HABER

Fransa denge kurmaya çalışıyor

Fransa, Irak'a uygulanan BM yaptırımlarının kalkması ve Bağdat yönetiminin yeniden tanınması yönünde, Rusya ile birlikte yıllardır yoğun çaba gösterdi.

Fransa denge kurmaya çalışıyor

Bunun nedeni, sadece Irak'ın nükleer ve kimyasal silahlanma programını destekleyen firmaları desteklemek değil, aynı zamanda bu tür iş ilişkilerde hükümetlerin oynadığı rol de bunda etkili oldu.

Fransa - Irak bağlantısının temelini, 1970'li yıllarda başbakanlık döneminde ilk temasları kuran şimdiki Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac attı. 1976 yılında Irak'ın yeni Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Bağdat'ı ziyaret eden Fransa Başbakanı Jaques Chirac'ı kollarını açarak karşıladığından bu yana, iki liderin arasından su sızmadı.

Başbakan Chirac, Irak'tan petrol alan ve Irak'a tank, füze, savaş uçakları satan Fransız endüstrisine kapıları açtı.

Irak'taki Fransız yapımı iki nükleer reaktör, 1981 yılında devreye girmesine kısa süre kala İsrail hava kuvvetleri tarafından imha edildi. Irak'ın 1990'da Kuveyt'e saldırmasıyla işler değişti. Tüm dünya Iraklı diktatöre karşı ayağa kalktı. 16 Ocak 1991 günü,
dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand, televizyonda yaptığı bir açıklamayla, ülkesinin müttefiklerle birlikte Irak'a karşı savaşa katılacağını duyurdu.

Paris yönetimi, Irak operasyonunun ardından ikili ilişkileri yeniden normale döndürme çabası başlattı. Fransa'da BM yaptırımlarını değil, kendi ticari çıkarlarını kollayan çevreler kolları sıvadı. Adı açıklanmayan iş çevrelerinin desteğiyle başlatılan lobi faaliyetleri kısa zaman içinde hızlandırıldı. İş çevrelerinin Irak'a yaptığı ziyaretlere sık sık ünlü politikacılar da katılıyordu. Bunlar arasında son seçim kampanyasında Cumhurbaşkanı Chirac'ın sözcülüğünü yapan, şimdiki Çevre Bakanı Roselyn Bachelot da vardı.

1997'den itibaren işler iyice açıldı ve Fransa ile Irak arasındaki ticari anlaşmalar 3 kat arttı. Fransa Irak'a sanayii makineleri, otomobil ve tarım ürünleri ihraç ediyor ve her zaman olduğu gibi Irak'tan petrol satın alıyor. Günün birinde ambargo sona erdiğinde, ticaret hacmi de kuşkusuz artacak.

Fransız petrol devi Totalfinaelf, Irak'taki ikinci büyük petrol yatağını işletme ruhsatını garantiledi. Irak ise buna karşılık, Fransa'dan politik ödünler talep ediyor. Müttefiklerle birlikte yeniden savaşa katılması halinde, yapılan anlaşmaların geçerliliğini yitireceğini bilen Paris hükümeti, arabulucu rolünü üstlenmeyi tercih ediyor.

Cumhurbaşkanı Chirac, Irak'a baskı yapılmasını kabul ediyor, ancak güç kullanma tehdidinde bulunulmasına ve tek taraflı kararla askeri operasyon düzenlenmesine kesinlikle karşı çıkıyor. Chirac bu tutumunu savunurken, tek taraflı askeri müdahaleyi meşru gösterme çabalarına dikkat çekiyor ve ekliyor:

"Bu kaygı verici gelişme, Fransa'nın devletler arası işbirliğine ve BM Güvenlik Konseyi'nin otoritesine saygı temeline dayanan ortak güvenlik anlayışına ters düşüyor. Gerekli oldukça, özellikle de Irak konusunda, bu kuralları hatırlatmayı sürdüreceğiz. Bağdat'ın silah müfettişlerinin koşulsuz olarak Irak'a dönmesini reddetmesi durumunda, uygun önlemleri almak BM Güvenlik Konseyi'ne, sadece BM Güvenlik Konseyi'ne düşer."

Fransa çeşitli manevralara başvurarak, batıyla ittifak ve Arap dünyasıyla özel ilişkileri arasında denge kurmaya çalışıyor. Herşeye rağmen Chirac'ın Saddam Hüseyin ile özel ilişkilerinin eskisi gibi olmadığı da gözden kaçmıyor. Fransa Cumhurbaşkanı, Saddam Hüseyin'e yönelik soruları, "Uzun zamandır görüşmüyoruz" diye yanıtladı.

En Çok Aranan Haberler