Erken doğan bebeklerde en riskli konu akciğer gelişimidir, çünkü bu olay neredeyse doğuma çok az kala gelişimini tamamlar. Bu nedenle erken doğumlarda en çok korkulan şey bebeğin nefes alamayarak doğumun ölümle sonuçlanmasıdır. Ama tıp dünyasındaki gelişmelerle artık gebeliğin 28. haftasından önce doğan bebeklerin bile yaşama sansının git gide arttığı gözlemleniyor. Her anne adayı sorunsuz bir hamilelik geçirip sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek ister. Peki ya bebeğiniz erken doğmaya karar verirse?
Prematüre doğum günümüzde sıkça duyduğumuz bir kavram haline geliyor. Peki bu durumun yaşanmasının asıl sebebi ne? Genellikle ikiz ya da üçüz gebeliklerde ve bebeğin içinde bulunduğu sıvının çok fazla olması, doğumun erken yaşanmasına sebep olabileceği iki yaygın neden olarak karşımıza çıkıyor.
Bunların yanı sıra;
Her anne adayının beklenen zamandan daha önce doğurma riski az ya da çok bulunuyor. Genellikle 17 ve 40 yaş aralığını kapsayan bu risk daha çok erken doğum yapmış kişilerde, çoklu gebelik yaşayanlarda görülen bir olaydır. Erken doğum riski 20. haftadan itibaren başlar. Daha önceden karın bölgesinden herhangi bir ameliyat geçirenler, düşük yapanlar, kilo ve boy indeksi düşük olanlar, rahim bölgesinde bazı bozukluk problemi olanlar hamilelik esnasında stres ve üzüntüye maruz kalanlar, herhangi bir yerden düşme vb. tehlikeleri atlatmış olanlarda prematüre doğum riski oldukça yüksektir. Bu durumun kontrol altına alınması ve önlenmesi için düzenli olarak muayene olmalı ve doktorunuza daha önce kötü bir tecrübe yaşamışsanız anlatmalı, sinir stresten uzak dikkatli beslenerek sakin bir hamilelik geçirilmelidir.
Gebeliğin 20. haftası ile 37. haftası arasında meydana gelen tüm doğumlar erken doğum olarak adlandırılıyor. Peki erken doğum belirtileri ne zaman başlar? Erken doğum riski 20. haftadan itibaren başlayabilir. Bu hafta aralıklarında kasılmaların şiddetine ve sıklığına bağlı olarak başlamasıyla erken doğum riski meydana gelebilir. Çoğu anne adayı düşünür, erken doğum nasıl anlaşılır? Aşağıdaki belirtilerin tek başına bir anlamı genellikle yoktur. Erken doğum olmasının ilk şartı kasılma olmasıdır. Eğer rahim ağzında açılma varsa ve şiddetli sancı çekiliyorsa erken doğum başlamış demektir.
Her kadında rutin olarak seyreden vajinal akıntı hamilelikte daha yoğun olarak veya daha sulu bir kıvamda meydana gelebilir. Anne adayında ani kanamalar, yoğun veya sulu, keskin kokulu ve koyu renkli akıntılar erken doğumun habercisi olabilir.
Anne adayının hamileliğinin son 3 ayına yakın ortaya çıkabilir. Sanki adet olunduğu zaman yaşanan kramplara benzeyen uzun süreli devam eden ağrılardır. Bu krampların sebebi, plasentanın anneden ayrılması veya gebelik zehirlenmesine bağlı olarak ortaya çıkan kasık ağrıları olabilir.
Hamilelikte bağırsak kramplarıyla seyreden ishalin, özellikle yaz aylarında tüketilen yumurta, süt ve süt ürünlerinden meydana gelen gıda zehirlenmeleri olduğu düşünülür. Bu tip durumlarda bir doktor kontrolünden mutlaka geçilmelidir, çünkü bu erken doğumun habercisi olabilir.
Hamilelikte bel ağrısı erken doğum belirtisi midir? Hamilelik döneminde karın büyüdükçe bel ve sırt ağrıları karnın büyümesi yüzünden normal olarak görülür. Fakat bu ağrılar erkenden başlar ve sık sık tekrar edip kanamaya, idrar yaparken zorlanmaya ve yanma hissine sebep oluyorsa bel ve sırt ağrıları erken doğumun habercisi olabilir.
Ultrasonda gözlemlenebilen rahim ağzı kontrolünde eğer ki açılma, kısalma, daralma gibi bazı değişiklikler varsa bu erken doğumun işareti olabilir. Bu tip durumlar tek başına erken doğuma nadiren etki eder, çünkü kasılmalar rahim ağzının açılmasını sağlar ve doğumun gelişmesine olanak verir. Eğer kasılmayla birlikte böyle bir durum yaşanırsa erken doğum ihtimali daha yüksek olur.