Sakarya Serdivan Belediyesi, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 23'nci yıl dönümü dolayısıyla Serdivan Deprem Şehitliği'nde anma programı düzenledi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan anma programına, Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, belediye başkan yardımcıları, STK’lar ve depremde hayatını kaybeden vatandaşların yakınları katıldı.
Anma töreninin sonunda katılım gösteren vatandaşlara helva ve su ikram edilirken, deprem şehitleri mezarları başında ziyaret edilerek yad edildi. Depremde eşini, 2 kızını ve torununu kaybeden Ayşe Düzkaya, yaklaşık 10 saat enkaz altında beklediğini aktararak, acılarının 23 yıldan beri taze olduğunu söyledi.
"ŞU AN İYİYİM AMA ACIM O GÜNKÜ GİBİ"
Ayşe Düzkaya, “Kıyamet koptu. Eşim, iki kızım ve bir torunumu kaybettim, ben enkazda kaldım 10 saat sonra çıkarttılar. Tanınmayacak haldeydim kimse tanıyamamış beni. GATA’ya götürdüler, Ankara’da kaldım yaklaşık 2 ay yürüyemedim, kendime gelemedim. Şuan iyim ama acım o günkü gibi ve bunu yaşayanlar biliyor. Bizler yaşadık. Rabbim kimseye yaşatmasın. Acımız o günkü gibi hiçbir şey değişmiyor” dedi.
“HER SENE BU ZAMAN DEPREMLE UYANIYORUZ”
Depremde ağabeyi ile 2 yeğenini kaybeden ve 23 yıllık acısını gözyaşıyla anlatan Cemil Demir, “O gece ağabeyimin evi yerle bir oldu. Ağabeyimi ve iki çocuğunu kurtarmaya çalıştık maalesef kurtaramadık. Sadece eşi kurtuldu. Bu 23 senedir aynı hikaye, derdi, üzüntü devam ediyor. Hiçbir zaman unutulmayacak bir şey, hep deprem olacak korkusuyla yaşıyoruz. Her sene bu zaman depremle uyanıyoruz” diye konuştu. Eşi Fatma Demir ise “Biz hiç farkına varamadık, hepimizin dili tutuldu. Ben beyin kanaması geçirdim” şeklinde konuştu.
“KIZIMI SON GÖRÜŞÜM OLDU”
Depremde 7 yaşındaki kızını kaybeden anne Satiye Kuş, “O gün pikniğe gitmiştik ve kızım elini çizdi, çok ağlamıştı. Sonra bir çiçek koparmış bana getirdi. Sonra akşam gece 03.00'e kadar oturduk. Kızım benden saçını toplamamı istedi. Bende kızımın saçını topladıktan sonra yatırdım ve bana, “Oh be anne dünya varmış” dedi o sırada deprem oldu ve kızımı son görüşüm oldu. Bina komple yıkıldı, 5 kişiyi kaybettik. Her sene aynı acılar tazeleniyor, evlat acısı çok zor” şeklinde konuştu.
''10 KİŞİYİ DEPREMDE KAYBETTİM''
Kocaeli'de yaşayan deprem gecesi Muş’ta olduğunu söyleyen Salih Tekinok ise, "Ailemden 10 kişi Gölcük’te enkaz altında kaldı. Depremin olduğunu duyunca hemen buraya gelerek ailemi enkaz altında çıkardım. Ağabeyim, yengem, 5 yeğenim ve torunlarımız olmak üzere toplam 10 kişiyi depremde kaybettik. En küçüğü 9 aylık ve 1 yaşındaydı. Ağabeyimi 2-3 gün sonra enkaz altında kendi imkanlarımızla çıkardık. Ağabeyimin olduğu binada 52 kişi hayatını kaybetti. 8 yaşındaki yeğenimi de 14 saat sonra sağ çıkardık. Çok büyük acı yaşadım. Her gün, her hafta buraya gelip mezar taşlarına bakıyorum. Allah kimseye göstermesin. Deprem lafını duyunca yıkılıyorum. Annem, ağabeyimin acısına dayanamadı ve bir ay sonra vefat etti" dedi.
"VASİYETİMDİR, ÖLDÜĞÜM ZAMAN BENİ ANNEMİN BABAMIN YANINA GÖMSÜNLER"
Kocaeli'de depremi yaşayan Sadun Geven de (45), “17 Ağustos depreminde ben de buradaydım ancak evde değildim. Arkadaşımın yanındaydım. Deprem olduğunu duyunca hemen eve geldim ve binamızın yerle bir olduğunu gördüm. 2 kız kardeşim, annem, babam ve erkek kardeşim olmak üzere toplam 5 kişiyi kaybettim. 2 kız kardeşimi de enkaz altından çıkardım. 23 sene geçmesine rağmen her saniye 17 Ağustos depremini yaşıyorum. Ben kıyamet koptu sandım, deprem diye bir şey bilmiyordum. Ne zaman ki ben bu depremi yaşadım, ailemin mezarını kendi ellerimle deştim işte o zaman depremin ne demek olduğunu anladım. Vasiyetimdir, öldüğüm zaman beni annemin babamın yanına gömsünler. Her buraya geldiğim zaman onları görmüş gibi oluyorum. Çok zor anlatamıyorum" diye konuştu.