ANKARA (A.A) - Barış Kılıç - Şahin'in avukatı Ali Özkaya'nın açtığı davanın dilekçesinde, Fatma Şahin'in eğitimi ve kariyerine ilişkin bilgiler verildi ve evli, iki çocuk annesi, "muhafazakar demokrat ve aydın bir Türk kadını olduğu" kaydedildi.
"Kamer Genç'in ise 12 Eylül 1980 darbesi ile meşru Hükümeti ve Meclis'i dağıtan cuntacılar tarafından oluşturulan Milli Güvenlik Konseyi'nce, 23 Ekim 1981 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan kararla Danışma Meclisi'ne Tunceli Temsilcisi olarak atandığı" belirtilen dilekçede, "O tarihten itibaren de değişik dönemlerde ve farklı partilerden Tunceli Milletvekili olarak seçilmiş olup hal, tavır ve davranışları itibarıyla kamuoyunca yakinen bilinen bir kişidir" ifadesi kullanıldı.
"Genç'in, 25 Nisan 2013'te TBMM Genel Kurulu'nda, bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerdeki "özürlü/sakat" ifadelerinin "engelli" olarak değiştirilmesiyle ilgili kanun tasarı ve teklifleri görüşülürken, "değiştirilmek istenen kanunun felsefesiyle çelişen bir davranışla, Bakan Şahin'e güya soru sorma adı altında hakaret içeren söz ve beyanlarda bulunduğu" kaydedilen dilekçenin devamında, TBMM Tutanakları'ndan Genç'in sözlerine yer verildi.
"Şahin'in ve tüm partilerin sözcüsü milletvekillerinin bu rencide edici beyanı kınadığı" bildirilen dilekçede, TBMM Genel Kurulu'nun da İçtüzük gereğince Genç'e kınama cezası verdiği belirtildi.
Dilekçede, "İfadenin ve üslubun çirkinliği ortadadır. Kem söz sahibine aittir. Bu söz ve beyan ancak kişinin ruh yapısını, kendi düşünce ve duygu dünyasını yansıtmaktadır. Müvekkil Sayın Bakan her şeyden önce bir bayan ve annedir. Geniş bir aile çevresi olan insandır. Sonra da yürütme organının en üst makamındaki Cumhuriyet Hükümetinin bir Sayın Bakanıdır" değerlendirmelerinde bulunuldu.
Genç'in, 30 yılı aşkın süredir kamuoyunca bilinen davranışları ve açıklamaları birlikte değerlendirildiğinde, "meşru aile yapısını önemsemediği, özellikle konuşma tarzı ve üslubu ile küçük çocuklara ve gençlere kötü örnek teşkil ettiğinin görüldüğü" savunulan dilekçede, şu ifadeler kullanıldı:
"Yine bir kısım insanların, bazı değerleri ısrarla istismar ettikleri görülmektedir. Bu istismarlarına toplumda itibar gören insanları veya olayları kalkan ettikleri de bilinen bir gerçektir. Maalesef davalı da tipik şekilde tüm istismarlarına ve çirkin üslupla konuşma biçimine Mustafa Kemal Atatürk'ü alet etmektedir. Hiç ilgisi yokken konuları hemen Mustafa Kemal'e getirmekte ve siyasi ön yargılarını ve husumetini Atatürk'ü kalkan yaparak ifade etmektedir. Atatürk gibi bir büyük lider, eğer Kamer Genç gibi insanların üslubu ile savunulacak ise ortada büyük sorun var demektir. Zira, 'ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz'.
Davalının üslubu, doğrudan müvekkilimin kişiliğine karşı bir hakarettir. Müvekkile karşı ahlak dışı bir olgu isnadı vardır. Bu itibarla müvekkilimin kişilik değerleri, saygınlığı, onur ve şerefi ağır şekilde saldırıya uğramıştır.
Davalı söz ve davranışları ile sürekli toplumu germektedir. Çirkin ve hakaret edici üslupta konuşmayı ilke edinmiştir. Genel Kuruldaki konuşması ağır hakaret içermektedir. Bu üslupla konuşmanın bir karşılığı olmalıdır. Davalı ağır söz ve beyanlarla müvekkilimin kişilik haklarına, şeref ve haysiyetine saldırıda bulunmuştur. Bu itibarla müvekkilem üzerinde bu sözler çok büyük manevi üzüntü ve ıstırap doğurmuştur. Bütün ailesi ve çevresi etkilenmiştir. İşte bu ıstırap ve manevi üzüntünün giderilmesi ve bir nebze hafifletilmesi için bu davayı açmak gerekmiştir."