BİZE ULAŞIN
Üç yıl önce Bodrum'da vurgun yiyerek tekerlekli iskemleye mahkum olan işadamı Ahmet Bayer'den boşanan Sinem Yıldırım; ayrılık sonrası ilk röportajını Şamdan Plus'a verdi. Cengiz Abazoğlu'nun Paris Haute Couture Moda Haftası'nda sergilediği koleksiyondan kıyafetlerle özel pozlar da veren Sinem Hanım; yaşadıklarını ve yeni hayatını Öykü Yazıcıoğlu'na anlattı.
Eski eşimle (Ahme Bayer) biraraya geliyoruz ve her zaman da biraraya geleceğiz. Biz bir aileyiz. İlişkiler kesilmemeli, başka bir frekansta ama hep gülümseyerek devam etmelidir. Yaşamımıza giren herkes, bizim zenginliğimizdir. Neden silelim ki birbirimizi...
BİRARAYA GELİYORUZ
Evlilik, aile ve çocuklar bence çok güzel. Benim yaşam tarzım bu. Türkiye'de evli bir kadın daha özgür bence... Bekar olunca yaralanmaya daha açık hale getiriliyorsunuz. Her gün olmadık kişilerle ya da hiç tanımadığınız insanlarla sevgili olduğunuz falan yazılabiliyor.
Aile hayatını seviyorum ve onlar için her türlü özveriyi gözümü kırpmadan yaparım. Çocuklar ailenin aynalarıdır. Kızlarımı Amazon kadınları gibi güçlü yetiştiriyorum. Gerekirse savaşırlar ama tercih olarak savaşı asla seçmezler.
Ayrılık sürecinde basının daha nazik olabilmiş olmasını dilerdim. Çünkü onca sıkıntının arasında bir de tüm o yalan yanlış haberlerle uğraşmak zorunda kalmak benim için çok zordu. Güçleri eşit olmayan bir cephede tek başınaydım. Patlayacak raddeye geldiğimde saatlerce araba kullanıyordum.
Ben yine aynı benim. Soyadımı değiştirdim sadece... Çocuklarımlayım ve sükunetle yaşamıma devam ediyorum. Eskisinden daha çok keyif alıyorum yaşamdan ve her saniye şükrediyorum.
İlk evliliğim bitti diye asla aile hayatına küsmedim. Kendimi bildim bileli evliydim. Flörtöz biri olmadığım için biriyle altı ay, diğeriyle bir sene gibi ilişkilere çok yabancıyım. Kendimi o insan için ölümüne adamalıyım. Öyle seviyorum, çok derin yaşarım aşkı.
TUTKULU BİR KADINIM
Çoğu insan her ilişkiyi çok çabuk tüketip bir diğerine geçebiliyor. Bense tek kişiye, bütün hücrelerimle tamamen bağlı olmayı seviyorum. 'Bir' olmayı seviyorum. Sadakati seviyorum. Kendi tarihimizi yazmayı seviyorum. Göremediğimde özlemeyi seviyorum.
Çok tutkulu bir kadınım. Sevdiğim her şeye karşı bu böyle. Çocuklarıma, doğaya, Tanrı'ya, sevdiklerime, benim olan her şeye... Çok korumacı bir yapım var. Onları korumak için bir an dahi düşünmeden her şeyi yaparım.
Dışarıdan göründüğüm gibi değilimdir. Beni tanımayanlar, dışarıdan bakanlar beni tanıdıklarında ciddi şekilde sarsılırlar hep. Çünkü benim konuştuğum konular, olayların devinimine ve insanlara bakış açım zaten yeterince başka boyuttan gibi geliyor onlara.
SONSUZA KADAR BİR AİLE OLARAK KALACAĞIZ
Anne olmak için yaratılmışım ben. Keşke daha çok çocuğum olsaydı derim hep. Doymuyorum bebeklere, çocuklara, hamileliğin o büyüleyici sürecine... Hamileyken tüm kainatın sırrını içimde taşıdığımı hissederdim.
Kızlarımın yaşadıkları şehrin Etiler, Ulus, Akmerkez üçgeninden ibaret sanmalarını istemiyorum. Aynı şekilde Türkiye içinde de farklı şehirlere götürüyorum onları.
Boşanma kararı bana iletildiğinde ve ayrı yaşadığımız o uzun süreçte kızlarıma hiçbir şey söylemedim. Boşanma gerçekleşince de "Biz artık karı-koca değiliz ama sizi çok seviyoruz ve sonsuza kadar bir aile olarak kalacağız" dedim.
