Galata Kulesi kadar bilinmese de bu iki kule de Cenevizliler tarafından 14. yüzyılda inşa edilmiş, fakat günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kars gezisi sırasında gazetecilere bölgede başka kulelerin de varlığından söz etmiş bunların restore edileceğini söylemişti. Kulelerin restorasyonun önemli olduğunu söyleyen Medipol Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Hasan Sercan Sağlam, bölgenin tarihi yapısıyla ilgili şunları söyledi:
1335 ile 1348 arasında inşa edilmiş!
"Cenevizliler, Galata'ya 1267 yılında gelmişlerdir ve ilk olarak burası savunmasız bir mahalle durumundaydı. Bizans İmparatoru'ndan alınan bir imtiyaz sonucu 1304'ten itibaren Cenevizliler, Galata'yı peyderpey sur ve kulelerle çevrelemeye başlamışlardır. Cenevizliler'in Galata'daki kolonisi, ilk başta kıyıdaki düzlük boyunca Azap Kapı'yla Tophane arasında uzanmaktaydı ve Galata Kulesi'nin bugün bulunmuş olduğu tepe bu alana dahil değildi. Lakin 1330'lardan başlayarak Cenevizliler, mahallelerin sınırını genişletmişler ve tepelik olan kısma doğru bunu uzatmışlardır. Daha sonra da buraya düzenli olarak birtakım kule ve surlar inşa etmişlerdir. Şu anda arkamızda bulunan bu iki kule parçası ki aralarında surlar da bulunmaktadır, Galata Kulesi'nin hemen altında uzanmakta olup 1348'de inşa edilen Galata Kulesi'nden bir müddet önce inşa edilmiş olmalı ve elimizdeki kaynaklara göre bunları yaklaşık olarak 1335'le 1348 arasına tarihleyebiliriz. Galata Kulesi'nin yakınlarında iki adet kulenin tespit edildiği ve koruma altına alınacağı şeklinde bir haber mevcut. Hem tarihsel olarak hem de mekansal olarak bu iki adet yarım daire biçimli kulenin söz edilen kuleler olması çok muhtemel. Çünkü en ilintili yapılar olduklarını söyleyebiliriz."
"ADETA UNUTULMUŞ DURUMDALAR"
Dr. Hasan Sercan Sağlam, "Bu kulelerin tarihçesi kamuoyunda pek bilinmiyor ve adeta unutulmuş durumdalar. Modern yapıların ve tahribatın getirmiş olduğu sonuç neticesinde de kulelerin çok ciddi yıkılma tehlikesi bulunmakta. O yüzden ilgili koruma kararları neticesindeki gelişmeler, hiç şüphesiz hem kulelerin bilinirliğini arttıracak hem de korunmasına ön ayak olacaktır. Bu kuleler esasında 19. yüzyılın sonlarına kadar gözükmekteydi. Fakat daha sonra önlerinde ve arkalarında bulunan alanlar açık arttırma usulüyle satılarak şahıslara devredildi ve buraya yeni inşalar gerçekleşti. Bu yüzden de kulelerin yıkılan kısımları dışında, geriye kalan kısımları da adeta yeni yapıların arkasında kaldı ve zamanla unutuldu. 20. yüzyıl boyunca Galata kulelerinin neredeyse hiçbir kısmı gözükmemekteydi. Fakat günümüze doğru bu yapılarda yavaş yavaş yıkılmaya başlandığında Galata surlarına ait diğer parçalar ve kuleler tekrar ortaya çıkmaya başladı. Fakat yine de modern yapılaşmanın arasına sıkışmış, adeta unutulmuş ve güçlükle görülebilen daha birçok kule ve sur parçası mevcut." dedi.
"İKİ KULE ÇOK KÖTÜ DURUMDA"
"Sözünü etmiş olduğumuz iki kule ne yazık ki bugün çok kötü durumda." diyen Sağlam, "Çünkü özellikle 19. yüzyılda kulelerin hemen önlerinde uzanmakta olan hendekler doldurularak, bu alanlar 1864'ten itibaren imara açılıyor ve bu şekilde belediyeye gelir kazandırılıyor. Bu yüzden de kulelerin temel düzeyi çok hasar görmüş ve buralara yeni binalar inşa edilmiş. Çok yakın zamana kadar bu binalar hala yerinde durmaktaydı. Hem bu binaların 19. yüzyılda inşası sırasında hem de günümüzde yaşanan bu yıkımlar sebebiyle kuleler, temel hizasından itibaren çok büyük hasar görmüş durumdalar. Bu yüzden özellikle de statik açıdan çok zayıf durumdalar. Bir deprem tehlikesi olursa şayet, kulelerin buna dayanabileceğini söylemek güç" ifadesini kullandı.
Öte yandan 700 yıllık kulelerle ve kulelere bağlanan sur hattının bakımsızlık ile doğal koşullardan dolayı hasar aldığı görüldü. Kulelerden birine bağlanan sur hattı Galata'daki bir restoranın içinde kalırken, diğerine bağlanan sur hattının bulunduğu alan ise çöplerle dolmuş durumda. (DHA)