Eylül ayından, geçmişteki acılarından, farklı oluşundan bahseden bir yazıyla tekrar başlamak istemiştim ama bu sabah aldığım haber tüm planlarımı bozdu. Yine eylül geldi, olan oldu.
“Beytüşşebap'ta çatışma: 10 şehit, 8 yaralı” haberi insanda ne yazma hevesi bırakıyor ne de umut. Analarının bakmaya kıyamadığı evlatları, küresel şer şebekelerinin hesapları uğruna, hayatlarının baharında, gözlerimizin önünde şehit ediliyor. Şehitlik büyük rütbe bundan şüphe yok ama dinmeyen evlat acısı…
ABD’nin silah ihracatından ettiği gelir bu yıl üç katına çıkmış. Gözü aydın. Atılan her mermi, dökülen her damla kan niyeti bozuk vampir bozmalarına şerbet oluyor.
Ne güzel çocukluğumdan beri eylül aylarının salça, turşu ve kışlık kayıt heyecanından bahsedecektim. Acılı, sos, konserve, reçel satırlarımı süsleyecekti ama bu haber insanda ne ağız tadı bıraktı ne de yazma heyecanı.
Avrupa’nın ekonomik kriz yaşadığı ve teker teker iflasa sürüklendiği, Arap ülkelerinde saltanat süren diktatörlerin tahtlarının sallandığı şu günlerde Türkiye’nin büyümeye, gelişmeye, kalkınmaya terkedileceğini mi sanıyorsunuz? Elbette bizi rahat bırakmayacaklar. Elbette şer tohumlarını saçacaklar, elbette canımızı yakacaklar. Ama öncelikle devlet adamlarımız ve milletimiz sağduyulu hareket etmeli. Birilerinin yeni Ortadoğu planlarına çanak tutmamalı, fırsat vermemeliyiz.
Okulların açılması, havaların soğuması eylül ayını hep farklı kılmıştır diğer aylardan, diye devam edecektim ve okula ilk başladığım soğuk sınıfıma gidecektim sizinle ama bu haber insanın içini donduruyor. Daha yirmisinde bir delikanlının umutları, hayalleri, saydığı günler…
Derin bir iç çekmekten başka yapacak neyimiz var ki? Böyle gelmiş, böyle gider ve bu toprakların kaderi bu diyoruz. Ama bu terör meselesi bizim belimizi büküyor. Büyümenin ve kalkınmanın heyecanını yaşadığımız bu dönemde bu kanser tedavi edilmeli. Umutsuzluk kansere iyi gelmez. Umut, yaşama sevinci ve inançtır kanserin düşmanı.
Küresel şer şebekeleri ve onların ipiyle kuyuya inen dublörler şunu iyi biliniz ki; bu kanserli bölgeyi sizin istediğiniz gibi kesip atmayacağız. İmanla, inançla, sevgiyle, aşkla tedavi edeceğiz. Ovuşturduğunuz avuçlarınızı yalamanızı istiyorum. O topraklar üç beş çapulcu istiyor diye terkedilemez. Vatan toprağı kutsaldır, bu millet imanını kaybetmediği sürece avucunuzu yalamaya devam edeceksiniz.
Asrın büyük dâhisi bu terör hastalığının teşhisini koymuş, reçetesini yazmıştır. 1908 yılında kaleme alınan bu eser İhtiyacımız olan ilaçları sıralıyor. Merak edenler Bediüzzaman Said Nursî’nin Münazarat isimli eserine baksınlar.
Yazılarıma uzun bir ara verdiğim için hepinizden özür dilerim. Yaz aylarında beni mazur görün lütfen.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz