Fotoğraflar: Gökhan Karakurt
Anadolu uygarlıklarının izlerini taşıyan Mardin, dillere destan olan taş evleriyle adeta görsel şölen sunuyor. Şehri anlatmak ya da okumaktan çok, gidip görmek size daha çok keyif verecek. Seyahat etmeye vakit bulamayanlara Mardin'i yaşatacak harika fotoğraflar sunmak istedik...
İlk yapıldığı sırada iki minareye sahip olduğu söylenen caminin günümüzde tek minaresi var. Rivayete göre; Ulu Cami'nin iki minaresi arasına, yılan ve akrep sokmasına karşın bir tılsım asıldığı, sonradan minarelerden birinin yıkılması ile tılsımın işlevini yitirdiğidir. Ancak şehir halkı, halen tılsımın etkisinin sürdüğünü ve Mardin’de yılan sokması olmadığını söylenmekte.
Geleneksel yaşamın bir parçası olan Mardin evleri, tasarımı ve yöreye özgü motifleri ile yaşamın içinde bir tarih olarak yer alıyor. Birbirinin manzarasını kesmeyen evler, içinde yaşayan insanlar için oldukça işlevsel.
Yarı açık ve açık avlular, geniş balkonlar, ocaklık ve asma kat gibi mekânların bir arada buluştuğu Mardin Evleri, turizm anlamında da büyük bir potansiyele sahip. Her yönüyle görülmeye değer olan Mardin evlerinin sokak aralarına girin ve güzellikleri keşif etmeye başlayın.
Eski Mardin sokaklarında yürümek, huzur vermekle birlikte merak da uyandırıyor. Mardin'in yerlileri, sokak aralarına attıkları sandalyelerde oturarak hatıralarını bir bir anlatıyorlar. Mezopotamya ovasında içinizi acıtacak bir dünya hikaye, dinlenmek için sizleri bekliyor...
Gündüz, eski Mardin’i karşınıza alıp izlediğinizde, hissettiğiniz duygular sizi mutlu etmeye yetecek. Mezopotamya'nın bir ucunda, kalenin etrafına sarılan ve geceleri ışıl ışıl görünümüyle ak bedenlere gerdanlık, gündüzleri kem gözlere mezarlık görünümüyle dünden bugüne Mardin, size eşsiz güzellikler yaşatacak...
Kentin en büyük geçim kaynaklarından olan hayvancılık, şehir merkezinden ovalara kadar uzanan geniş bir alanı kapsıyor. Mardin’de küçükten büyüğe herkes çalışarak aile ekonomisine katkı sağlıyor.
Ekonominin tarım ve hayvancılığa dayandığı Mardin’de yaşam zor. Tarihi dokusundan dolayı, dar ve araçların girmedikleri sokaklarda çalışmak daha da zorluyor halkı...
Mardin’in dar sokaklarında araba geçemediği için, o sokaklarda yavaş yavaş yürüyerek tarihin dipsiz kuyularında dolaşmanız mümkün. Sokaklar, dar ve yokuş olduğu için araç görevini eşekler görüyor. Belediye, eşekleri çöplerin toplamasında ve çeşitli hizmet noktalarında kullanıyor.
Farklı inanç ve etnik grupların, barış ve kardeşlik içinde yaşadığına şahit oluyorum. O anlar duygularıma hakim olamayıp, bir kez daha bu topraklara hayran kalıyorum. Alışık olmadığım bir dünya içerisindeyim, rüya gibi...
Gökhan Karakurt'a ait daha fazla fotoğraf için buradan!