BİZE ULAŞIN
Günümüz futbolu giderek mekanikleşirken, 80'ler ve 90'larda sıklıkla tercih edilen 10 numara pozisyonu da giderek anlamını yitiriyor ve yepyeni görevler ortaya çıkıyor. Sporun bu şekilde evrimleşmesine rağmen Fenerbahçe taraftarları için bu rakam bir sayıdan çok fazlası. Onlar için 10 demek, Alex de Souza demek...
Hiç kuşkusuz Alex, 10 numara pozisyonu denildiğinde bir futbolcudan ne bekleniyorsa bunu fazlasıyla sağlıyordu. Topa hakimiyeti, dar alanda çalım atarak oyuncu eksiltebilmesi, duran topları, bitiriciliği kısaca teknik bir oyuncuda görmek isteyeceğiniz ne varsa, Alex bunların hepsine sahipti. Onun attığı serbest vuruşlar ve kornerler, her zaman büyük bir gol potansiyeli taşıyordu.
Futbol yorumcularının aktardığı bir olayda, Fenerbahçe bir maçta serbest vuruş kazanır ve dönemin oyuncularından Mehmet Topuz, atışı yapmak için Alex'ten izin ister. Kaptan, topu Mehmet'e vermez ve çekilmesini ister. Alex, bu duruma bozulan Topuz'a soyunma odasında şunları söyler, "Ben, her idmandan sonra kalıp frikik çalışıyorum ama senin bir kez bile fazladan antrenman yaptığını görmedim. Eğer sen de benim gibi çalışırsan, bir dahakine topu sana veririm". Alex'in doğuştan gelen yeteneğine sahip birinin fazla idman yapmasına gerek olmadığını düşünebilirsiniz ama onu böylesine eşsiz kılan özelliklerinden biri de bu disiplin anlayışıydı.
Disiplinle paralel ilerleyen bir kavram olan profesyonellik, aslında başka değerleri de içinde barındırıyor. Ülkemizde kaldığı bunca yıl içinde hiçbir rakip oyuncuyla yaka paça kavga etmedi, kimseyi "evinden aldırmadı", sadece işine odaklandı. Bir Galatasaray Fenerbahçe derbisinde bir diğer Brezilyalı oyuncu Lincoln'le sarmaş dolaş pozu o dönem eleştirilse de Alex de Souza, böyle gerginliklerin içinde asla yer almadı, sadece top oynadı.
Dışarıdan bakıldığında bir buzdolabı gibi görünse de kimse Alex'in hırstan yoksun bir futbolcu olduğunu iddia edemez. Yenilgiyi asla kabul etmemesi, Fenerbahçe'nin geriye düştüğü maçlarda eşitliği sağlayan golü attıktan sonraki sevincinden bile anlaşılıyordu. Bazı oyuncular bu gücü kontrol etmekte zorlanıp hırçınlaşsa da Kaptan koşullar ne olursa olsun hırsını doğru yönetmeyi başardı.
