Dönemin en önemli granit ocaklarının bulunduğu antik Yunan kenti Alexandria Troas'ta temmuz ayı başında başlayan 9'uncu dönem kazılara mimar, restoratör, arkeolog ve antropologlar ile su altı araştırmacılarından oluşan yaklaşık 30 kişilik ekip katılıyor.
Çizilen plana göre 390 hektarlık alanı kaplayan ve Anadolu'nun en büyük antik kentlerinden biri olduğu belirtilen Alexandria Troas'ta, 8 kilometre uzunluğundaki sur duvarları da görülebiliyor.
Kazı Başkanı ve Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Öztepe, AA muhabirine, kazıların Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ana sponsor İÇDAŞ'ın destekleriyle devam ettiğini söyledi.
Bölgede bu yıl ekim ayının ilk haftasına kadar çalışmayı planladıklarını belirten Öztepe, "Bugüne kadar pek çok alan açıldı fakat bu yıla özgü olarak söylemek gerekirse, bu ölçeğiyle oldukça büyük olan antik kentin merkezinde 'forum' dediğimiz alanda çeşitli yapıların mimari detaylarının ortaya çıkarılması çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz." dedi.
'GELECEK YIL ODEON YAPISINDA ÇALIŞACAĞIZ'
Öztepe, oldukça geniş disiplinler arası bir yelpazenin bulunduğu ekiple çalışmaların sürdüğünü dile getirdi.
Gelecek sene ise odeon yapısında çalışacaklarına değinen Öztepe, şöyle devam etti:
"Biz bu yapıyı önemsiyoruz çünkü bundan 13-14 yıl önce Dionysos sanatçılarına hitaben (Roma İmparatoru) Hadrian döneminde yazılmış bir yazıt çıktı. Bu yazıt şu anda Troya Müzesi'nde sergileniyor. Bu yazıt bize hem odeonun hem de daha yukarı terasta yer alan tiyatronun bu kent için önemini, aynı zamanda burada bir yerleşik tiyatro topluluğu olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bu odeonda çalışmaları yaptığımız takdirde buradan bunu çeşitli destekleyecek arkeolojik bulgulara ulaşma olanağının büyük olduğunu düşünüyoruz."
Öztepe, alanın geneline bakıldığında arkeolojik anlamda potansiyeli çok yüksek olduğunu vurguladı.
Çalışmaların arkeoloji disiplini doğrultusunda yavaş ilerlemesine rağmen her sene önemli verilere ulaştıklarına işaret eden Öztepe, "Bu veriler bizler tarafından işlenerek basınla, halkla ve bilim dünyasıyla paylaşılıyor. Bu yıl da yaptığımız çalışmaların sonuçlarını önümüzdeki süreçte paylaşacağız. Önemli veriler elde ettiğimizi düşünüyorum. Çalışmalar aynı azim ve kararlılıkla devam edecek." ifadelerini kullandı.
BİN 500 YILLIK PİTHOSTAN YEŞEREN 'ASMA' İNCELENİYOR
Doç. Dr. Erhan Öztepe, önceki yıllarda bulunan ve "pithos" olarak bilinen bin 500 yıllık toprak kapta bir asmanın yeşerdiğini aktardı.
Forumun doğu portikosunda yer alan pithosla ilgili inceleme yaptıkları bilgisini veren Öztepe, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Arkeolojik alanlar, kalıntılarla değerli olduğu kadar peyzajıyla da korunması gereken, daha anlam kazanan alanlardır. Bizim bu alanın peyzajı içinde de bu asma öylesine bir güzellik katıyor, öyle bir öneme sahip. Bu asmanın belki orada bir kökü vardı ya da tesadüfen bin 500 yıl sonra yeniden canlandı diyebiliriz. Zaman zaman çeşitli kapların içinden çıkan tohumlardan, bu tür araştırmalar da Türkiye'de yapılmaya başlandı, yeniden antik Anadolu insanının kullandığı bazı tahılların tohumlarını elde etmeye başladık. Bu tohumlar üzerine araştırmalar yapılıyor. Belki bunlardan yeni üretime yönelik olarak tohum üretilmesi de mümkün olacak. Bu anlamda bunu güzel bir işaret olarak düşünüyoruz."
Öztepe, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden bilim insanlarının bu asma ile ilgili çalışma yapmak üzere yaprak numunesi aldığını belirtti.
Çalışmanın sonuçlarının, asmanın türü ve geçmişiyle ilgili ip uçları verebileceğini kaydeden Öztepe, "Biraz daha büyüyüp üzüm vermeye başlarsa belki de türünü öğreneceğiz. Biz onu bu pithosta olduğu yerde, bu peyzaj içinde korumaya kararlıyız." diye konuştu. (AA)