İstanbul Film Festivali'yle ilgili daha ne yazılabilir diye düşünebilirsiniz. Ancak festivalin başladığı günü de es geçme gibi bir şansımız yok. Bir de, birkaç günlük haber turunun da kapsayamayacağı bir program var karşımızda. İstanbul Film Festivali bugün 20.30'da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'ndaki açılış töreni ve merakla beklenen Stephen Frears-Steve Coogan işbirliği 'Philomena / Umudun Peşinde'nin gösterimiyle açılıyor. Ama önce Meltem Cumbul'un sunacağı açılış töreni...
Açılış törenleri söz konusu olduğunda yurt çapındaki diğer festivallerde örneğine pek rastlayamadığımız bir sakinliği tercih etmesi İstanbul Film Festivali'nin geleneklerinden. Bu sene de ihtişamlı müzikler, kırmızı halıdaki ışık oyunları değil, festivalin onur ödülü vereceği isimler açılışın şaşaa standartlarını karşılayacak gibi... Ödül sahiplerinden Polonyalı efsane Andrzej Wajda sağlık sorunları dolayısıyla katılamayacak. Ama geri kalan konuk listesi de sinema tarihine meraklı olanları ihya edecek türden. Yeşilçam'ın en kişilikli vamplarından Sevda Ferdağ'ın ödül konuşmalarının ne kadar heyecanlı olduğuna 2011'de en iyi kadın oyuncu ödülünü almak için sahneye çıktığı 'Geç Gelen Altın Portakallar'dan biliyoruz. Ferdağ ödülünü "Bir daha Denizler ölmesin" diye kaldırmıştı. Eşref Kolçak, Umur Bugay, İrfan Tözüm, Abdurrahman Keskiner, Atilla Özdemiroğlu sahneye çıkarak Türkiye sinema tarihine bir kez daha saygı duymamıza vesile olacak diğer isimler. Geçen sene polisin orantısız şiddetle dağıttığı Emek sineması yıkımı protestolarının yıldönümünde sinemaseverler bu sene de cumartesi artık Emek için Yeşilçam Sokak'ta toplanacak.
Gergin geçen seçim stresini üzerimizden biraz olsun atabilmek için festivale ne kadar şükretsek az. Baştan söyleyelim. Lars von Trier'in Türkiye'de sansür engeline takılan yeni filmi 'Nymphomaniac / İtiraf'ı beyazperdede görmek için son şansımız festival. Türkiyeli seyirciler için "uygun bulunmayan" iki bölümlük film, 'Ustalar' bölümünde gösterilecek. 'Ustalar'ın bir de konuğu var. Bu bölümde gösterilecek Philippe Garrell'ın 'Kıskançlık'ında oynayan Anna Mouglasis festival konuğu.
Ama bir başka festival geleneği, ekseriyetle gözler Akbank Galaları'nda. Wes Anderson'ın 'Büyük Budapeşte Oteli'ni ticari vizyon tarihini beklemeden festivalde görmek için sabırsızlanmak kimsenin itiraz edemeyeceği bir ruh hali... Roman Polanski'nin 'Kürklü Venüs'ü, Dennis Villenvue'ün Jake Gyllenhaal'lu 'Düşman'ı için de aynısı geçerli.
Yıldız oyunculardan söz açılmışken, geleneksel olarak sanatla ilgili filmlerin Altın Lale için yarışacağı uluslararası yarışmayı da es geçmemek lazım. Michael Fassbender'le Maggie Gyllenhaal'un müzisyen / komedyen Chris Sevie'nin tuhaf gerçek hikayesinden esinli Altın Lale adayı 'Frank'in yönetmeni Lenny Abrahamson aynı zamanda festivalin de konuğu. Abrahamson, geçen sene festivalin hem en beğenilen filmlerinden biri olan hem de Altın Lale'yi kazanan 'Ne Yaptın Richard?'ın yönetmeninin ta kendisi. Altın Lale'de bir başka yıldız gücü Mia Wasikowska. Son dönemin en ilgi çekici yıldızlarından Wasikowska, John Curran'ın 'Çöldeki İzler'inde Avustralya'yı dört deve eşliğinde kat eden yazar Robyn Davidson'ı canlandırıyor. Nick Cave, 24 saatinin anlatıldığı kurmaca/belgesel arasında seyreden 'Dünyada 20.000 Gün'de kendi olarak arzıendam ediyor. Emanuelle Devos, 'Violett'de Fransız feminist yazar Violette Leduc rolünde.
Festivalin diğer yıldızı Ben Whishaw, yeni isimli LGBTİ bölümü 'Nerdesin Aşkım?'da. Whishaw, Hong Khau'nun filmi 'Sevgilinin Ardında'da ölen erkek arkadaşının dilini bilmediği annesiyle iletişime geçen karakteri canlandırıyor. Ama tabii ki festival, yıldız gücünden ibaret değil. Daha keşfedilecek onlarca film, yeni filmleri merakla beklenen genç ustalar, söyleşiler, Q&A'ler yolda. Yerimiz dar, sloganımız "arkası yarın"...