Savunması alınan tutuksuz sanık Göçer, pişman olduğunu söyleyerek sözlerine başladı. Göçer: "Şeytana uydum, büyük hata ettim. Her şeyimi kaybettim.Eşim adına Bank Asya'dan konut kredisi çektim. Bir FETÖ'cü, FETÖ'nün kemik adamı Bank Asya'nın kıyısından, köşesinden geçmez, hastanesine gitmez, okullarına çocuklarını göndermez. Bu yasaktı başkanım. Aldatıldım, kullanıldım, kullandılar, istismar edildim, kafalandık, devşirildik. Pişmanlığım had safhada." dedi.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi'nin ilk derece mahkeme sıfatıyla gördüğü davanın ilk duruşmasına, her ikisi de tutuksuz yargılanan eski hakimlerden Mustafa Göçer katılırken, Harun Gökdağ katılmadı.
Mahkeme Başkanı Nazım Durmaz, sanıkların kullandıkları cep telefonlarına ilişkin HTS kayıtlarının dosyaya geldiğini, duruşmada bulunan sanık Mustafa Göçer'in Bank Asya'dan kredi kullandığını, ByLock kullanıcısı olduğunun tespit edildiğini, soruşturma aşamasında etkin pişmanlık kapsamında ifade verdiğini tutanağa geçirdi.
Sanık Göçer, kendisini daha güvenli hissedeceği için duruşmanın gizli celsede görülmesini talep etti. Mahkeme bu talebi kabul etmedi. Bunun üzerine sanık Göçer, "Eğer ileride başıma bir şey gelirse bu kararın etkisinin olacağını düşünüyorum" dedi.
SUÇ ÖRGÜTÜNE EVRİLDİLER
Malum yapının gerçek yüzünü görmediğim için pişman olduğunu söyleyerek savunmasına başlayan sanık Mustafa Göçer, "Nasıl olmayayım ki. Ocağıma ateş düştü. Kader diyorum, sabrediyorum. İnsanlar aldanır. Şeytana uydum, büyük hata ettim. Her şeyimi kaybettim" dedi. Göçer, "Malum yapı bir şekilde suç örgütüne evrilmiştir. Bu örgüt her gün PKK gibi bomba patlatsa, asker polis şehit etse kimse peşinden gitmezdi" dedi.
Darbe girişimi sonrası devlet yetkililerinin etkin pişmanlığı özendirici beyanlarda bulunmuşlarını söyleyen Göçer, "Bildiklerini anlatırlarsa devlet onlara kolaylık sağlar diye beyanları var. Ben de yüz kere bin kere tövbe ediyorum" diye konuştu.
Göçer savunmasında özetle şunları söyledi: "Ben herhangi bir suça iştirak etmeden yakalandım. Verdiğim isimlerle, ifadelerle örgütün dağıtılmasını, maddi hakikate ulaşılması için sivil yargı imamı Yusuf Doğan hakkında detaylı somut bilgiler verdim. Bu kişi, akıllı telefonum yok iken üzerimde baskı uygulayarak akıllı telefonu alıp getirip yükleyerek bana getiren şahıstır. Tarih 11 Ağustos, darbe olmuş, üzerinden bir ay geçmiş, sivil imam hakkında bilgi veren ilk kişi olduğumu sanıyorum. Savcının odasında da fotoğraftan teşhis ve tespit ettim. Daha sonra bu şahsın önemli biri olduğu, darbe hazırlığından haberdar olduğu medya haberlerine yansımıştır."
'GİRMİŞSİN ÇIKAMIYORSUN'
"Ben malum yapının yanlış yola girdiğini anladım, hep sorguladım, örgütle aramı açmaya çalıştım. Ne fayda; girmişsin, çıkamıyorsun. Sivil imama görüşmek istemediğimi söyledim. O da gelip gitme, bir program yükleyelim, notlarını buradan alırsın dedi. Akıllı telefon al dedi. Akıllı telefonum dahi yoktu, en son kendisi bana akıllı telefon getirdi."
'ÖRGÜTÜN GERÇEK BİR MENSUBU OLSAYDIM İTİRAFÇI OLMAZDIM'
"Örgütün gerçek bir mensubu olsaydım itirafçı olmazdım, etkin pişmanlıktan yararlanmazdım. Okullarında okumadım, dershanelerine gitmedim. Ben başarılı bir hakimdim, bir yere gelirim diye düşündüm, bu nedenle yanaştım onlara."
