Gür, Eklemeddin İhsanoğlu'nun kaybetmesi halinde ise faturanın CHP'ye kesileceğini söyledi.
Yakınları ile iftar yapmak için Manisa'ya gelen A&G Araştırma Başkanı Adil Gür,Cumhurbaşkanlığı yarışı için tahminlerini açıkladı. Cumhurbaşkanlığı seçimin takvimini başlaması rağmen ülkenin bir seçim atmosferi havasının olmadığını söyleyen Gür, "Türkiye'nin hiçbir yerinde bir seçim atmosferi ve heyecanı yok. Anadolu'nun herhangi bir kentinde sokakta dolaştığınızda vatandaşta bir seçim heyecanı görmüyoruz. Temel nedeni adayların açıklandığı ilk günden bu yana sanki yarışın galibi belliymiş gibi bir hava doğdu. O nedenle bir seçim yarışı atmosferi yok. Muhtemel olarak bu sandığa da yansıyacaktır" diye konuştu.
Ülkenin Cumhurbaşkanlığı seçimiyle yeni bir sisteme doğru gittiğini söyleyen Gür, "Türkiye'de kim Cumhurbaşkanını olursa olsun, onu asgari 25 milyon gibi bir destekle seçeceğiz. 25 milyon gibi bir desteği arkasına almış, dünyanın en sakin en muhlis insanı dahi olsa ister istemez bu gücünü kullanmak isteyecektir. Zaten Başbakan da adaylığını açıkladığı ilk günden itibaren veya aday olmada bile Türkiye'nin yeni bir sistem değişikliğine gittiğini, Ak Partili bir Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde en geniş manada yetkilerini kullanacağını söylüyordu" dedi.
Cumhurbaşkanı adaylarını değerlendiren Gür, AK Parti'nin adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile HDP'nin adayı Selahattin Demirtaş'ın kendisini tanıtım konusunda sıkıntı yaşamadığını söyledi. Çatı Aday Ekmeleddin İnsanoğlu'nun bu konuda sıkıntı çektiğini vurgulayan Gür, şöyle devam etti: "Aslında siyasetin içinden gelmiş adaylar göstermek gerekiyordu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve HDP adayı Selahattin Demirtaş siyasetin içinden gelmiş isimler. O nedenle bu modelle ilgili olarak bir problemleri yok. Ama çatı adayı dediğimiz Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu, siyasetin dışında bir isim. Yıllarca siyasetten uzak kalmış, başarılı bir akademisyen ve bilim adamıdır. Böyle olunca Türkiye'de önümüzdeki günlerde yürütülecek seçim kampanyasında ve bugüne kadar yürütülenlerde baktığımızda diğer iki aday daha çok siyasi mesajlar veriyor.
Sayın İhsanoğlu ise, daha çok parlamenter sisteme vurgu yaparak daha tarafsız ve kucaklayıcı bir aday olduğunu ifade ediyor. Bu manada İhsanoğlu'nun zayıf kaldığını düşünüyorum. Türkiye'de hala parlamenter sistem devam edecek desek de yasal alt zemini olmamış olsa, dahi Türkiye 10 Ağustos itibaren fiili olarak yarı başkanlık veya partili bir Cumhurbaşkanı modeline gidiyor. Sayın İhsanoğlu'nun da bu modele çok ta uygun olmayan bir isim gibi görünüyor. Bunun nedeni Sayın İhsanoğlu'nun eksikliğinden veya siyasi eksikliğinden daha çok çatı adayı, birden çok partinin ortak adayı."
İnsanoğlu'nun seçim çalışmasında siyasetten uzak durmaya çalıştığının altını çizen Gür, Türkiye'nin temel meselesi olan en güncel konulardan bir tanesinin Kürt sorunu olduğunu ifade ederken şöyle devam etti: "Kürt sorunun çözümü ile ilgili bir soru sorulduğunda Sayın İhsanoğlu A dese CHP'nin seçmenin bir bölümünü, B dese MHP seçmenini bir bölümünü kızdırma ihtimali var. Bu nedenle siyasetten uzak durmaya çalışıyor. Bununda seçim döneminde bir dezavantaj olduğunu düşünüyorum."
Cumhurbaşkanlığı seçimine yaklaşık 25 gün gibi bir zaman kaldığını ve bu sürenin adaylar için dar bir süre olduğunu söyleyen Gür, şöyle konuştu: "Adayların ilan edildiğinde 30 günlük gibi bir süre vardı. Tabi ki bu da çok dar bir süre. Sayın Erdoğan ve Demirtaş ile ilgili böyle bir sorun yok. Uzun yıllardır Türkiye'de siyaset yapmış iki isim. O nedenle kendilerini anlatma gibi bir sıkıntıları yok. Ancak çatı adayı Sayın İhsanoğlu'nun Türkiye'de büyük bir kesim tanımıyordu. Adaylığı ilan edildiğinde değil sokaktaki vatandaşlar, ortak aday ilan eden değil milletvekilleri genel başkan yardımcılarının bir bölümü bile tanımıyordu. Bu bir handikap. Yani tanıtım açısından bir zorluk. Tanıtmaktaki amaç isminin bilinmesi değil.
