YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Expo İçin Mektup Hamlesi

İzmir basın-yayın organlarının temsilcileri ve gazetecilerle biraya gelen İzmir Valisi Mustafa Toprak, gündemindeki en önemli...

İzmir basın-yayın organlarının temsilcileri ve gazetecilerle biraya gelen İzmir Valisi Mustafa Toprak, gündemindeki en önemli konunun 27 Kasım'da Paris'te yapılacak oylamada sandıktan İzmir'i çıkarmak olduğunu söyledi.Vali Toprak, Başbakan ve Cumhurbaşbakanının da mevkidaşlarına mektup yazdığını açıklayarak, "Şu anda bizim yapmaya çalıştığımız çalışmaların en önemli hamlesi sandıktan EXPO 2020 olarak İzmir'i çıkarabilmektir. Devletin en üst yönetimi, sivil dinamiklerimizle birlikte sandıktan EXPO'yu çıkaracak bir çalışma olacağını biliyorum. Delege ziyaretleri yanında devletimizin temsilini yapan büyükelçiler konuyu sıcak tutmak ve eksik birşey bırakmamak için hamleyi tekraren başlatıyoruz. Sayın Dışişleri Bakanımızın tüm üye ülkelerin eşdeğer bakanlarına yazdığı mektuptan sonra Başbakan imzasıyla bir mektup daha yazıldı. Mektup gitmek üzere. Sayın Cumhurbaşkanımızın da mevkidaşlarına bir mektubu olacak. İnanıyorum ki tüm bu gayretler, alınteri, Ankara ve İzmir ilindeki dinamikleri gayretleriyle İzmir EXPO 2020'yi alır" dedi.TÜM DELEGELERE EN AZ BİR KEZ ULAŞILMIŞ DURUMDAEXPO 2020'nin aynı zamanda bir hükümet ve devlet projesi olduğuna dikkat çeken Vali Toprak, oylamanın kaybedilmesi durumunda da İzmir için kaybedilecek bir durum olmadığını kaydetti.Vali Toprak, şöyle konuştu: "Yurtdışındaki temaslarla kurmaya çalışıyoruz. Çünkü sandıktan İzmir'i çıkaracak 168 üye devletin oylarıdır. O noktada bir taraftan buradaki ortaya konulan projelerle birlikte EXPO 2020 İzmir projesinin bir Türkiye, devlet, hükümet projesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı, bakanlar, misyon şefleri, yurtdışındaki büyükelçilikler, stk'larımız, vatandaşlarımız farkındalık oluşturma şeklinde çalışmaları yürütüyoruz. 168 üye devletin önemli bir kısmı üst düzeyde ziyaret edilmiş vaziyette. Ulaşılamayan çok az sayıda ülke var. Onların da ziyaret ve görüşmeleri sürüyor. Tamamına yakın tüm delegelere en az bir defa ulaşılmış vaziyette. Ama garantisi de yok. 2008'deki oylama ve 2015'e giden süreç ve 2013'teki bu oylama, hiçbir şey olmasa da İzmir'in ve ülkemizin adını, kazanımlarını iyi bir şekilde tanıtmış olduk. Sandıktan İzmir'i çıkarmak çok önemli. Ama bu önemli yolda yapılan tüm gayretler boşa gitmiyor. Tüm İzmir'in ve değerlerinin tanıtılması da önemli bir kazanım diye düşünüyorum. Şu anda EXPO ile birlikte, 2014 başından itibaren koyulacağımız bu yolda çok önemli çalışmaların da 7 yıl içerisinde gerçekleştirileceğini de biliyorum. Bu hedefi, gönlüm böyle arzu ediyor, aklım da böyle istiyor, almış olacağız. Son ana kadar kovalamak gerekiyor. 4 ülke ile birlikte bu önemli hedefe gidiyoruz. Her bir ülkenin siyasi bakışları, ekonomik yapılanmaları, menfaat ve çıkar alanları ve delegelerin yelpazesi bizim istediğimiz gibi bir sonucun alınmasını peşinen mümkün kılmıyor. Ama ülkeler var, deklere edebiliyor; ama şöyle bir konu olduğu zaman da elenme durumunda bensizi destekleyeceğim. Biz, deklere etmiş olsalar bile her bir üye devlet üzerindeki girişim ve baskımızı sürdürüyoruz."EXPO ALANI TARTIŞMALARI 27 KASIM SONRASINDA OLMALIEXPO alanı olarak belirlenen İnciraltı ile ilgil itartışmaların geçmişte de sürdüğünü ancak mevcut tartışmaların 27 Kasım'da gerçekleştirilecek oylamadan sonraya bırakılması gerektiği üzerinde duran Vali Mustafa Toprak, bunun nedenini rakip ülkelerin durumu Türkiye ve İzmir aleyhine kullanmak istemesi olarak