Turuncu-lacivertli takımdaki ilk röportajını Avusturya kampında AA muhabirine veren Furkan, Medipol Başakşehir'e geldiği için mutlu olduğunu belirterek, iyi bir takım olduklarını ve Şampiyonlar Ligi'nde oynamayı hak ettiklerini belirtti.
Başakşehir'in kurumsal yapıya sahip, imkanları üst düzey bir kulüp olduğunu aktaran 24 yaşındaki futbolcu, "Saha içi ve saha dışı sistemleri var. Tüm organizasyon yerli yerinde. Bu çalışmanın karşılığını er ya da geç alacaktır. Şampiyon olamadı ama sürekli kendini geliştiren bir Başakşehir vardı, bence kaybedilmiş değil, kazanılmış şeyler bunlar. Bu yıl, bu takım Avrupa kupalarında ülkemizi temsil edecek ve bunun saygı duyulması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. İnanıyorum ki Şampiyonlar Ligi ön elemesini geçip gruplarda mücadele edeceğiz. Tüm takım da buna inanıyor. Bu çalışma, bu disiplin sonunda başarıyı kesinlikle getirecektir." diye konuştu.
Tüm futbolcular gibi Şampiyonlar Ligi'nde oynamanın kendisi için de çok önemli bir hedef olduğunu vurgulayan Furkan, "Zamanında Bursa'da akademiden çıkıp Şampiyonlar Ligi'nde saha içinde bayrağı sallayan genç çocuklardan birisiydim. O atmosferi hala hissedebiliyorum. O yüzden orada, o yıldızlı topla oynamak istiyorum. Bunlar belki nüanslar ama bütüne ulaştıran detaylar. Bu hırsla elimden geleni yapacağım. Bu takım Şampiyonlar Ligi'nde olmayı hak ediyor. Ön elemelerde elimizden geleni yapacağımızdan herkes emin olabilir." ifadelerini kullandı.
Furkan, Şampiyonlar Ligi'nde karşılaşmak istediği takım ve top oynamak istediği stadı ise, "Bu yıl izlerken Ajax'a karşı oynamayı isterdim. Çünkü o sistem oyunun nasıl işlediğini ve ona karşı neler yapabileceğimi görmek isterdim. Çünkü onlara saygı duyuyorum. Dünya futbolunda ses getirdiler ve bu farklı bir yapılanma oldu. Bu yıl Ajax beni etkiledi ama oynamak istediğim statlardan biri Camp Nou." sözleriyle anlattı.
"BURSA'DA SÖZLEŞMEM UZATILMADI"
Bursaspor'dan ayrılma sürecini de değinen orta saha oyuncusu, şöyle devam etti:
"Beni bugüne kadar getiren Bursaspor Kulübünün emeği çok büyüktür. Burada olmamı sağlayan oradaki performansımdır. Onlara minnettarım. İstemediğimiz bir şekilde sezonu bitirdik. Bu nedenle iletişimimiz kopuk oldu ama Bursa her zaman kalbimde olacaktır. Bende emeği büyüktür, ikinci ailem gibi, Ankara'dan sonra yaşadığım en uzun şehir orası oldu. Evim hala Bursa'da. Sözleşmemin son yılıydı, bu yılın da biraz da sancılı geçmesinden dolayı Bursa'da sözleşmem uzatılmadı. Onlar uzatmadığı zaman benim de oyuncu olarak yapabileceğim pek bir şey yok. Geçen yıl son yılımdı, bunun da böyle olduğunu biliyordum. Kişisel tercihler, hoca tercihi, kulüple olan ilişkilerden dolayı böyle bir yola çıktık. Umarım benim için hayırlı olur. Ben de alternatiflerime baktım, Başakşehir'in de benimle ilgilendiği gerçeği vardı, böylesine profesyonel yapılanması olan bir kulüpte oynamayı hep istiyordum. Hem saha içi hem de saha dışı sistemi olarak beni cezbediyordu o yüzden bugün buradayım. Hayallerime adım adım ilerliyorum, umarım bundan sonraki adımım Avrupa olur. Şu an takımda kalmak, süre bulmak, kendimi kabullendirmek öncelikli hedefler ama bana sorarsanız bundan sonraki durağın neresi diye, Avrupa'da bir takım hayal ederim."