'BİZE TEDBİREN OKULLARIMIZDAN, HASTANELERİMİZDEN UZAK DURMAMIZ İSTENİYORDU'
"Eşim adına Bank Asya'dan konut kredisi çektim. 15 Temmuz tarihinde EFT ile Bank Asya'ya havale çıkarmışım. Bir FETÖ'cü, FETÖ'nün kemik adamı Bank Asya'nın kıyısından, köşesinden geçmez, hastanesine gitmez, okullarına çocuklarını göndermez. Bu yasaktı başkanım. Ben klasik FETÖ'cü olsam bu hataları yapmaz, delil bırakmazdım. Zira bize sürekli tedbiren okullarımızdan, hastanelerimizden uzak durmamız isteniyordu. Bankalarından annemiz, babamız adına hesap açmamız yasaktı."
'ALDATILDIM, KULLANILDIM, İSTİSMAR EDİLDİM, KAFALANDIK, DEVŞİRİLDİK'
"Okuma yazması olmayan bir kadının, pazarcı bir adamın oğluyum. Gurur kaynağıyım adamın, hayattaki tek başarısı benim. İnşaatlarda, pazar yerlerinde çalışarak okudum. (Sanık bu sırada ağlamaklı olunca başkan kısa bir süre sorguya ara verdi. Aradan sonra sorgusuna kaldığı yerden devam edildi). Allah bana hakimlik gibi kutsal bir meslek bahşetti. Zor buldum kolay kaybettim. Devletime yapmış olduğum bu vahim hatadan dolayı meslekten ihraç edildim. Aldatıldım, kullanıldım, kullandılar, istismar edildim, iddianamedeki deyimle kafalandık, devşirildik. Pişmanlığım had safhada. Gökte uçtuğunu görsem, deseler ki bu evliyadır, kimsenin peşinden gitmem. Devletimden, milletimden binlerce kez özür diliyorum. Devletimin şefkatine, adaletine ve vicdanına sığınıyorum."
"Gidecek yerim yoktur. Ben taban bile değilim, zurnanın son deliğiyim. Her pazartesi karakola imza şeklindeki adli kontrol şartımın yumuşatılmasını, yurt dışına çıkış yasağımın da kaldırılmasını istiyorum. Kaçma şüphem olsa çıkıp gelmem."
'SAMİMİ PİŞMANLIĞIM OLMASAYDI HAKİM VE SAVCILARIN KAYDININ KENDİSİNDE OLDUĞUNU BİLDİĞİM YARGI İMAMININ ADINI VERMEZDİM'
"Örgütten ayrıldığımı ispatlamam, samimi pişmanlığım olmasaydı, özellikle tüm hakim ve savcıların kaydının kendisinde olduğunu bildiğim yargı imamının adını vermezdim. Beraatimi istiyorum."
Mahkeme Başkanı Nazım Durmaz, Kimse Yok Mu derneği ile 76 görüşmesi olduğuna dair HTS kaydı olduğunu hatırlattığı Göçer, bu derneği aramadığını savunarak, "Dini duygularla Kimse Yok Mu derneğine 5 TL bağış yaptım" dedi.
Savcı Hüseyin Kaya, ByLock uygulaması ile görüştüğü 49348N rumuzlu kişinin kim olduğunu sorduğu Mustafa Göçer, "Ben ByLock'tan sadece iki kişi ile görüştüm. Biri kardeşim diğeri de kendisini Abdullah olarak tanıtan yargı imamı Yusuf Doğan olabilir. Büyük ihtimalle odur" sözleri ile yanıtladı.
'BYLOCK'TA ABD'DEN HOCADAN GELEN MESAJLAR VARDI'
Sanık Göçer, "ByLock'a bir yada iki kez meraktan girdim, ne yazıyorlar diye. Dini mesajlar ve ABD'den hocadan gelen notları vardı" dedi. Sanığın karakolda imza şeklindeki adli kontrol tedbirini kaldıran mahkeme, yurt dışına çıkış yasağının devamına, Yusuf Doğan hakkında yürütülen bir soruşturma bulunup bulunmadığının tespiti için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
YARGILAMA NEDEN İSTANBUL'DA ?
Darbe girişimi sırasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'nde görevli olan bu davanın sanıkları Mustafa Göçer ve Harun Gökdağ hakkında başlatılan soruşturma, en yakın Bölge Adliye Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderildi. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı Hadi Salihoğlu, açığa alınan her iki hakim hakkında, "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlamıştı.DHA