açıkladı.Vali Toprak, şunları söyledi:"EXPO alanı ile ilgili tartışmalar oldu. Geçmişte de bu konuda tartışmalar yaşanmış. Ama ben EXPO 2020 İzmir sandıktaki oylamanın öncesinde bunları tartışmanın aleyhimize kullanıldığını biliyorum. Sokak hareketlerinin dahi aday ülkeler tarafından aleyhte kullanıldığını gördük. Bu tartışmaların 27 Kasım'dan sonra yapılması daha doğru görünüyor. Her bir İzmirlinin inanması gerekiyor ki, yanlış bir şeyi yaptırmama konusunda biz de kararlıyız. EXPO alanı kanunla oluşturulan bir yer. Tabiki orada 1,2,3. derece SİT alanları va, lagüna var. O çıkan kanunda çok açık ve net bir ifade var. Oradaki uygulamalar ve bu kanundan sonra uygulamaya geçildikten sonra planlama uygulamalarında büyükşehir ve Balçova belediyelerinin planları birlikte tanzim etmesi gerekiyor. Endişeleri anlamlı buluyorum ama zamanlama konusunda zamansız olduğunu ifade ettim. 1. derece SİT alanı üzerine birşeyin kurulması mümkün değil. Bu yanlışlığa biz de gözyummayız. Bizim oradaki sunumumuzda özellikle lagün ve etrafına geçici yerlerin konuşlandığına dair görüntüler ortaya çıkınca ağaçlar mı kesilecek dendi. Böyle bir şey benim zihnimde yok. Onun bir sunum olduğunu, kesin ve mutlak bir yerleştirme olmadığını ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla burada EXPO 2020 İzmir'e geldiği takdirde bu endişelri ortadan kaldıracak ve bu projeyi lehe çevrilecek bir yaklaşım olacak. Bundan sonra hem Ankara'daki devlet üst yetkilileri hem de bizlerin ve tüm dinamiklerin delege ve ülke bağlantıları daha hızlı devam edecektir."KENTSEL DÖNÜŞÜM İZMİR İÇİN ÇOK ÖNEMLİİzmir Valisi Mustafa Toprak, İzmir'in yüzde 60-70'inin sağlıksız ve çarpık yapılardan oluşmasını üzüntüyle karşıladığını söyleyerek, yerel ve merkezi hükümetin birlikte çalışmasının İzmir'in lehine olacağını dile getirdi.Vali Toprak, "Üzüldüğüm, bundan sonra takipçisi olacağım bir konu da yerinde kentsel dönüşüm. Üzmeden, dökmeden, uzlaşarak. İnsanlarımızı yanlış endişelerin içine katmadan, yüzde 60 seviyesindeki çarpık kentleşmeyi ortadan kaldıracak bir çalışma. 24 saat çalışıyorum, görüyorum ki her bir insanımızı rahatsız eden sorunların başında bu konu geliyor. Yüzre 70'ini çok iyi bir noktaya getirmemiz gerekiyor. Sağlıksız, niteliksiz binaların toplumun davranışlarını da olumsuz etkiliyor. Yeşil alanı, yolu yok. Bu bugün de dün de oluşmadı, önceki yıllardan gelen bir birikim. Bu meseleyi çözmemiz gerekiyor. Ana kanunlar çıkmış durumda. Tüm belediyelerin gayretli çalışmaları var. Ben inanıyorum ki bu noktada çözümü getirecek kanuni altyapı, tüm dinamiklerin birlikte hareket etmesiyle birlikte, siyasetin dışında yapılması gerekiyor, bu çalışmalar başlatılabilir. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın Resmi Gazete'de riskli alan belirlemeleri orada ortaya çıkıyor. 3 ilde kentsel dönüşüm şube müdürlüğü kuruldu. Karabağlar, Buca, Karşıyaka Bayraklı'da çalışmalar sürüyor. Bu yıllardan beri oluşan bu birikim bugün ve yarın bitemez. Ama iyi niyetle çalışılırsa belli noktaya gelecek."İZMİR'İN KAPASİTESİNİ YUKARIYA ÇIKARILMASI LAZIMVali Toprak, İzmir'in kapasitesinin üst sıralara çıkarılması ve katma değer yaratan ürünler ortaya koyması gerektiğini vurguladı ve şöyle konuştu:"İzmir hakikaten önemli bir şehir. Ama İzmi tüm göstergelerde bir, iki ve üçüncü sıralarda olmasına rağmen kapasitesinin yüzde 35-40'ını kullanıyor. Bunun dinamiklerimizle birlikte daha da yukarıya çıkarılması lazım. Buraya 1 milyon 380 turist geliyor. Ama tüm İzmir'in doğal, kültür, sanat değerleriyle birlikte hakediyor mu? Yüzde kaçını kullanıyoruz? Çok daha fazlasını almamız gerekiyor. İşte