WASHINGTON (İHA) - Dünya Bankası'nın açıkladığı "Dört yıl İntifada, Abluka ve Filistin Ekonomisi" başlıklı rapor, Filistin bölgelerinde yaşanan yoksulluğu bir kez daha gözler önüne serdi. Uluslararası kamuoyunun dikkatinin Filistin bölgelerine çekilmesi amaçlanan rapora göre, Filistin halkı açlık sınırının altında yaşıyor.
Dünya Bankası, "Dört yıl İntifada, Abluka ve Filistin Ekonomisi" adlı raporunu açıkladı. Raporun amacı ise, Filistinliler'e zaten bildikleri bir şeyi, ekonomik açıdan ne kadar kötü durumda olduklarını anlatmak değil, uluslararası kamuoyuna ve kreditör ülkelere Filistin bölgelerinin durumu ve yardımın ne kadar acil olduğu konusunda bilgi vermek. Filistin bölgelerinde durumun çok ciddi olduğuna dikkat çeken rapora göre; halkın yüzde 47'sinin günlük geliri iki doların, yani uluslararası kabul gören açlık sınırının altında.
Dünya Bankası'ndan Nigel Roberts, halkın yarısına yakınının yoksulluk sınırının altında yaşadığına dikkat çekerek, "Yüzde 16'sının durumu daha da kötü; sürekli yardım olmaksızın yaşamaları mümkün değil. Bir başka sorun, bu insanların, aileleri ve kendilerini yardım programları olmaksızın geçindirme yeteneklerini kaybetmiş olmaları" dedi.
Durumun her geçen gün kötüye gittiği Filistin bölgelerine kapsamlı yardım programları var ve Dünya Bankası'nın raporuna göre, yardım aksi yöndeki iddialara rağmen büyük oranda yerine ulaşıyor. Dünya Bankası uzmanları bu yardım sayesinde yoksul Filistinliler'in yetersiz beslenme sorununun üstesinden gelindiğini belirtiyorlar.
Filistin bölgelerinde işsizlik oranı ise, 2003 yılı verilerine göre yüzde 25, gençler arasında bu oran yüzde 37'ye çıkıyor. Ortalama gelir İntifada'nın başlamasından bu yana üçte bir oranında azaldı. Aynı zamanda özerk yönetimdeki yolsuzluk iddiaları Filistinliler'in bütçesine yapılan yardımların azalmasına yol açtı. Yine de bütçe giderlerinin dörtte biri yardımlardan karşılanıyor. Dünya Bankası'nın raporunda, özerk yönetimin sosyal yardım programlarının da uluslararası yardımlara bağlı olduğuna dikkat çekiliyor.
Raporun vardığı sonuç ise, Filistin bölgelerinde ekonominin ivme kazanmasının, İsrail'in abluka, sokağa çıkma yasağı ve işgal politikasına son vermesine bağlı olduğu. Filistin yerleşimleri arasındaki sayısız kontrol noktalarında saatlerce süren bekleyişlere son verilmezse bölgenin ekonomik işleyişi mümkün görülmüyor. Dünya Bankası uzmanı Nigel Roberts, bu konuda İsrail'de de bir duyarlılık oluştuğunu belirterek, "Geçen yıl yaptığım görüşmelerde İsrail hükümetinin, vatandaşlarının güvenliğini tehlikeye atmaksızın, bazı kısıtlamaları kaldırma konusunda çalışmalar yaptığını gördüm. Filistin ekonomisinin işlememesinin, kendileri için yaratacağı tehlikelerin farkında olduklarını düşünüyorum. Bazı şeyleri en azından kendi çıkarları için değiştirmeyi planlıyorlar" diye konuştu.
Ancak, bunun için sadece Filistin bölgelerini birbirinden ayıran ablukanın kalkması yeterli değil, Filistin ekonomisinin uluslararası piyasaya açılması gerek. Ekonominin yaşaması için sadece iç tüketime değil, aynı zamanda dış satıma da ihtiyaç var. Dünya Bankası uzmanları, Filistinli yöneticilerle yaptıkları görüşmelerde reformların hızlanacağı izlenimini edindiklerini belirtiyorlar. Reformlar ve yönetimde açıklık, Filistin halkının olduğu kadar uluslararası kamuoyunun güveninin kazanılması için zorunlu. Yabancı yatırımcıların ancak güven ve istikrar ortamında Filistin bölgelerine yatırım yapmaya cesaret edecekleri vurgulanıyor.