Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Evrimin Gücü: Evrimsel Tıp

Giderek güçlenen yeni bir bilim sahası olan evrimsel tıbbın, klinik araştırmalara ve hasta bakımına bilgiler sağlaması bekleniyor.

Evrimin Gücü: Evrimsel Tıp

Shakespeare, insanın yaşam döngüsünü "bebek... bir hemşirenin kollarında zırlıyor ve kusuyor"dan başlayıp, yaşlılığın "tamamen bilinçsizlik" haline kadar, unutulmaz bir biçimde tanımlıyor ve şöyle diyor: Dişler yok, gözler yok, tat yok, hiçbir şey yok.

Bilim insanları günümüzde, insan tarihinin Doğal Seçilim tarafından şekillendirildiğini biliyorlar. Yaşamın evrimsel tarihi, insanın yaşam döngüsü hakkında bizlere çok değerli (belki biraz daha az şiirsel) bir çerçeve sunuyor. Sadece bununla kalmayıp, bu döngüye ve yaşlılığa eşlik eden hastalıklarla ilgili olarak da birçok yeni verinin ortaya çıkmasını sağlıyor.

Evrim ve Tıp Elele Daha Sağlıklı Toplumlara

Doğal seçilim, bizlerin evrimsel atalarından bu yana üreme başarımızı arttırmak amacıyla, yaşam döngümüz boyunca enerjiyi ve diğer kaynakları nasıl kullanacağımızı belirledi. Uyum başarısının optimize edilmesi, enerjinin büyüme ve gelişmeden üremeye kadar birçok alanda harcanmasına, vücudumuzun korunması ve tamir edilmesinde kullanılmasına neden olur. Evrimleşmiş vücut bakımı ve tamiri mekanizmalarımız, bizleri hayatta tutar; çocuklarımızı büyütmeye, hatta torunlarımızın büyümesine katkı sağlar. Ancak bu mekanizmalar kusursuz değildir. Zaman içerisinde, tamir edemediğimiz kısımlar birikir ve sonunda yaşlılıkla birlikte gelen hastalıklar belirir. Sonrasında da ölüm gelir.

Evrim ve Tıp isimli kitapta Chicago Üniversitesi Pediyatrik, Farmakolojik ve Fizyolojik Bilimler Bölümü'nden emekli profesör Dr. Robert Perlman, yeni yükselen bir alan olan evrimsel tıp alanını inceliyor. Bu kitapta, yaşam tarihi ile diğer evrimsel konseptlerin tıp bilimlerine dahil edilmesinin, hastalıkların ve daha önemlisi klinik uygulamaların daha iyi bir şekilde anlaşılmasında ne kadar önemli olacağına diğiniliyor.

Evrim Bağışıklık Sistemimizi Değiştirdi

Evrimsel tıbbın hastaya muhtemelen en önemli katkısı, HIV'e sahip AIDS hastaları için, Yüksek Aktiflikteli Antiretroviral Tedavi (YAAT) yöntemlerinin geliştirilmesi olacak. Basit ifadesiyle YAAT, AIDS tedavisinde devrim yarattı. Kombinasyon terapisinin hepatit C hastaları ve diğer hastalıklara sahip bireylerde kullanımı, evrimsel tıbbın klinik uygulamalara eriştiğinin bir göstergesi. Daha genel tanımıyla evrimsel tıp, yeni antibiyotiklere karşı, hastalıklara neden olan yapıların direncinin kontrol altında tutulmasını hedefliyor.

20. yüzyıldan beri her insan olmasa da, insanların çok büyük bir kısmı, parazitik solucanlar veya kurtlar tarafından enfekte edildi. Parazitik kurtlar, atalarımızın yaşadığı çevrelerde o kadar fazla sayıda bulunuyordu ki, atalarımızda bunlara karşı savunma mekanizmaları evrimleşti. Ekonomik olarak belli bir düzeyin üzerinde olan ve modern ülkelerde bulunan insanlar olarak artık bu parazitlerin çok daha az bulunduğu ortamlarda yaşamamız, alerjik ve oto-immün hastalıkların ortaya çıkmasındaki temel neden olarak görülüyor. Bunun fark edilmesi, multipl skleroz veya iltihabi bağırsak hastalıklarının tedavisinde parazitik kurtlardan alınan parçaların veya yumurtaların kullanılması olasılığını doğurdu. Her ne kadar şu anda bu tedavilerin işe yarayıp yaramayacağını söylemek için çok erken olsa da, evrimsel bakış açısının klinik araştırmalara nasıl bilgi sağlayabileceğine dair güzel bir örnek olarak karşımıza çıkıyor.

Ölümsüz Olabilecek Miyiz?

Evrimsel yaşam tarihine yönelik teoriler muhteşemdir; ancak halen tıbbi pratiğe olabilecek potansiyel katkısı ortaya çıkarılamadı. Günümüzde yaşlanmanın kaçınılmaz olduğunu artık biliyor olsak da, bunun ne kadar süreceği henüz sabit değil. ABD'deki ömür beklentisi, son asır içerisinde 47 yıldan 80 yıla kadar çıktı. Daha iyi beslenme ve enfeksiyonel hastalıklardaki azalmalar sayesinde, çok daha güçlü fizyolojik rezervler ile doğuyoruz, vücutlarımız çok daha az hasar görüyor, dedelerimiz ve onların dedelerinden çok daha uzun süreler yaşıyoruz.

Birçok hormon, enerji kullanımını kontrol eder ve dolayısıyla yaşam tarihimizde büyük önemleri vardır. Fiziksel ve psikososyal stres, yaşlanma sürecini hızlandıran önde gelen faktörlerden ikisi. Bu etkenlerin yaşlanmayı tetikleyici mekanizmalara etkilerini daha iyi anlamak, yaşlanma hızını ayarlamamıza ve ömrü uzatmamıza yarayabilir. Evrimsel tıp ile biyomedikal araştırmaların birleştirilmesi, insan sağlığını ve refahını arttırmak için henüz keşfedilmemiş, heyecan verici fırsatlar doğurabilir.

Orijinal makale: http://www.evrimagaci.org/fotograf/54/4876

En Çok Aranan Haberler