Euro 2012'ye katılma yolunda Ulusal Takım için hayati rol oynayan Kazakistan ve Avusturya maçları öncesi, Ay-Yıldızlı ekipte 6 yıldır kilit bir görev üstlenen yardımcı antrenör Oğuz Çetin, futbol gündemine ilişkin çarpıcı tespitlerde bulundu.
[
MYNETSPOR'U FACEBOOK'TAN TAKİP EDİN](http://www.facebook.com/spormynet)
- Euro 2012'ye katılma şansımızı nasıl görüyorsunuz? "Belçika maçında berabere kalarak grup ikinciliği yönünde önemli bir adım attık. Önümüzde 4 maç var. Grup ikinciliği için risk olarak deplasmandaki Avusturya maçı görünüyor. Avusturya'da galibiyet, en kötü şartlarda beraberlik yolumuzu tam olarak açacaktır. Grup 2.'liği sonrası play-off maçlarını geçmek adına her şeyimizi ortaya koyacağız. En iyi ikinci olma yolunda şansımız düşük. Azerbaycan yenilgisi bu anlamda ciddi bir yara açtı."
**"HOLLANDA YENİLMEZ DEĞİL"
**
- Daha önce İspanya, son dönemde Almanya ile grup elemelerinde aramazdaki puan farkı çok açıldı. 2014 Dünya Kupası gruplarında Hollanda ile aynı durum yaşanır mı? "En kritik soru bu... 1. torbadan gruplara gelen takımların en büyük özelliği, minimum puan kaybıyla ilerliyorlar. Grup lideri olmak istiyorsan, 1. torba dışındaki takımları içeride dışarıda yenmen gerekiyor. Eğer Hollanda'nın bulunduğu grupta 1. olmak istiyorsak, Macaristan, Romanya, Estonya, Andorra maçlarında puan kaybına uğramamalıyız. O zaman 'Biz de onlardan biriyiz' diyebiliriz. O düzeye gelmediğimiz bir gerçek. Çünkü her dönemde eleme gruplarında olmadık puan kayıpları yaşıyoruz. Azerbaycan'a puan kaybetmek inanılmaz bir şey. 2014 yolunda zorlu bir gruptayız. Burada bana göre en büyük rakiplerimiz, Macaristan, Romanya, Estonya ve Andorra... Bunlara iyi konsantre olup içeride dışarıda yendiğimizde, Hollanda ile kafa kafaya oynayabiliriz. Hangi grup çıkarsa çıksın her dönem önemli olan kendimiziz. Hollanda, İspanya, Almanya özel ülkeler ama yenilmeyecek takım değiller."
**"PRESTİJ KAYBI YAŞADIK"
**
- Şike soruşturması futbolcuların psikolojisini nasıl etkiledi? "Ülke futbolunun içinde bu tip dalgalanmaların olması, uluslararası alanda prestij kaybına sebebiyet veriyor. Bu konuda kimse gelip yüzümüze bir şey söyleyecek değil. Ama bulunduğunuz ortamda bu hissedilebiliyor. Bu dönemde milli takımın Türkiye için önemi bir kat daha artıyor. Prestijimizi tekrar ayağa kaldırmak milli takıma düşüyor. Oyuncuların motivasyonu konusunda endişeler taşımış olsak da gördük ki milli takım ortamı çok farklı. İnanın bu kadar büyük sorunlar içinde oyuncular sahaya çıktığında çok istekli. Sorun ne; bir milli maça çıkmadan önce oyuncuların maç ritmini, kondisyonunu yakalaması. Ligler 9 Eylül'e ertelendiği için bu olmayacak. Karar ne olursa olsun biz bu maçları oynayacağız. O gün itibarıyla futbolun dört unsuru, teknik, taktik, fizik, psikoloji derken bu dönemde en çok psikoloji ön plana çıkacak. Bugünden, 'Şöyle olur, böyle olur' demek yanlış."
**"TÜRK HOCAYA SEVİNİRİZ"
**
- Özellikle büyük kulüplerin başında Türk teknik adam olması size fayda sağlıyor mu? "Kendi ülkemizde her bir kulübün başında bizden biri oldu mu seviniyoruz. Ama yabancıdan yabancıya da değişir. Galatasaray, Beşiktaş bu konuda bir türlü toparlayamadı. Çünkü farklı bir kültürüz ve buna ayak uydurabilecek bir yabancı olmalı. O yüzden Hiddink gibi bir yabancının milli takımın başında olmasından dolayı şanslıyız."
**"HIDDINK HAFTADA 4 GÜN BURADA"
**
- Fenerbahçe'de oynadığnıız dönemde 1990-91 sezonunda Aydınspor'a 6-1 yenildiğiniz maçta teknik direktör Hiddink'ti. Soyunma odasında herkesin üzgün olduğu fotoğraf çok konuşuldu. Hollandalı teknik adamın o dönemle şimdiki hali arasında ne gibi farklılıklar var? "Soyunma odasındaki o psikolojik durumda ne oldu, içeri nasıl girildi, hoca mı açtı bunu biz bilmiyoruz. O bir tarz olabilir. O günkü Hiddink'le bugünkü arasında yaşadıkları ve kariyeri gereği müthiş farklılıklar var. Hocamız o günden bugüne dünyanın her yerinde farklı kültürlerde çalıştı, başarılara imza attı. Mütavazı, doğal, babacan tavırlı, bilgili bir insan. Türk futbol ortamı, 'Böylesine bir insandan nasıl faydalanırız' diye düşünmeli. 'Hiddink Türkiye'ye az geliyor' deniliyor; hayır, Türkiye'ye her hafta 4 gün geliyor. Gelmediği haftasonu kendisiyle Avrupa'da mutlaka Mehmet, Tunay ve Ömer gibi gençleri izliyoruz. Eleştiriden ziyade daha pozitif bakmamız lazım. Türk futbolu adına ondan daha fazla şey istemeliyiz. Çünkü değerli bir insan. Azerbaycan'a yenildik, yerle bir olduk. Brezilya'ya 2014 kura çekimine gittiğimizde ister FIFA Başkanı Blatter, ister UEFA Başkanı Platini olsun herkes yanına gelip onunla konuşmaktan keyif alıyor."
