Fransa'da dün yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini, Avrupa entegrasyonundan yana ve iş dünyasına yakın çizgi izleyen liberal aday Emmanuel Macron, ülkeyi Avrupa Birliği'nden çıkarma tehdidinde bulunun aşırı sağcı Marine Le Pen'i yenerek kazandı.
Merkez siyaset yanlısı Macron'un zaferi aynı zamanda Fransa'nın iki ana akım partisinin de yenilgisi oldu. Bu sonuç, İngiltere'nin AB'den çıkma kararı ve ABD'de Donald Trump'ın başkan seçilmesinin ardından Fransa'nın da popülist bir hareketle AB'den ayrılması ihtimalini ortadan kaldırdığı için diğer Avrupa ülkelerinde olumlu karşılandı.
Oyların tümüne yakınının sayıldığı seçimde, Macron yüzde 66'yı aşarken Le Pen'in yüzde 34'ün biraz altında kaldığı bildirildi.
‘Avrupa eksenli’ Macron, Türkiye’yi, Suudi Arabistan ve İran’la birlikte “yeni güçler” olarak tanımlıyor. Macron’a göre günümüz dünyası hem tehditler hem de fırsatlarla dolu: ABD başkanı Trump “Fransızları kaygılandırıyor”, Rusya lideri Putin “uluslararası hukukun dışına çıkma pahasına tehlikeli bir dış politika yürütüyor”. Dünyadaki dengeler Çin “lehine” gelişiyor. Ortadoğu savaşlarla boğuşmakta, Avrupa ise Brexit ile yıpranmış vaziyette.
MACRON VE TÜRKİYE ANALİZİ:'TÜRKİYE'YE KAPILAR KAPATILMASIN'
Deutsche Welle Türkçe’den Kayhan Karaca’nın analizine göre, Emmanuel Macron, Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli koşulların oluşmadığını, Türkiye’de son zamanlarda yaşananların da “bu yönde olumlu bir gelişme olmadığını” söylüyor. Ne anlama geldiğini net olarak açıklamaksızın, “Türkiye’ye kapılar kapatılmasın” diyor. Buna paralel olarak, “Rusya, Türkiye, Ortadoğu ve Körfez ülkeleriyle Fransa’nın çıkarları ve uluslararası hukuku gözeten ve temel hak ve özgürlükler ve insan haklarını da dikkate alan bir diyalog” istiyor.
Macron, programını açıklarken Türkiye’yi Avrupa formatı dışında gördüğü mesajları verdi. Türkiye’yi, Suudi Arabistan ve İran’la birlikte “yeni güçler”olarak tanımladı. “Uluslararası planda istikrar ve Fransa’nın çıkarları öyle gerektirdiği için otoriter rejimlerden oluşan bu ülkelerle diyaloğun şart olduğunu” söyledi.
FEDERAL AVRUPA
Macron, AB politikaları konusunda Daniel Cohn-Bendit ve Sylvie Goulard gibi, Avrupa Parlamentosu’nu da yakından bilen federal Avrupa yanlısı isimlerle çalışıyor. Cohn-Bendt geçmişte Türkiye’nin üyelik sürecine destek vermiş bir isim. Türkiye-AB ilişkilerini yakından bilen Goulard ise şu anda Avrupa Parlamentosu Liberal Grup üyeliği yapıyor. Daha birkaç yıl öncesine kadar Ankara’nın üyelik perspektifinin en hararetli savunucusu olan Liberal Grup bugün katılım müzakerelerinin derhal durdurulmasını istiyor. Federal Avrupa yanlıları AB ülkelerinde yükselen AB karşıtlığına karşı AB’nin genişleme sürecini ve bu sürecin neredeyse sembolü haline gelen Türkiye’yi frenleme çabasındalar.
'EN ÖNEMLİ DOSYA AB DEĞİL 'SURİYE' OLACAK'
Macron için Türkiye ile ilişkilerde en önemli dosya AB değil Suriye olacak. Bu konuda Hollande ile Erdoğan arasında başlatılan diyalog ve işbirliğini devam ettirmesi bekleniyor. Hiçbir dış politika deneyimi olmayan Macron’un Suriyeli ve Iraklı Kürtlerle ilgili politikası ve Barzani’nin bağımsızlık arayışına bakışı Ankara ile ilişkiler açısından önemli. Ülkedeki Ermeni kuruluşlarıyla François Hollande gibi siyasi bağı yok, ancak bu yıl 24 Nisan’da, cumhurbaşkanı seçimi ilk turunun hemen ertesinde, Paris’teki Komitas (Gomidas) anıtını ziyareti ihmal etmedi.
Buna karşılık liberal iş dünyasıyla arası iyi. Fransız iş dünyası Türkiye’deki pazar payını arttırmak istiyor. Macron bu nedenle ikili ilişkilerde ağırlığı ekonomik ve ticari işbirliğine kaydırabilir.
MACRON'UN TÜRKİYE'NİN TEPKİSİNİ ÇEKEN '1915' AÇIKLAMASI
Macron’un 1915 Olayları’nın 102’nci yıldönümü vesilesiyle yaptığı açıklamalar da Türk kamuoyunda büyük tepki çekmişti.
24 Nisan’da Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo ile birlikte Kütahya doğumlu besteci ve müzikolog Gomidas'ın (Soğomon Kevork Soğomonyan) anıtına çelenk bırakan Macron, Elysee Sarayı'na çıkarsa, tüm ülkelerde demokratları koruyacağını belirterek, “Türkiye'nin içine girdiği eğilimden çok derin üzüntü duyuyorum ve bunu onaylamıyorum” demişti.