm engeller kaldırılmalı, devlet desteği sağlanmalıdır.

Anayasamız ve Evrensel İnsan Hakları içerisinde yer alan bireysel özgürlüklerin kullanılmasını engelleyen tüm engeller kaldırılmalıdır. Bireysel özgürlükler güvence altına alınırken, devletin üniter yapısını güçlendirecek olan, tarih boyunca oluşmuş birlikte yaşama, kaderde ve tasada birlik olma bilincini besleyecek, saygı ve hoşgörü ortamı geliştirilmelidir. Devlete bu konuda düşecek görevler tanımlanmalıdır.

Ortak, eşit, özgür bireylerin güçlü bir vatandaşlık bilincini oluşturmak, gerçek anlamda demokratik bir yasal çerçeve oluşturmak nihai hedef olmalıdır.”

-LAZ KÜLTÜR DERNEĞİ: AÇILIM LAZLARI DA KAPSASIN-

Laz Kültür Derneği de yaptığı yazılı açıklamayla ‘demokratik açılım’ın Lazları da kapsamasını istedi. ‘Açılım’ın demokratik olabilmesi için bu topraklarda yaşayan bütün yurttaşların demokrasi talebini dikkate alması ve var olagelmiş dillere, kültürlere, kimliklere de eşit haklar sunup yaşam alanı açabilmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, Türkiye’de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan anadillerin acil olarak demokratik bir yaklaşımla sahiplenilmeye ihtiyacı olduğuna dikkat çekildi. Açıklamada TRT’nin 2004 yılında Türkiye’de konuşulan bazı anadillerde yayın yapmaya başlamasının Türkiye açısından önemli bir başlangıç olduğu belirtilerek “Ne yazık ki Lazca, basında yer alan haberlerin aksine ve özellikle talepte bulunmamıza rağmen TV yayını yapılan diller arasında yer almadı” denildi.

Lazca’nın Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyet sonrasında engellerle karşılaştığı ifade derneğin talepleri şöyle sıralandı:

“Türkiye’nin otokton halkı olan biz Lazlar yer isimlerimizin iadesini talep ediyoruz. Yaşadığımız coğrafyada çok sayıda yer adı değiştirildi, Lazca isimleri ile bir tarihi ve kişiliği olan ilçelerin, köylerin, mahallelerin, akarsuların isimleri değiştirildi ve halen daha değiştirilmeye devam ediliyor. Bu uygulamalar durdurulmalı ve yer isimleri iade edilmelidir.

Devlet okullarında anadilimizin öğretilmesini, üniversitelerde Laz dili ve kültürü ile ilgili bölümler açılmasını talep ediyoruz. Dilimizin yaşaması için çocuklarımızın okullarda anadillerini öğrenmeleri elzemdir, ancak devlet desteği ile dilimizin ölümünün önüne geçilebilir. Bunun gerçekleşmesi için üniversitelerde Lazca ile ilgili çalışmalar teşvik edilmeli, Laz dili ve edebiyatı bölümleri açılmalıdır.

TRT kurumunun Lazca yayın yapmasını talep ediyoruz. Bir kamu kurumu olan TRT yurttaşlar arasında ayrım yapmamalı, herkese eşit davranmalıdır. Televizyon yayınının bir dilin yaşaması için hayatsal önemi olduğu tartışmasızdır.

İçeriği resmen açıklanmamış olsa da demokratik açılım paketi öncelikle ülkede konuşulan tüm anadilleri, farklı köken ve kültürel yapıdan gelen yurttaşları ve grupları kapsamalıdır. Aksi takdirde anayasal haklar ihlal edilmiş olacak yurttaşlar arasında olması gereken ‘eşitlik’ilkesi zedelenecektir. Yurttaşlar arasında eşitliğin sağlanması, farklılıklara saygı gösterilmesi, çoğulculuğun özümsenmesi ve hatta kültürel zenginliğimizin bir parçası olarak görülmesi sevgi ve barış içinde bir Türkiye ve dünyayı mümkün kılacaktır.

-“KARDEŞ OLMAK EŞİT HAKLARA SAHİP OLMAKTIR”-

Gürcü Kültür Merkezi Derneği Başkan Yardımcısı Fazlı Kaya da Türkiye’deki Gürcülerin ‘demokratik açılım’ kapsamındaki taleplerini ANKA’ya açıkladı. Türkiye’deki Gürcülerin dil, kültür ve kimlik sorunları olduğunu ifade eden Kaya, “Bu konuda en temel taleplerimizden birisi de anadilde eğitim ve yayın hakkıdır” dedi. Türkiye’de Kürt sorunu olduğunun bir gerçek olduğunu, ancak bu ve benzer sorunların temelinde demokratikleşememenin olduğunu ifade eden Kaya, “Bizim gördüğümüz; bunu demokratikleşme paketi olarak algılamak istiyoruz. Tüm etnik grupların, azınlıkların, işçilerin, emekçilerin, bir bütün olarak ülkede demokrasi isteyen tüm toplumların sorunlarının dinlendiği, taleplerinin alındığı topyekün bir demokratikleşme süreci olarak biz görmek istiyoruz. Bunun en önemli ayağı olan Kürt sorunu tabii ki çok ciddi bir sorundur, onu da yok sayamayız. Bu anlamda Başbakan’ın söylediği diğer etnik grupları da kapsayan bir düşünce tabii çok olumlu bir düşüncedir.”

