Tarih boyunca kültürlerin birbiriyle olan ilişkileri çeşitli etkileşimleri de beraberinde getirir. Birbirlerine yakın coğrafyalarda yaşayan kültürlerin masalları, destanları adeta iç içe geçmiştir. Özellikle yaşayan bir öğe olan dil ve kelimeler bu etkileşimden en büyük şekilde nasibini almıştır. Bu kültürel benzerlikler ve farklar aslında özlü sözlerde kendisini daha net gösterir. Örneğin ülkemizde kullanılan ‘Fransız kalmak’ deyimi diğer ülkelerde başka milletlere atıfta bulunarak yerleşmiştir.
İngiltere’de “Fransız kalma” deyimine benzer bir kullanım vardır. İngilizler bir konuyu anlamadıkları zaman “It’s Greek to me” (Bu bana Yunanca/ Benim için Yunanca) ifadesini kullanıyor. Deyimi popüler hale getiren ise William Shakespeare’dir ve Julius Caesar oyununda söylemiştir. Shakespeare’nin kullandığı bu sözün kaynağı ise Latince’dir.
Fransa’da bir şey anlaşılmadığında ise on sekiz temel lehçesi olan ve daha çok resimsel bir dil olarak kabul edilen Çince’ya gönderme yapılır. Fransızca’da “Ce’š du chinois pour moi” (Bu benim için Çince) ifadesi yaygın olarak kullanılıyor.
İtalyanca’da bu söz tamamen Arap kültürüne işaret ediyor. İtalyanca’da “Questo per me è araba” (Bu benim için Arapça) ifadesi dikkatleri çekiyor.
Dünya üzerindeki en yaygın dillerden biri olan Portekizcede bu iş için birden fazla deyim ve dil var: “Isto para mim é chinês.” (Bu benim için Çince), “Isso para mim é grego” (Bu benim için Yunanca), “Não leio japonês.” (Japonca okuyamam), “Não sei ler japonês / árabe.” (Japonca, Arapça okuyamıyorum).