İzmir'in Bayraklı ilçesinde yaşayan, doğuştan musküler distrofi hastası 16 yaşındaki Samet Karaköse, okul çağı geldiğinde annesinin gayretiyle eğitim hayatına başladı. Oğlunun okuldan geri kalmasını istemeyen anne Zeynep Karaköse, anaokulundan 8'inci sınıfa kadar oğlunu okula sırtında taşıdı. Ailenin yaşadığı zorluğa şahit olan öğretmen Birol Danışman, yaşanan sıkıntıları bitirmek için kendi aracını öğrencisine açtı.
Hastalığı ve annesine "yaşattığı sıkıntılar" nedeniyle okula ilgi duymayan Karaköse, okula gitmek için artık annesine yük olmayınca duyduğu üzüntüden kurtuldu. Karaköse, her gün evine kadar gelip kendisini alan Danışman'ın gösterdiği fedakarlığı karşılıksız bırakmamak için derslerine dört elle sarıldı.
Bu eğitim öğretim yılında kızını okula götürmek zorunda kaldığı için yol arkadaşı Samet'ten ayrı kalan Danışman, Samet'i mağdur etmemek için girişimlerde bulundu. Kaymakamlığa başvuran Danışman, Samet'e araç ayarlanmasını sağladı.
"ARTIK ENGELLİ AİLESİ DEĞİLİM"
Zeynep Karaköse (48), oğlunun hastalığı nedeniyle eğitimden geri kalmasına gönlünün el vermediğini, bu nedenle eğitimini anaokulu çağında başlattığını anlattı.
Karaköse, önceleri sırtında okula götürüp getirdiği oğlu büyüdükçe ve okulu evden uzaklaşınca belediye otobüsü kullandıklarını söyledi. Karaköse, otobüse kadar oğlunu tekerlekli sandalye ile taşıdığını, otobüse binerken Samet'i sırtına alıp tekerlekli sandalyeyi katladığını ifade ederek, "Sabah kahvaltısını yaptırıp giyindiriyordum. Çantasını bir omzuma, onu sırtıma alıyordum." dedi.
"ARTIK ENGELLİ AİLESİ DEĞİLİM"
Zeynep Karaköse (48), oğlunun hastalığı nedeniyle eğitimden geri kalmasına gönlünün el vermediğini, bu nedenle eğitimini anaokulu çağında başlattığını anlattı.
Karaköse, önceleri sırtında okula götürüp getirdiği oğlu büyüdükçe ve okulu evden uzaklaşınca belediye otobüsü kullandıklarını söyledi. Karaköse, otobüse kadar oğlunu tekerlekli sandalye ile taşıdığını, otobüse binerken Samet'i sırtına alıp tekerlekli sandalyeyi katladığını ifade ederek, "Sabah kahvaltısını yaptırıp giyindiriyordum. Çantasını bir omzuma, onu sırtıma alıyordum." dedi.
Oğlunun iki yıl önce Gazeteci Çetin Altan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesine kayıt olmasıyla kaderlerinin değiştiğini vurgulayan Karaköse, Birol öğretmenin kendilerine gelerek "Samet'i okula aracımla ben götürmek istiyorum." dediğini aktardı. Karaköse, Birol Danışman'ın sabah erkenden gelip Samet'i evden çıkarmalarına yardım ettiğini, apartmanın kapısında onu kucaklayıp panelvan tipi aracına taşıdığını, tekerlekli sandalyesini de aracın arkasına koyduğunu anlattı.
Birol öğretmen olmasa çok zorlanacaklarını dile getiren Karaköse, şöyle devam etti:
"Yağmurda, soğukta... Liseye başladığında kayıt olduğu okulun binası engelliler için uygundu. Hele onu Birol öğretmen taşımaya başladıktan sonra 'Ben artık engelli annesi değilim.' dedim. Hep engel vardı önümüzde o zamana kadar. İki yıl boyunca Birol öğretmen her gün geldi. İki kere arabası bozulduğu için gelemedi. Telefonla gelemeyeceğini söylerken de mahcuptu. Çocuklar bir yaramazlık yapar da mahcup anlatır ya. Hastayken bile geldi. Raporluymuş, geldi Samet'i götürdü, sonra evine gitti. Hastayım demedi, ben sonradan duydum. Samet hastalığını öğrendikten sonra dersi boş vermişti. Sonra kendine kendine 'Hocam oradan geliyor buraya kadar benim için. Ben de o yüzden ders çalışacağım artık.' dedi."
"ÖĞRETMENLİK BİR YAŞAM BİÇİMİDİR"
26 yıllık Fizik öğretmeni Birol Danışman, Samet'i 3 yıl önce okulun ilk günü okul bahçesinde, tekerlekli sandalyesinde otururken gördüğünü, ders çıkışında da annesinin sırtında belediye otobüsüne bindiğine şahit olduğunu söyledi.
Danışman bunun üzerine ona yardım etmek için harekete geçtiğini, bazı girişimlerinin sonuçsuz kalması üzerine aracıyla onu evden almaya karar verdiğini belirtti.
Samet'i 9 ve 10. sınıf boyunca okula getirdiğini ifade eden Danışman, "Samet bu yıl 11. sınıfa başladığında, benim çocuğumun servis sorunu ortaya çıkınca onu götürmem gerekti. Samet'le, ailesiyle görüştük. Durumu kaymakamlığa aktardık. Samet'e yeni bir akülü araç verildi ve okula gidip gelmesi için araç ayarlandı. Samet gibi çok öğrenci var. Yapılması gereken bu tür öğrencilere bir imkan sağlanmalı. Bu çocukların okulla bağlantılarının kesilmemesi lazım." ifadelerini kullandı.
Danışman, Samet'i tanıdığında okula karşı biraz soğuk olduğunu dile getirerek "Hastalığından ötürü olabilir, bir de annesi okulun kapısında sırtına alıyordu, ondan rahatsız oluyordu. Zamanla Samet okulu daha çok sevdi." dedi.
Öğretmenlik bir yaşam biçim olduğunun altını çizen Danışman, "Samet'le aynı okuldayız ama benim öğrencim olmadı, dersine girmedim. Öğretmen sadece okulda, sınıfta öğretmen olamaz. Okul dışına çıktığımızda da, her yerde örnek teşkil eden kişidir. Benim aklımdaki öğretmen modeli bu; yaşamıyla, davranışıyla, konuşmasıyla. Öğretmenliğin bir maddiyatı yok." diye konuştu.
KONYA'DA GAZİ ÖĞRETMEN ÖĞRENCİLERİ SESLERİNDEN TANIYOR
Konya’nın Karapınar ilçesinde 7 yıldır öğretmenlik yapan görme engelli Gazi Baştürk, öğrencilerini en iyi şekilde geleceğe hazırlamak için azimle çalışıyor.
Baştürk, hem öğrencileri hem de mesai arkadaşları tarafından çok seviliyor. Gazi öğretmenin her sınıfta gönüllü bir yardımcı öğrencisi bulunuyor. O gelmeden yoklamayı yapan öğrenci, derste de öğretmenine yardımcı oluyor. Gazi öğretmen, dersi anlattıktan sonra soru sorarken, küçük yardımcısı da parmak kaldıranları ona söylüyor.
Baştürk, öğrencileri ile çok iyi iletişim kurduğunu, onları seslerinden tanıdığını söylerken, “Kabartma ders kitaplarım var, konuları onlardan çalışıyorum. Sınav sorularını öğretmen arkadaşımın yardımı ile hazırlıyorum. Çocuklarımın karşısına eksiksiz çıkıp, onlara faydalı olmayı görev sayıyorum” diye konuştu.