aldığımız pay ortada. Bu kadar tarımsal üretimin yapıldığı bir yerde katma değer oluşturmadan üretim yapıp satıyoruz. Yani başka devletler ihracat bedelini kilo başına yaparken,y bizim ihracatın değeri 1.5 dolar ediyor. Ama diğer ülkelere baktığınızda kilo başına diğer ülkeler 2,5 -3 doları geçiyor. Demek ki katma değer oluşturmamız gerekiyor. Domatesi kurutarak satabilmeliyiz."Vali Toprak'ın değindiği bir diğer nokta da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Dikili Jeotermal Şirketi'nin satılması hakkındaki basın yayın organlarına yansıyan tartışma hakkında oldu.SAYIN BAŞKANLA SAYGINLIĞI ORTADAN KALDIRACAK HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞTIRBüyükşehir belediye başkanı ile aralarında saygı sınırını aşan herhangi bir tartışma yaşanmadığına ve kendisinin de kavgacı-tartışmacı bir üsluba sahip olmadığına dikkat çeken İzmir Valisi Mustafa Toprak, konunun ayrıntıları hakkında şu bilgileri verdi:"Hemen jeotermal toplantısının yapılması gerekiyordu. Haziran ayının 20'sinden sonra yapıldı. Normal gündem maddeleri vardı, bir ekleme yapılmıştı. O ekleme şu idi; buradaki jeotermal çalışmaları hakikaten önemli çalışmalar yapılıyor. 7-8 milyonluk çalışma sürüyor, yeni kuyuların yapılması, eski kuyuların tamiri. Ve sayaçların değiştirilmesi. Bu yatırım çalışmaları sürüyor. 15 milyonluk bir para var şirkette. Ve bu sene belki iklim durumuna bakıldığında, gelirler de az bir düşme de olabilir. Ben bir iktisatçıyım. Ekonomi bölümü mezunuyum, her bir noktayı analiz edip hiçbir yanlışlık yapmamız gerekiyor. Dikili Jeotermal Şirketi'nin, -Dikili Belediyesi'ne aittir-5 milyona yakın bir borcu olduğunu ve hizmet veremez bir druruma düştüğünü, merkezdeki jeotermal şirket aracılığıyla onların sahip olduğu iki kuyunun, 5 milyon bedel karşılığında ana jeotermal şirketine satılması teklifi getirilmiştir. Oylayalım şeklinde bir teklif gelmiştir. Bunun araştırılması gerekiyor. Ve orada tüm kurul üyelerimizle anlaşarak, sayın başkan dahil, ODTÜ'ten bir profesör tüm jeotermal sahaların araştırma yapıyor. Karar çıkmadı. Dikili Belediyesi'ne ait jeotermal şirketinin satın alınması kararı oylanmadı. İkinci toplantıyı da orada, jeotermal önemli bir konu. Dikili'de eksiklikler var. Tartışmalar sürerken, sayın başkan da Jeotermal A.Ş bunu satın alamıyorsa, özel idare kapanıyor, kanunda bir sistem var. Bunu ifade ettik. O zaman ben İzenerji üzerinden satın alacağım dedi sayın başkan. Bu bizim tasarrufumuzda değil. Böyle olacağını söyledik. Birkaç görüşmeden sonra, o zaman jeotermal A.Ş'nin tüm teknik ekibi İzenerji'ye destek versin denildi. Ben de satınalma işlemi olmadığı için bunu oylamanın anlamı yok. Yani Dikili'ye ait şirket İzenerji tarafından alındıktan sonra destek verebiliriz dedik. O zaman da sayın başkan tepki göstermiştir. Ama saygınlığı ortadan kaldıracak hiçbir şey olmamıştır. Devletin kurumlarının kavga ve münakaşa etme lüksü olamaz. Benim il valisi olarak bakışım kendi ahlakım, yetiştirilme tarzım ve kanunlara bağlılığım bunu zorunda kılıyor. Hem bulunduğum hem şahsi konumum. Uzlaşmacı kimliğimiz dışında bir kimliğimiz de yoktur. Burada yaşayan 4 milyon İzmirliye bizim kalbive kanuni yükümlülüklerimiz olduğu gibi tüyü bitmemiş yetimlere karşı yükümlülüğümüz de var. Bir jeotermal şirketi var, 15 milyon parası var, 7-8 milyon yatırım yapıyor, 5 milyonu alıp başka bir şirkete verdiğimizde bu şirket yarın öb.ür gün yatırım yapamaz hale gelir. Kavga ve gürültümüz yoktur. Saygınlık içinde bundan sonra da tüm dinamiklerle birlikte çalışmaya devam edeceğiz."

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler