Türk Tarih Kurumu, dünyanın ilk kadın teşkilatı olan “Bâcıyân-ı Rûm”u Bilecik’te düzenlediği etkinliklerle andı.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi A Blok Konferans Salonunda düzenlenen anma programına; Bilecik Valisi Tahir Büyükakın, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Taş ve çok sayıda davetli katıldı.
"Bâcıyân-ı Rûm Ahilik Teşkilatını kurmasıyla hayata geçmiştir"
Düzenlenen programda açılış konuşması yapan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Taş, Anadolu Kadınlar Birliği (Bâcıyân-ı Rûm)’un önemine değinen, "Biz konuyu İslam medeniyetini de içine alacak şekilde Anadolu Selçuklu, Osmanlı ve bugüne dek taşıyarak gayet anlamlı ve geniş bir perspektiften ele aldık. Çok doyurucu bir konuşma ve öğretici bir sonuç olacağını düşünüyorum. Tabi ben meslekten birisi olmadığım için kaba hatlarıyla bir kaç cümle söylemek istiyorum. Bâcıyân-ı Rûm bunun söyleyişi üzerinde de ayrıca durmak gerekir diye düşünüyorum. Bu teşkilat anladığım kadarıyla tarih kaynaklarında ve özellikle de Aşık Paşazade’nin böyle bir teşkilattan ilk bahseden kişi. Yine kaynakların belirttiğine göre, herhalde bu teşkilat Ahi Evran’ın, Ahilik Teşkilatını kurmasıyla hayata geçmiş. Onun eş değerinde çalışmalar yapan ve kadınlara yönelik bir teşkilat. Yine anladığımız kadarıyla herhalde birkaç çalışma alanı var" dedi.
"Bu medeniyet sadece rastgele bilek gücüyle kurulan bir medeniyet değil"
Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı ise; Bilecik’in Osmanlı Devletinin kurulduğu topraklar olduğunu belirterek, "Bilecik adına özel ve güzel bir gün ve gerçekten medeniyetimiz, tarihimiz açısından da çok özel ve güzel bir olay. Dirilişin, kuruluşun ve kurtuluşun beşiği Şeyh Edebali diyarı, ata toprağı, Ertuğrul Sancağı Bilecik’imizde ve Şeyh Edebali Hazretleri’nin isminin verildiği Şeyh Edebali Üniversitesi’nde bir tarihi öğemizin ana temalarımızdan birisi Bâcıyân-ı Rûm’u Anadolu kadınlar teşkilatımızı anma değerlendirme toplantısında buluşmak bizleri mutlu ediyor. Köklü bir medeniyetin temsilcisiyiz. Gerçekten medeniyetimizde Türk İslam medeniyetinde başladığımız günden itibaren hocamızın da ifade ettiği şekilde tabi liderler çok önemli. Ama o liderlerin yanında her zaman eşleri, kadınları ve kadınlarımız mutlaka olmuştur. Bu medeniyet sadece rastgele bilek gücüyle kurulan bir medeniyet değil. Manevi değerleriyle aralarındaki sevgi, saygı bağlarıyla ve toplumun her kesimindeki heyecanıyla, inancıyla, azmiyle kurulmuş ve yüzyıllar boyunca bu medeniyetin izleri hatta rüzgarı günümüze kadar gelmiş ve bizleri geleceğe emin adımlarla taşımakta" dedi.
"Dünyanın en büyük milletlerine sahip bir devlettir Türkler"
Son olarak katılımcılara Türk tarihi hakkında bilgi veren Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan ise; "Bir milletin doğmasında, büyük devletlerin kurulmasında sürekli devamlılığı olan cemiyetlerin ortaya çıkmasında hiç şüphesiz bazı öncüler ve liderlerin inkar edilmez bir yeri vardır. Cemiyetlerin ortaya çıkışında bu öncü liderlere baktığımızda karakterler genelde demeyeceğim hemen, hemen erkek liderlerdir. Cemiyetin her daim diğer yarısı kadınlardan oluşur. Belki savaşların bazı felaketlerin sebebiyet vermesi sonucunda çoğu zaman kadın nüfusu erkekten de fazla olmuştur. Türkiye’de böyle bir denklik var ayrı bir konu. Türk Tarihine baktığımızda da tabi hemen devletler gündeme gelir. Dünyanın en büyük milletlerine sahip bir devlettir Türkler. Yine Osmanlı Devleti gelmiş, geçmiş 3 büyük devlet statüsüne kavuşmuştur. Diğerleri bunun Roma ve İngiliz’dir. Birleşik Krallık diye geçen devlettir. Osmanlı Devleti’nin doğuşuna baktığımızda bu topraklarda gerçekleşen bir doğumdur öncelikle bu tespiti ve hakkı tesvit etmek lazım. Bilecik ve Söğüt her halükarda bu muazzam gelişmişliğin bu harikulade siyasi idarenin ortaya çıkışında, kimlik kazanmasında temiz bir coğrafya olarak tarih kitaplarına geçmiştir. Hiç şüphesiz bu şahsiyetin olgunlaşmasında bu coğrafyanın verdiği çok temel özellikler vardır. hala daha yeterince gün yüzüne çıkarılmış ta değildir. o bakımdan Söğüt, Domaniç ve etraf bölgelerdeki insanlar bu coğrafyada yaşayanların ahfadı olmakla ne kadar övünse de azdır. öncelikle bu tespiti yapmakta yarar var. Osmanlı Devleti’nin doğuşu diğer fevkalade olan olaylardan birisi olarak dünya tarihinde en fevkalade olaylarından birisidir. Türk İslam dünyasının çünkü çok büyük bir buhranın sonucunda doğmuş bir devlettir Osmanlı Devleti. Hatta bu buhrandan çıkışında adıdır. aslında dünya tarihinin görmüş olduğu en hızlı, en mütekamil, en geniş ve birçok bilim bakımından da belki en çok ürünün gerçekleştiği medeniyet İslam medeniyetidir" dedi.