**"İKİNCİNİN YAŞAMA ŞANSI YOK"
**
- Türkiye'nin 'futbol kültürü'ne sahip olduğuna inanıyor musunuz? "Günlük başarının bu kadar ön planda olduğu, başarı için her şeyin mübah olduğu, ikincinin yaşama şansı olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Böyle bir futbol kültüründe, başkan ve yönetim tarzındaki bakış açısı ve yanlışlar, futbolcu ve teknik adamın futbolun içindeki yanlışları, taraftarın farklı boyuta gitmesi, basının bu hale gelmesi, hep günlük başarıyla ilgili. Avrupa'da Arsene Wenger 17 yıldır orada, ama bir kez şampiyon oldu. İkinci de, beşinci de olsa değerli. Futbol kültürümüz değişime uğramalı. Günlük başarı uğruna genç oyuncular takımda yer bulamıyor. Sınırlarımızı bilmek zorundayız. Zaten sınırlar aşıldığı, futbolu oluşturan tüm unsurlar iç içe geçtiği için çok çelişkili bir futbol ortamı içindeyiz. Yeni Şiddet Yasası ile birlikte umarım herkes sağduyulu ve hoşgörülü olur ve kendi sınırlarımızın içine gireriz. Ülkemizdeki bu rant kavgasının kalkması lazım. Futbolcu futbolculuğunu, antrenör antrenörlüğünü, yönetici yöneticiliğini, spor yazarı spor yazarlığını, taraftar taraftarlığını bilecek ki bu iş daha keyifli olsun. İşte bunların hepsi kültürdür, bizim değişmemiz gereken nokta bu... 2014 Dünya Kupası kura çekiminde Brezilyalıların tutumu muhteşemdi. Genç yeteneğini öne çıkarıp, Ronaldo ile yan yana koyuyorlar. Karşısında Pele oturuyor. Türkiye'de bu değer yargılarına dikkat etmek lazım."
**"TAŞLAR YERİNE OTURUYOR"
**
"Mücadeleye ilk başladığımızda geniş bir oyuncu havuzumuz vardı. Azerbaycan maçı sonrasındaki hamleler önceden çalışılmıştı. Bu süreçte radikal kararlar alıp, takımın genç oyunculara yönelmesinde bir hamle yaptık. Yaptığımız bugünün değil, geleceğin yapılanması. Bu 2012'ye yansıyacak ama daha çok 2014'te olgunlaşacak. Yarışırken bunu yapmak hiç kolay değil. Çünkü oyuncular çok genç. Ama bu da yaşanmalı. Avusturya, Belçika maçları istediğimiz seviyede mi oynandı, hayır, ama neticeyi aldık. Taşlar yerine oturuyor, neticenin yanında oyun da bizi memnun etmeye başlayacak."
**"KADRO SEÇİMİ KULÜPLERDE"
**
"Kadro konusunu kulüpler açısından ele alabiliriz. Galatasaray ve Fenerbahçe, uluslararası tecrübede olan Türk oyuncuları kadrosunda sayıca arttırıyorsa bu onların artısıdır, bize de yansıyan yönüdür. Beşiktaş'ın uluslararası seviyede geniş havuzumuzda yer alan oyuncu sayısı fazla değil. Stoperde İbrahim Toraman var, İsmail var; başka... Bu, kulüplerin politikası. Bir takımın 11 mevkii var. Kadro yapılırken her mevkiiye bize göre en iyi 2 oyuncuyu düşünüyoruz. Bir mevkiye 2 oyuncu almışsın, bazen değişken şekilde 3 oluyor, 'Dışarıda kalan oyuncu niye yok' diye genelden bir eleştiri yapılıyor."
**"KENDİ ADIMA BİR ŞEYLER YAPMALIYIM"
**
"Fatih hoca ayrılmaya karar verdiğinde, ben de istifa mektubumu masasına koydum, birlikte ayrıldık. Bir adım geride olmak dezavantaj. Artık tek çalışmamın gerektiği yaşlarda ve tecrübedeyim. Fatih hoca ile Milli Takım'dan ayrıldıktan sonra Süper Lig'e yüzümü dönmüştüm. Hatta görüşmeler de yapıyordum. Hiddink hoca çıkınca değerlendirme yapmak zorunda kaldım. 4.5 yıllık milli takım geçmişim vardı, kurumsal hafızaydım, bütün bilgiler bendeydi. Bunun benim için daha önemli olabileceğini düşünerek tekrar Hiddink'le çalışma kararı verdim. Ben de artık kendi adıma bir şeyler yapmak istiyorum. Hiddink sonrası mutlaka mutlaka milli takımda ya da kulüplerde tek olarak çalışmak istiyorum."
**"YURTDIŞINA GİDEN OYUNCU 'DÜNYA VARMIŞ' DİYOR"
**
"Türkiye'de oynayıp yurtdışına giden oyuncular 'Oh be, dünya varmış' diyor. Çünkü Türkiye'de her konuda ciddi bir baskı ortamı var."
KAYNAK: Cumhuriyet (Cumhur Önder Arslan)