'Bu aday kimdir', 'Bu aday Türkiye'nin meselesi ile ilgili olarak ne düşünüyor' algısının oluşması lazım. Bunun içindir ki İhsanoğlu'nun adaylığının ilan edildiği ilk günden itibaren özellikle CHP tabanında çok farklı sesler yükselmeye başladı. Bunun nedeni Sayın İhsanoğlu'nun tanınmaması ile ilgiliydi. Bir bölümü kendisi Atatürkçü olarak tanıtırken, diğer bir bölümü Atatürk karşıtı dedi. Belki söylenenlerden biri doğru biri yanlıştı.
Böyle düşünülmesinin nedeni tanınmamasından kaynaklanıyordu. Ben İhsanoğlu'nun adaylığı ilan edildiği günden, seçim gününe kadar geçen bir aylık sürede tanınmamış olmasının kampanyanın yürütülüş açısından bir dezavantaj olduğunu düşünüyorum. Yapılan araştırmalarda gösteriyor ki Sayın İhsanoğlu'nun az tanınmış olması kendisini aleyhine işliyor. Yani eşit bir yarış yapılacağını düşünürsek, Sayın İhsanoğlu'nun diğer adaylara nazaran 2,3 veya 5 kat daha fazla çalışması gerekiyor. Kendisini tanıtabilmesi ve meramı anlatabilmesi için."
Cumhurbaşkanın 1'inci turda seçeceğini söyleyen Gür, seçimi en büyük etkileyecek etmenlerden birisinin yurt dışındaki seçmenin sandığa gitmesi olduğunu ve AK Parti'nin yurt dışındaki seçmenin büyük bir bölümünü sandık başına götüreceğini dile getirdi. Gür, şöyle dedi: "Kuvvetle muhtemeldir ki seçim birinci turda sonuçlanacak. MHP tabanını bir bölümü bunun yüzde 15 ile 20 arasında oran olduğunu tahmin ediyorum. Bu oran AK Parti'nin adayı Recep Tayyip Erdoğan'a oy verecek. Bir de CHP tabanını bir bölümü kızgınlık nedeni ile sandığa gitmeyecekmiş gibi görünüyor. Bir diğer etkende yurtdışı seçmenlerde, yurtdışında yapılan araştırmalar gösteriyor ki AK Parti yurtdışında daha güçlü çalıştığı için seçmenini sandığa fazla şekilde götürecekmiş gösteriyor.
25 günlük seçim sürecinde ne değişeceğini kestirmek zor olmasına karşın, bugünden baktığımızda yapılan araştırmalara göre AK Parti'nin adayı yüzde 54-55 civarında, çatı adayı Sayın İhsanoğlu'nun yüzde 35-37, HDP'nin adayı Sayın Demirtaş'ın yüzde 8-10 oranında bir oya sahip olduğunu görüyoruz. Eğer önümüzdeki 25 günlük süreçte çok ciddi değişiklikler olmazsa, ben buna yakın olarak seçimin birinci turda sonuçlanacağını, Sayın Başkanının Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni Cumhurbaşkanı olarak seçileceğini düşünüyorum."
İhsanoğlu'nun seçimi kaybetmesi halinde bunun faturasının CHP'ye kesileceğinin altını çizen Gür, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun seçildiği takdirde sadece CHP ile MHP'de sevinç, AK Parti'de ciddi bir travmaya neden olacağını söyledi: "Sokaktaki algı seçimin mutlak favorisi AK Parti'nin adayı sayın başbakan gibi görünüyor. Bu seçim sadece bir Cumhurbaşkanı seçimi değil. Pek çok sonucu var. Fiili olarak sistem değişiyor. İkinci önemli sonuç bu seçimden azami 7-8 ay sonra muhtemel bir genel seçim var. Haziran 2015 yapılacak olan genel seçimler bu seçimlerin sonuçlarına göre 2-3 ay içerisinde baskın bir genel seçimde yapılabilir. Bu demektir ki Türkiye Kasım ayı içerisinde bir genel seçime gidebilir.
Sayın İhsanoğlu'nun kazanması durumunda CHP, MHP ve muhalefet partileri rahatlar. Seçimi de o motivasyon ile giderler. Kaybetmesi durumunda ise alacağı oy oranı çok önemli. İhsanoğlu, 5 tane partinin ortak adayı ama iki tane ana parti var. Bu iki partinin geçen yerel seçimlerdeki oy oranı yüzde 43'ler civarında. Bu oranın ne kadar altında olursa o kadar o iki parti için sıkıntı yaratacak. Özellikle CHP için sıkıntı yaratacak. Sayın İhsanoğlu'na oy vermeyecek kesimin tamamı CHP'li değil. Bir bölümü de MHP'li olacak. Fakat asıl fatura CHP'ye kesilecek.
Oy oranı yüzde 40'lar veya 35'lerin altında olduğu takdirde CHP'de bir yönetim değişikliği baskısı artacaktır. Bir kongre sürece yaşanabilir. Ama bu kongre sürece yaşanamazsa bile toplumsal baskı nedeni ile hem CHP'de hem MHP'de kopmalar nedeni ile bu partilerin ciddi zaaflara uğrayacağını düşünüyorum. İhsanoğlu kaybettiği takdirde muhalefet partileri ciddi sancılar ve tartışmalarla karşı karşıya kalacaktır. Sayın İhsanoğlu'nun ilk defa halk oylaması ile yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP ve MHP'nin oy toplamının altında oy aldığı takdirde muhalefet partilerinin liderleri gereğini yapmalıdır. Neden yapmalıdır son yerel seçimde bu iki partiye oy veren yaklaşık 20 milyon seçmen vardır. Bu nedenle 20 milyon seçmene saygının gereğinin bu olduğunu düşünüyorum." (DHA)