Kaya, şu ana kadar ‘demokratik açılım’ın içeriği konusunda bir paket sunulmadığını dile getirerek şöyle konuştu:

“3 milyon Gürcü’nün Türkiye’de anadilinden kaynaklı taleplerinin yerine getirilmesi mümkündür. Bu temelde Gürcüce anadilde eğitim hakkının, yayın hakkının diğerlerine verildiği gibi bizim de talep ettiğimizin verilmesini istiyoruz. Bu bir ayrımcılık değil, bu tam tersine bir kardeşleşmedir. Kardeş olmak nedir? Eşit haklara sahip olmaktır. Demokratikleşmeden hak eşitliğini anlıyoruz. Diğer halkların; Kürtlerin, diğer unsurların hangi hakları varsa bu hakların da bizlere tanınmasını istiyoruz. Bunları en geniş anlamda Kürtlere, Çerkeslere, Lazlara, Gürcülere bir şekilde hak eşitliğinin sağlanmasını istiyoruz. Bu hak eşitliğinin sağlanması bence bu demokratikleşme sürecini bu ülkede yaşatacaktır. Halkların kardeşliğini sağlayacaktır. Barışı, demokrasiyi getirecektir. Bu temelde bu Anadolu mozaiği kardeşlik zemininde buluşacaktır diye düşünüyoruz.”

-TBHKDF: BOŞNAKÇA EĞİTİM VE YAYIN TALEBİMİZ YOK-

Öte yandan, ANKA’ya konuşan Boşnak ve Arnavut derneklerinin temsilcileri ise ‘açılım’ konusunda bir isteklerinin olmadığını açıkladılar. Türkiye Bosna-Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu (TBHKDF) Başkanı Cemal Şenel, ‘Demokratik açılım’ konusunda hiçbir talepleri olmadığını bildirdi. Daha önce TRT haftada bir Boşnakça yayın yapmaya başladığında da böyle bir taleplerinin olmadığını açıkladıklarını anımsatan Şenel, Boşnakça’nın kendi kültürlerinin bir parçası olduğunu ifade ederek “Boşnakça’yı konuşuyoruz, düğünlerimizde çalıyoruz, oynuyoruz ama anadilimiz Türkçe’dir. Boşnakça yayın, eğitim konusunda en ufak bir talebimiz yoktur” dedi. Şenel, şöyle konuştu:

“Arada TRT gelir, ‘Biz Bosna’da, Balkanlar’da, ya da Türkiye’deki Boşnak köylerinde çekim yapacağız’ der, biz yardımcı oluyoruz ama köye gittiğimiz zaman adı Boşnak köyü, gerçeği Türk köyüdür. O konuda en ufak bir sıkıntımız, talebimiz, beklentimiz de yok. Onlar Kürt dilinde eğitim istiyorlar, biz de Boşnak dilinde... Yok öyle bir şey. Tabii bir dil bir insandır. Keşke ben de Kürtçe’yi de öğrenebilsem.”

Kendilerinin tek beklentisinin Türkiye’nin ilelebet yükselmesi, kalkınması olduğunu vurgulayan Şenel, “Bunun için bize düşen ne varsa, biz küçüğümüzden büyüğümüze aldığımız terbiye gereği devletimize bağlı, sadık insanlarız, devlet büyüklerimiz ne uygun görürse onları uygularız. Ama anadilde politikamız veya anadilde eğitim talebimiz yoktur, anadilimiz Türkçedir” diye konuştu. Şenel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Baktığınız zaman Boşnakların kökü bir görüşe göre Orta Asya’dan Peçeneklere dayanıyor; bir kısmı ise eski Yugoslavya’da Bogumil’e dayandığını söylüyor. Gittik gördük. Ama ben şimdi Bogumil’den mi geldim, yoksa Orta Asya’dan mı bilemem. Osmanlı 600 yıl orada hükümdarlık yapmış, baktığınız zaman ben gittim kendi soyumu araştırdım. İsimlerimiz hep Türkçe isimler. Örneğin 1992-95 arasında Avrupa’nın göbeğinde yapılan soykırımda Sırplar ‘Müslümanları, Boşnakları’ demiyorlardı, ‘Türkleri öldürün’ diyorlardı.”

-“ARNAVUTLARIN ETNİK BİR TALEBİ YOK”-

Türkiye’deki Arnavutların en eski derneği olan Türk-Arnavut Kardeşliği Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Başkanı Halil Metin de ‘demokratik açılım’ konusundaki görüşlerini ANKA’ya açıkladı. Metin, dernek olarak herhangi bir etnik taleplerinin olmadığını belirterek “Halkın içinden, üyelerimiz arasından herhangi bir talep gelmedi” dedi. Metin, derneklerinin Arnavutça dil kursu açma yetkilerinin olduğunu, ancak kurslara ilginin yoğun olmadığını kaydetti. “İnsanlarda daha çok Türkiye’nin birlik ve beraberlik içinde olması dileği var, özellikle bu hakim” diyen Metin, “Türkiye’nin demokratikleşmesi herkesin isteği, ancak bu, ülkeye ve ülke insanlarına da zarar vermeyecek biçimde gelişmelidir” değerlendirmesinde bulundu.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler