Toplumsal kurallar içerisinde evlilik ve çocuk sahibi olmak adeta yazılı olmayan anlaşmalardan biridir. Bireylerin hayalleri arasında evlilik ve çocuk geniş bir yer tutar. Uzun süren ilişkilerin sonucunda taraflara “evlilik ne zaman” sorusu yöneltilir. Evlendiğinizde bu sorudan kurtulacağınızı zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Evlilikle beraber aslında “bebek” soruları gündemi meşgul eder. Annenin hamilelik sürecinde yerine getirmesi gereken gelenekler olduğunu biliyor muydunuz? İşte sizler için bu gelenekleri araştırdık.
Filipinler’deki kadınlara doğum kanalının kayganlaşmasına yardımcı olması için doğumdan hemen önce çiğ yumurta yemeleri söylenir. Bunun bebeği dışarı itmeyi kolaylaştıracağına inanılıyor. Eğer hamile kadın ikiz muz yerse ikiz bebekleri olacağı söylenir. İkiz çocuk isteğine bağlı olarak muz yenilebilir ya da yenilmeyebilir. Aynı durum aslında çift sarılı yumurta için de geçerlidir.
Meksika’daki eski inanışlara göre, hamile kadınların yumurta yemesi bebeğin kötü kokmasına neden olur. Bu nedenle anne adaylarının gebelik süresince yumurta yememesi tavsiye edilir.
Hamilelik esnasında annelerin karınlarını ovması oldukça normal bir hareket olarak algılanır. Ancak Çin halkı için durum bir hayli farklıdır. Çinli anne adayları göbeklerini ovalamaktan kaçınmalıdır. Rivayete göre anne adayı hamileyken göbeğini fazla okşarsa doğan bebek şımarık ve mızmız olur. Çinli kadınlar, kötü ruhları korkutmak için yataklarının altında bıçakla uyuyabilirler. Hatta bazıları makas şeklinde kesilmiş bir kağıt parçasını yataklarından aşağı sarkıtıyorlar.
Hindistan’ın bazı bölgelerinde anne adaylarının hamileliğini kutlamak için yedi ayda valaikaapu adı verilen bir tören düzenlenir. Törende annenin iki eline de tek sayıda olacak şekilde bilezikler takılır. Bileziklerin çıkarttığı sesin çocuğun duyularını ve beyin aktivitelerini güçlendireceğine inanılır.
Hawaii denildiğinde aklınıza büyük çiçeklerden yapılan kolyelerin geldiğine eminiz. Ancak hamilelik sürecinde kadınlar ne yazık ki bu güzel aksesuardan bir nebze de olsa uzak kalmak zorundalar. Çünkü hamile kadınlar sadece ucu açık olan çiçek kolyeleri takabilirler. Bunun nedeni ise ucu kapalı olan kolyelerin bebeklere kötü şans getireceğine olan inanıştır. Ucu kapalı kolyeler yerine anne adayları genellikle çiçek taçları takmayı tercih ederler.
Türkiye'deki bazı kadınlar, bebeğin balık ağızlı olmaması için hamileyken balık yememeleri konusunda uyarılır. Ayrıca dondurma yemenin de bebeğin kafasında delik oluşmasına neden olabileceği söyleniyor. Son olarak hamileyken saç kestirmenin bebeğin ömrünü kısaltacağına inanılır.
ABD doktorları hamile kadınlara bakteri barındırabileceği nedeniyle çiğ balıklardan uzak durmalarını söylerken, Japonlar bu konuda teşvik ediyorlar. Çiğ balığı, hamile beslenmesinin sağlıklı bir parçası sayıyorlar.
Bu inanışın temeli aslında Azteklere kadar uzanıyor. Ay tutulması ayın yüzünün ısırılması olarak tanımlanıyor. Bu nedenle hamile bir kadının ay tutulmasını izlemesi doğacak bebeğin yarık dudaklı olmasına neden olur. Bundan korunmak için ise Ay tutulması sırasında metal bir eşyayı vücutlarında taşırlar.
Eğer hamile bir kadın tavşan eti yerse doğacak çocuğunun gözleri açık bir şekilde uyuyacağına ve hamile bir kadın balık yerse, çocuğunun burnunun tıkalı olacağına ve uykusunda horlayacağına inanılıyor.
Anne adaylarına, bebek doğmadan önce "baby shower" yapmamaları, hediye kabul etmemeleri veya kabul ettikleri hediyeleri açmamaları tavsiye edilir. Bir çocuğun doğmadan önce kutlanmasının kötü ruhları çekeceğine ve çocuk için kötü şans getireceğine inanılıyor.
Bazı kültürlerde hamile kadının cenazelere katılmaması gerektiğine inanılır. Örneğin Tayland'da hamile bir kadın cenazeye katılırsa, bebek doğduğu zaman ölmüş kişinin ruhunun bebeğe dadanacağına inanılır. Kolay doğum yapmayı ümit eden Taylandlı kadınlara, Budist bir keşiş tarafından okunmuş olan nilüfer tomurcuklarını yemeleri söylenir. Bunu nedeni, vücutlarının bir lotus çiçeği gibi açarak doğumu kolaylaştıracağına inanılmasıdır.
Koreliler bebeklerinin daha güzel görünmesi için düzgün ve iyi organize edilmiş bir görüntüye sahip yemekleri yemeyi tercih ederler.