Furkan, "Senin gibi adı transfer haberleriyle de anılan bir oyuncu ile neden sözleşme uzatılmak istenilmedi?" sorusuna, "Sezon başında bir talihizliğim, kadro dışı kalma olayım oldu. O aradaki duygusal bağları biraz zedeledi. Uzun yıllardır Bursaspor Kulübünün içerisindeyim. Benden beklenen bir patlama vardı, ben de elimden geldiğince bunu yapmaya çalıştım ama beklenti çok yüksek olunca yaptığınız normal şeyler bile standart altı gözüküyor. Benim de bunda payım var, beklenti de yüksekti... Aramızdaki bağlar kopmaya başladı. Ben hala çok seviyorum, hepsine saygı duyuyorum. Hiçbir kırgınlığım yok ama arz-talep dengesi tutmayınca arada kopukluklar oluyor. Yönetim değişecekti, tercih bu yönde kullanıldı, iki taraf için de umarım hayırlısı olur." yanıtını verdi.
İstanbul ekibinin yeni transferi, Medipol Başakşehir'e gelmeden önce adının Galatasaray ile anılması hakkında ise, "Sözleşmemin bitmesi ve maliyetsiz bir oyuncu olmam nedeniyle Türkiye'de çoğu kulüp tarafından istenilen pozisyona geldim. İstenilmek çok güzel. Bugüne kadar ortaya koyduklarınızın karakterin geri yansıması gibi oluyor. Konuştuğum kulüplerin hepsi çok değerliydi, hepsine çok teşekkür ederim ama artık buradayım ve burası için savaşacağım." açıklamasında bulundu.
"MODERN FUTBOLDA 10 NUMARA KALDIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM"
Kendisini 10 numara olarak görmediğinin altını çizen Furkan Soyalp, "Modern futbolda 10 numara kaldığını düşünmüyorum. Tamamen atletik performans ve takım oyunu oynandığını düşünmüyorum. Bugün hocam 'Ne mevki oynamak istersin' diye sorsa '8 numara' derim. Çünkü oyunu oradan yönetmesi daha kolay ve biraz daha cesaretlendirici. 10 numaradayken arkanızdaki oyuncuların performansı 10 numarayı doğrudan etkiliyor. Size gelen topları, top akışını, pas trafiğinin kurbanı olabiliyorsanız. Bunun iyi yanları da olabilir, eğer pas trafiği iyi olursa siz boş kalan ve skor üreten oyuncu oluyorsunuz. Pas trafiği kötü olduğunda da oyundan ilk çıkan oyuncu oluyorsunuz. Ayrıca 8 numara mücadeleci ruhuma daha uygun. Klasik bir laf olduğu için söylemiyorum ama hocam beni hangi mevkiye koyarsa koysun elimden gelenin hepsini yaparım." sözlerine yer verdi.
Furkan, Medipol Başakşehir'de 8 numaralı pozisyonda görev yapan Mossoro ile rekabeti konusunda ise, "Yıllarca Pablo Battala ile oynadım. Takım arkadaşlığı yaptım, sürekli arkasında bekledim. Rekabet konusunda bir hayli tecrübeliyim. Mossoro da oyun zekası ve saha içi karakteriyle saygı duyduğum oyunculardan biri. Tanıdım daha çok saygı duydum. Tabii ki rekabet olacak, Mossoro'nun bu yıl sözleşmesinin son yılı. İsimler önemli değildir, kim daha fazla çalışıyorsa, hak ediyorsa forma onun olsun." değerlendirmesinde bulundu.
"DAHA SKORER OLACAĞIM"
Furkan Soyalp, Bursaspor'da gol ve asist sayılarının düşük kalmasının hatırlatılması üzerine ise şu görüşleri paylaştı:
"Buraya gelmemdeki çok büyük etkenlerden biri de bir oyun planının olmasıydı. Bursaspor'da oynarken, maça çıkarken bana şu söyleniyordu, '10 numara, al forma senin, maçı kurtar.' Bu gerçekten çok büyük bir sorumluluk futbolcu için. Buraya gelirken de bana şu söylendi, 'Sen pozisyonunu koru, her şeyi senin yapmana gerek yok, o top sana gelecek. Takım arkadaşların sana o topu getirecek, sen topu aldığın zaman ne yapacağını düşün.' Ben de dedim ki ne kadar mantıklı. Çünkü daha önce sürekli maçı kurtarmak, sorumluluk, 10 numara, sürekli bir şeyler yapmam lazım diye düşünürken, şimdi sistem oyunu olduğu için burada sorumluluk herkese eşit paydada bölünmüş. Sen bu sistemde işini doğru yaparsan iş raylara oturuyor. Oyuncu kalitesi de arttığı için, kişiye binen yük azalıyor. Seni daha çabuk anlıyorlar, servisi daha net yapıyorlar, maçlarda da böyle olursa daha skorer olacağımı ve daha fazla asist yapacağımı düşünüyorum."
