HABER

FHKC-GK'dan, seçim değerlendirmesi

ŞAM (İHA) - Filistin'in Kurtuluşu İçin Halk Cephesi Örgütü Genel Sekreteri Ahmet Cibril, Filistin seçimlerini kazanacak olan grup İsrail'i tanımak zorunda kalacağı için seçimlerde aday göstermediklerini, ancak Hamas hareketinden yana tavır sergilediklerini söyledi.

Filistin'in Kurtuluşu için Halk Cephesi Örgütü/Genel Komutanlık Genel Sekreteri Cibril, Filistin seçimleriyle ilgili yaptığı açıklamada, "Batı Şeria ve Gazze kesiminde yapılan seçimlere katılıp katılmayacağımız konusu, örgüt içerisinde geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Bizim bu seçimleri boykot etmemiz gerekiyordu. Seçimleri kazanacak olanlar düşman İsrail'i tanımak zorunda. Bizim, Filistin'in Kurtuluşu için Halk Cephesi/Genel Komutanlık Örgütü olarak topraklarımızı işgal eden İsrail'i tanımamız imkansız. Bunun yanında Filistin seçimleri İsrail, Amerika ve batılı ülkelerin yanında bazı Arap ülkelerinin Filistin halkına tehditler savurduğu zor bir ortamda yapılıyor. Filistinli seçmen özgür iradeye sahip değil. Bununla birlikte seçilecek Filistin yasama konseyi tüm Filistinlileri temsil etmeyecek. Bu konsey Batı Yaka ve Gazze kesimindeki Filistinlileri temsil edecek. Ancak Filistin'in dışında yaşayan Filistinli mültecileri temsil etmeyecek. Kaldı ki mülteciler Batı Yaka ve Gazze kesiminde yaşayan Filistinliler'in sayısından çok daha fazla. Filistin yasama konseyinin Filistin halkının yasal meclisi olmasından endişe duyuyoruz. Çünkü bize göre temel merci içerde ve dışarıda yaşayan Filistinlileri temsil eden Filistin Kurutuluş Örgütü'dür. Filistin'in dışında 6 milyon Filistinli yaşıyor. Bunlar seçime katılmıyor. Biz Filistinli gruplar olarak Filistin ulusal konseyinin üçte birinin Filistin'in içinden, üçte ikisinin de Filistin'in dışında yaşayan Filistinlilerden oluşması üzerinde anlaştık" dedi.
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün bir kenara itilmesi için kasıtlı girişimlerin olduğunu gördüğünü belirten Cibril, "Filistinli mültecilerin evlerine dönmesi meselesi, düşman İsrail ile Filistin'in işgalinden beri temel bir sorunu teşkil ediyor. BM'nin 194 sayılı kararı Filistinliler'e topraklarına geri dönme hakkını tanıyor. Bizim bu seçimlerden, Filistinliler'in geri dönme hakkı konusunda şüphelerimiz var. Bizim 2 büyük temel sorunumuz var; birincisi İsrail'in Batı Yaka'yı işgal altında tutması, ikincisi 1948 yılında Filistin'in işgali sırasında kovulan 6 milyon Filistinli meselesi. Bu çatışmanın odak noktasını oluşturuyor. Filistinli mülteciler sorununun çözülmemesi halinde çatışma sürecek. Biz seçimlerde aday göstermeyerek, boykot ettik. Ancak Filistin'de yaşayan kardeşlerimizden ve yoldaşlarımızdan seçimlerde oy kullanmalarını istedik. Biz seçimlerde Hamas hareketinin yanında duruyoruz. Halkımıza, kullanacağınız oy aşiretçilikten ve mezhepçilikten uzak olsun dedik. Kendi çıkarlarınızı temsil edecek olanı seçiniz. Bu örgüt olarak bizim tutumumuzu yansıtıyor. Biz Kahire'de 18 yıldan beri Filistin sahasında karar sahibi olmayan Filistin Kurtuluş Örgütü'nü tekrar işler duruma getirmek için anlaştık. Ancak Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas, bu anlaşmayı uygulamadı" şeklinde konuştu.

