HABER

Fransa basınında Türkiye

Fransa basını, 3 gün sonra yapılacak olan Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'ye bir tarih verilip verilmeyeceği sorusuna kilitlendi.

Fransa basınında Türkiye

Fransız Marianne dergisi, Türkiye'de yeni kurulan hükümete yer verdiği yazısında, hükümeti Atatürk'ün reformlarını yıkmakla suçladı.
"İslamist" diye nitelendirdiği Başbakan Abdullah Gül'ün Atatürk portresi önünde çektirdiği bir resmi yazıya koyan dergi, altına da "Başörtüsünün savunucusu, onu yasaklayan adamın portresinin önünde poz veriyor! Çerçevede kalmış Atatürk'ün gölgesinde, Türkiye'nin yeni Başbakanı Abdullah Gül'ün galibiyet gülümsemesi" şeklinde bir ifadeye yer verdi.

"Tarihin rövanşı" başlığındaki yazıda ise "Evet, İslamizm Ankara'da hüküm sürüyor. Her ne kadar tüm analizciler, bize Türkiye Başbakanı'nı ılımlı olarak tanımlamak için acele ediyorlarsa da bunu zaman gösterecek. Abdullah Gül'ün Avrupa yanlısı olmasının şaşırtıcı bir yanı yok. Boğaziçi'nin Müslümanlarının, hatta genel anlamda İslam'ın, Avrupa'ya entegre olarak kaybedecek bir şeyi yok. Abdullah Gül, kıyıya vurmuş ekonomiyi iyileştirmeye yemin mi ediyor? Elbette ki edecek! Partisine zafer kazandıran anahtar orada. Siyasi yaşamın demokratikleşmesi yönünde mi konuşuyor? Elbette ki bunu savunacak! Demokratikleşme oyunu İslamistleri teşvik ediyor. Bu ülkenin talihsizliği, Atatürk'ün modernlik yanlısı idealinin, bu katı iktidar ile kıymetinin azalmasıdır. Abdullah Gül, bir ekonomist mi? Onun özel bir yanı var. Merkezi Suudi Arabistan'da bulunan İslam Kalkınma Bankası'nda 8 yıl çalıştı. Başka bir deyişle, Türkiye şimdi safi bir İslamist tarafından yönetiliyor. Önce Refah, sonra Fazilet, şimdi de yasaklanan bu 2 partinin son versiyonu olan AK Parti saflarında kariyerini sürdürüyor. AK Parti, bugün meclise hakim. Elbette ki Başbakan, laikliğe karşı her türlü sapmadan uzak durmak için özen gösteriyor. Ordunun gözlerinin üstünde olduğunu ve Avrupa'nın titrediğini biliyor. Dolayısıyla ateşli İslamizmini bir tarafa bırakıp güzel beyanatlar vermesi gerekiyor. Evet ama daha şimdiden bir çok Türk kadınının güzel başlarında yeşeren başörtüsü, Bayan Gül'ün de başörtülü olmasından cesaret alarak binlercesinin başını örtebilir. Sonuç olarak, yeni Başbakanın saklambaç oynamasının bir yararı yok. İslamistleri oldukları gibi görmemek asıl hakaret olur. Onlar harikulade strateji uzmanıdırlar" sözlerine yer verildi.

PELERİN MAGAZİNE DERGİSİNİN DEĞERLENDİRMESİ Pelerin Magazine dergisinin son sayısında, 12-13 Aralık 2002 tarihlerinde Kopenhag'da yapılacak AB Zirvesi'nde üye 15 ülkenin Devlet ve Hükümet Başkanlarının, on 3 aday ülkeden onunun katılım sürecine nihai noktayı konmasının beklendiği kaydedilerek, Türkiye'nin, güçlü direnişlere rağmen gelecekteki katılımı için bu zirveden yeşil ışık almayı ümit ettiği yazdı.

Derginin "Sofres" adlı şirkete yaptırdığı bir kamuoyu yoklamasında, Fransızların yüzde 58'inin Türkiye'nin katılımına karşı olduğu ortaya koyulduğu ve Avrupa'nın genişlerken sınırları, kimliği ve Hıristiyan köklerinin durumu gibi soruları da masaya yatırıp cevaplaması gerektiği belirtilen haberde şöyle denildi;
"Türkiye, 40 yıldan beri sırasının gelmesini bekliyor. Doğu ülkelerinin de AB'ye girmesiyle birlikte Türkiye, Avrupalıları kimliklerini yeniden belirlemeye zorluyor. Ankara'da iktidara İslamcı bir oluşum geçtiğinden beri de Avrupalıları kendi demokratik değerleri üzerinde yeniden düşünmeye itiliyor. Kopenhag Zirvesi öncesinde Avrupalı yöneticilerin çoğu, Türkiye'nin birliğe katılmaya ehil olduğunu bir kez daha teyit edip, bu perspektifin kendisine daha 1963'te sunulduğunu kaydetti. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, 'Konu coğrafi planda tartışılabilir ama ne tarihi ne medeniyet planı üzerinde tartışılamaz. Çünkü insanlığa çok şey kazandırmış dünyanın en eski medeniyetlerinden biridir' diyor.

Fransa eski Cumhurbaşkanı, Avrupa Konvansiyonu Başkanı Valery Giscard D'Estaing'in Türkiye hakkında ki sözlerine de "Türkiye, Avrupa'da değil" başlığı altında yer verilen yazıda ise, "Avrupa'nın sınırları coğrafi mi dini mi?", "Avrupa, nerede sona eriyor?" gibi tartışma konuları irdelendi.
Yazıda, D'Estaing'in, Türkiye'nin birliğe alınmaması isteğinin de coğrafi nedenlerden kaynaklandığı iddia edildi.

En Çok Aranan Haberler