Furkan, iki sezon önce Fenerbahçe'ye attığı golün kendisi için büyük önem taşıdığını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Açıkçası benim de unutamadığım bir gol. Çünkü çok fazla golüm yok. Şaka bir yana benim için çok unutulmaz bir gündü. Maç 0-0'dı, Pablo 10 numara ben 8 numara oynuyordum. Pablo topu almaya gitti, onun boşluğuna ben rotasyon yapmayı düşündüm. Şu an bizim takımda olan Aziz Eraltay da topu bana attı, döner dönmez ikiye bir yaptım, top önüme geldikten sonra, Moussa Sow boşmuş ama ben tamamen kaleye odaklanmıştım. Vurdum ve çok güzel bir gol oldu. Sonra tekrar tekrar izliyorum, takımdaki tüm arkadaşlarım o an şaşırmış. Antrenmanlarda atıyordum ama maçta cesaret isteyen bir vuruş oldu. Pas açısı da vardı. Benim için gerçekten kabuğumun kırıldığı değil de çıtırdadığı bir andı, ondan sonra işler biraz daha kolaylaştı. Öz güven olarak daha iyi hissettim. Benim için bir adımdı, umarım tekrar bunları yaşayabilirim. Çünkü ben saha içinde deneme taraftarı olan bir yapıya sahibim. Eğer ekstra bir şey denemezsem ve maç normal biterse o gece uyku kötü olur. Deneyip kendi hatalarımla yüzleşmeyi yeğliyorum."
"A MİLLİ TAKIM'IN BANA UZAK OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM"
Hedefleri arasında A Milli Takım forması giymek olduğunu da aktaran Furkan, "Dorukhan, İrfan çıktılar oynadılar ve buralara ulaştılar ve bize örnek oldular. Bunun aslında bu kadar da zor olmadığını, çalışmanın karşılığının alınabileceğini gösterdiler. Ülkemizin bayrağı altında, altyapı millilere gittim ama A takım hiç nasip olmadı. İnşallah olur, bunun için çalışacağım. Hedeflerimden birisi de bu. Performansımı yükselttikten sonra onun geleceğini düşünüyorum. Şenol Hoca çok saygı duyduğum biri. Daha önce Bursaspor'da çalışmıştım. Bana çok şey öğretmişti. Hem öğretmen kişiliği hem de antrenörlüğüne çok saygı duyduğum birisi. Ülke için en iyisini düşünüp, vicdanı ile hareket edecektir. Bizim yapmamız gereken çalışmak ve görev beklemek. A Milli Takım'ın bana uzak olduğunu düşünmüyorum. Ben ve benim gibi nice genç arkadaşların bir tık hızlanıp, çalıştıkları zaman neler yapabileceklerini gösterdiklerini düşünüyorum." şeklinde görüş belirtti.
Futbolcuların, sadece futbol değil sosyal yaşamlarına da özen göstermelerinin önem taşıdığını anlatan Furkan Soyalp, sözlerini şöyle tamamladı:
"Futbolun hayatımızın merkezinde olduğuna inanıyorum ama futbol dışında da bir hayatımızın olması gerektiğini düşünüyorum. Bütün hayatımızı bu oyunun üstüne yüklersek bu baskıyı kaldıramayacağımızı düşünüyorum. Sosyal, eğitim, aile ve kültür hayatımız olması gerekiyor. Ben de bir ödev gibi bunlarla özel olarak ilgilenmek istiyorum. Çünkü zaman çok hızlı akıyor, çevrenizde sadece futbol olursa bu sizi daha fazla strese sokuyor. Kişisel gelişim adına her şeye açığım. Bazı konularda kendime duvarlar örmüyorum, eğitime ve öğrenmeye açığım. Hala Uludağ Üniversitesinde beden eğitimi ikinci sınıf öğrencisiyim, çok fazla devam edemediğim için hala ikinci sınıftayım. Gelişimin bir sınırı olduğunu düşünmüyorum. Bu nedenle yeni bilgilere, araştırmaya açığım. Arkadaşlarım genelde bana "google" der. Çünkü araştırmayı ve bilgiyi sevdiğim için. Bu biraz yorucu aslında, çünkü sorumluluk hissediyorsunuz."