Başta Velit Canbolat olma üzere Lübnan'da bazı siyasi çevrelerin Lübnan'daki Filistinli grupların silahlardan arındırılması yolundaki istekleriyle ilgili açıklamalarda da bulunan Cibril, "Filistin'in Kurtuluşu için Halk Cephesi/Genel Komutanlık Örgütü'nün Lübnan'da 35 yıldan beri 12 üssü var. Bu üsler olağanüstü üsler değil. Bu üsler Lübnan'ı parçalamayı hedefleyen 17 Mayıs anlaşmasının başarısız kılınması ve Güney Lübnan'ın İsrail işgalinden kurtarılmasına Hizbullah bayrağı altında katkıda bulundu. Biz 1982 yılında İsrail'in Güney Lübnan'ı işgal etmesinin ardından 700 şehit verdik. İsrail söz konusu üslerimizi birçok kez bombaladı. Bundan dolayı biz Lübnan'da Fuad Senyora başkanlığındaki hükümetin kurulmasının ardından, Filistin kampları dışındaki Filistinliler'in silahlardan tecrit edilmesinin istenmesi bizim için büyük bir sürpriz oldu. Biz 1559 sayılı karara dayandırılan bu isteğin, İsrail ve Amerika patentli olduğuna inanıyoruz. Eskiden bizim ortağımız olan ve bizi ortak olarak gören Velit Canbolat'ın bize karşı tutum değiştirmesini ilginç karşıladık. Canbolat, 1982 yılında Lübnan'dan kaçarak Suriye'ye sığındı. Çünkü Semir Caca liderliğindeki Lübnan güçleri Canbolat'ın bölgesini ele geçirdi. Biz örgüt olarak Velit Canbolat'ın bugün yaşadığı Muhtara Sarayı'na dönmesinde büyük katkılarımız oldu. Arşivlere dönersek bunu bizzat kendisinin itiraf ettiğini görürüz. Bizim amacımız Velit Canbolat'ı Lübnan'a geri getirmekten ziyade İsrail ve Amerika'nın Lübnan üzerindeki komplolarını başarısızlığa uğratmaktı. Biz Canbolat'ın bölgesinde 200 şehit verdik. Amerika'nın Irak'ı işgal etmesi ardından, Velit Canbolat tutum değiştirdi. Biz, Semir Caca ve Mişel Avn güçleriyle savaştığımızda, Canbolat çocuk ve kadınları öldürmekle meşguldü. Canbolat'ın bölgesinde birçok toplu mezar bulunuyor. Biz ona katliamları sürdürmeleri halinde çatışmadan çekileceğimizi söyledim. Biz ve Suriye olmasaydı, Canbolat ne sarayına dönebilirdi ne de bakan olabilirdi. Suriye onun, Dürzi'lerin lideri olmasında büyük bir pay sahibi. Buna rağmen silahlarını bize ve Suriye'ye çevirdi. Velit Canbolat'ın esrarkeş olduğunu ve pavyon hayatını herkes biliyor. Babası ondan çok şikayetçiydi. Velit Canbolat ahlaki açıdan dengesiz. Lübnan'daki Filistinliler çok kötü muamele görüyorlar. Biz silahlar dahil her şeyi tartışmaya hazırız. Ancak İsrail ve Amerika'nın isteği üzerine silah bırakmayız. Filistin yönetimi büyük oranda dış yardımlara bağımlı. Fetih Hareketi'nin seçilmemesi durumunda, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden yardımların kesileceği tehditleri yapılıyor. Bundan dolayı halkımız Fetih Hareketi'ne daha fazla oy verecek" ifadelerini kullandı.

En Çok Aranan Haberler