ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü son sınıf öğrencisi Özlem Karakaşoğlu, bir kaç gün önce merkeze bağlı Kemel köyünde bir arkadaşının evini ararken, yanlış yola girince ormanda çam ağaçları arasında tesadüfen bir lahit buldu. Konuyu üniversitedeki hocası Prof. Dr. Nurettin Arslan ile paylaştı. Arslan'ın da, M.S. 3'üncü yüzyıla ait olabileceği tahmin edilen lahidi 2011 yılında tespit ederek, yayınladığı ortaya çıktı.
ETRAFI KORUNAKLI HALE GETİRİLECEK
Konu hakkında bilgilendirilen Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü ekipleri, hemen harekete geçti. Lahidin bulunduğu alanda bir araştırma yapılarak, Roma dönemine ait yaklaşık 1800 yıllık lahidin, korunması gerekli kültür varlığı olduğu belirlendi. Koruma Kurulu tescil işlemlerini başlatarak, ilgili kurumları herhangi bir fiziki ve inşai müdahalede bulunulmaması konusunda bilgilendirdi. Lahit, Mart ayındaki kurul toplantısında, tek yapı ölçeğinde taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilecek. Etrafı da korunaklı bir hale getirilecek.
Arkeoloji Bölümü öğrencisi Özlem Karakaşoğlu, bölgede bir yer ararken, yanlış bir çeşmenin yanından aşağı inip biraz yürüdükten sonra bu mezar yapısıyla karşılaştığını anlattı. Fotoğraflarını çekip, hocalarına gönderdiğini ve yapıyla ilgili farklı fikirlerin ortaya çıktığını belirten Karakaşoğlu, "Çanakkale Kültür Envanteri diye bir yayın var. Onu indirdim, baktım. Kültür envanterinde yeri yok. Üniversiteye döndüm, hocalarla görüştüm. Daha sonra gerekli yerlere ihbarlarını yaptım. Şu anda Koruma Kurulu tarafından tescilin ilk aşaması gerçekleşti" dedi.
'BURADA BÜYÜK BİR İHTİMAL BİR NEKROPOL VAR'
Bölgede bir nekropol olabileceğini değerlendiren Karakaşoğlu, "Burada büyük bir ihtimal bir nekropol var. Bu bir lahit. Bunun arkasındaki bölge de defineciler tarafından dağıtılmış, kalıntılar var. Bunun önce dolmen olduğunu düşündük açıkçası. Çünkü lahit tipolojisine çok uymuyor. M.S. 3’üncü yüzyıl teşhisi koymuşlar. Ama kapağın Roma kapağını andırmasının haricinde, alt kısmı ise tamamen benim için bambaşka, daha önce hiç karşılaşmadığım bir şeydi. O yüzden hala daha da araştırmaya devam ediyorum. Her ne kadar M.S. 3’üncü yüzyıl teşhisi konmuş olsa da kendimi ikna edemedim. Çünkü altı oldukça ilkel” diye konuştu.
Tarihi kalıntıya gösterdiği özenin, geçmişten bugüne, geleceğe saygı duyulmasıyla alakalı olduğunu ifade eden Karakaşoğlu, "Bir an önce tescillenmesini istiyorum ki, bu bir kültür varlığıdır. Çevresinde kültür varlığı bulunduğunu tespit eden insanlar, en yakın birime haber vermeli ki koruyabilelim, araştırabilelim. Bu bir yüzey araştırması sonucu 2011 yılında bulunmuş. Daha sonradan öğrendim. Fakat, bölgede yapılan ağaç kesimi nedeniyle yüzey o andaki gibi olmadığı için bence yeni bir yüzey araştırması yapılmalı. Eğer bu bir nekropol ise hangi yerleşimin nekropolüydü. Hangi insanlar buraya geldiler, ölülerini gömdüler. Konumundan dolayı çok özel bir yerde, şu anda boğaza hakimiz, yüksekçe bir tepedeyiz. Acaba neydi, neresiydi, ne yerleşimiydi. Bence araştırılması gerekiyor" dedi.
Kaynak: DHA