AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, Türkiye'de yargının bağımsız hareket etmesini sağlayacak ve böylece kamuoyunun yargıya geniş ölçüde duymasını sağlayacak önlemler alınması gerektiğini bildirdi.Türkiye'de AB'ye katılımın amaç ve sebepleri dâhil temel konularda konsensus inşa etme gereğine dikkat çeken Füle, "Ve Türk toplumunda rahatsızlık verici kutuplaşmanın üstesinden hızla gelinmesi gerekiyor. Bu konuda tüm kurumlara görev düşüyor" dedi.
Füle, Daily Sabah gazetesine yazdığı makalede Türkiye ve AB'nin 2014 yılının "AB Yılı" olması için birlikte çalışmasını istediklerini bildirdi. Füle Türkiye'de bir "AB'ye güven" sorunu olduğunu kabul ettiğini belirtirken ziyaretleri sırasında kendisine sürekli "Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı var, Türkiye'nin AB'ye ihtiyacı var mı? Türkiye AB üyesi olacak mı?" sorularının sorulduğunu belirtti. Stefan Füle, "Cevaplarım daima konunun "kimin kimden daha fazla ihtiyacı var' sorusuyla ilgisi bulunmadığı ama birçok alanda derin bağlara sahip bulunan bizlerin yaşadığı gerçeklikle ilgili olduğu biçiminde oldu" dedi.
"Geçen yıl Pozitif Gündemle yeni bir ivme başlatmayı, yeni bir müzakere faslı açmayı ve vizelerde ilerlemeyi başarsak da bu yıl Türkiye'nin Avrupa değer ve standartlarına olan taahhüdüyle ilgili ciddi endişeler, hatta şüpheleri artıran gelişmeler belirginleşti" diyen Füle, bunun kesinlikle "Türkiye'den vazgeçilmesi" anlamına gelmediğini bildirdi. Füle, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin aday ülke haline geldiği ve konumunu çağdaş bir Avrupa devleti olarak güçlendirdiği 1999'dan bu yana yaptığı olağanüstü başarıları pekiştirmesini görmek istiyoruz. Türkiye'yi bu konuda destekleyeceğimizi ve deneyimlerimizi paylaşacağımızı taahhüt ettik. Ama aynı zamanda Türkiye'nin kendisinin de doğru olan bu yönde hareket etmeye devam ettiğini görmemiz gerekiyor. Türkiye'nin ek reformlar için taahhütte bulunması kaçınılmaz. Bu taahhüt tehlikede gibi görünüyor. Bunlar çalışma ve sosyal sorunlar, azınlık hakları, göç ve göçmenler gibi tamamlanmamış olanlarla birlikte birçok alanda görülür olsa da, hiçbiri; katılım sürecinin tam kalbinde bulunan alanlardaki temel konularda yapılması gerekenlerden daha acil değil: yargı reformu, hukukun üstünlüğü ve temel hak ve özgürlüklere saygı. Gerçek ve somut sonuçlara ulaşabilmek için önümüzdeki aylarda bu konular üzerindeki taahhütlerimize yeniden ivme kazandırıp sürdürmek önemli."
Katılım sürecinin AB-Türkiye ilişkilerinin "motoru" olduğunu, ikna sürecini reform ve ilerlemeye dönüştürecek "vites kutusu"nun ancak iki tarafça kullanılacağını kaydeden Füle, "Bu aynı zamanda AB tarafının katılım müzakerelerinin ilerlemesi konusundaki samimiyetiyle ilgili güven sorununu yenmemiz anlamına geliyor. Daha önce söyledim, daha fazla Fasıl açılması gerektiğine ikna olmuş durumdayım. Özellikle de 23'üncü Fasıl" dedi.
Türk görüşmecileri, hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda Avrupa Komisyonu ile yakın diyalog içinde olmaları için cesaretlendirdiğini anlatan Füle, Türkiye'nin AB standartlarına yaklaşması için Avrupa Konseyi ve AB Komisyonu gibi yetkili kurumlarla özellikle bu alanlarda angajman içinde olması gerektiğini bildirdi.
Stefan Füle yargının bağımsız hareket etmesini sağlayacak ve böylece kamuoyunun yargıya geniş ölçüde güven duymasını sağlayacak önlemler alınması gerektiğini bildirdi.Türkiye'de AB'ye katılımın amaç ve sebepleri dâhil temel konularda konsensus inşa etme gereğine dikkat çeken Füle, "Ve Türk toplumunda rahatsızlık verici kutuplaşmanın üstesinden hızla gelinmesi gerekiyor. Bu konuda tüm kurumlara görev düşüyor" dedi.
Ekim ayındaki ilerleme raporunun, şimdiki Komisyon için son, yeni komisyon için ise Türkiye ile birlikte nasıl devam edeceklerini değerlendirecekleri yeni bir rapor olacağını hatırlatan Füle, makalesini "Bir şans var. Umuyorum ki Türkiye bunları başarmamız için olumlu esası sağlayacak, çünkü katılım sürecinin geleceğini Türkiye'nin kendi kararları, çaba ve güvenilirliği belirleyecek. Türkiye ile birlikte 2014'ü AB yılı yapma taahhüdümüzü uygulamak için birlikte çalışmaya önem veriyoruz" diye bitirdi. (ANKA)