"Beyliği baba Ertuğrulgazi’den aldıktan sonra on feda büyüten şahsiyettir Osmangazi"
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Osmanlı Devletinin türlü başarıları olduğunu söyleyerek, "Selçuklular o kadar güç kuvvet bulmuşlardır ki, o kadar büyük bir irade bulmuşlardır ki kendilerinde sultanların Melik Şah, dünyayı tek elden idare etmeyi bile hedeflemiş, dünya fethini o zaman ki devlet adamaları arasında da görüşmüştür. Ama bu yapının da her yapının sonu gibi sonu gelmiş. 13’üncü yüzyılda İslam dünyası ve İslam medeniyeti yine büyük bir buhrana sürüklenmiştir. Tabi burada anlatılacaklar çoktur belki. Ben bazı kesitlere değinmek istiyorum sadece. Osmangazi’nin türlü başarıları vardır ve Osmangazi ve daha sonra kocaman Osmanlı Devleti’nin adının verilmiş olması da ayrı bir değer, ayrı bir hikmet taşımaktadır. Bir kere başlangıç noktalarına dikkat etmek lazım. Beyliği baba Ertuğrulgazi’den aldıktan sonra on defa büyüten şahsiyettir Osmangazi. Belki bu Marmara’nın güneyinde Bilecik, Karacahisar, Söğüt, Domaniç ve Kütahya’ya kadar olan bir alandır" dedi.
"Osmanlı siyasi varlığını hakimiyet sahasını on defa büyüten ikinci bir bey, ikinci bir hükümdar gelmemiştir"
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Osmanlı Devletinin kurucusu Osmangazi’den övgü dolu sözlerle bahsederek, "Osmanlı siyasi varlığını hakimiyet sahasını on defa büyüten ikinci bir bey, ikinci bir hükümdar gelmemiştir. Onun için Osmanlı Devleti’nin adı Hanedan-ı Âli Osman olmuştur artık. Karşımıza bu Bâcıyân-ı Rûm dediğimiz şeyin konusu çıkmış oluyor. Anadolu’nun bacıları, Anadolu’nun anaları. Anadolu Anatolya’dan geliyor. Ne muhteşem bir tevafuk. Anaların dolu olduğu diyar. Anaların var olduğu, çok olduğu yer coğrafya. bundan daha harika bir isimlendirme olabilir mi? işte bu analar geleceğin, dünya devletinin ilk başlangıç atası olan şahsiyeti böyle bir yüce ahlakla donatmışlardır. Osmanlı Devleti denilen muazzam eser bu yüce ahlaki temelin üzerine oturmuştu. Başka bir şey de beklenemezdi zaten" dedi.
"Bâcıyân-ı Rûm teşkilatı hakkında çok fazla bir bilgi yok"
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, son olarak Bâcıyân-ı Rûm teşkilatından bahsederek, "Bâcıyân-ı Rûm o zaman ki Osmanlı kaynaklarında geçen bir ifade. Hattı hakkında çok fazla bir bilgi yok. Ama biliyoruz ki, bilgi olup olmaması önemli değil. Tarihte çok güzel görevler yapan bu analarımızın olduğunun ifadesi. Bâcıyân-ı Rûm öncelikle bir eğitim teşkilatı. Öncelikle kadınlarımıza meslek kazandırıcı bir niteliği de sahip olduğu arkasından çocuklara davranış bilinci veren bir yapı ve arkasından en sonunda da erkeğiyle beraber savaşa hazır olan asker olan kadın analarımızı yetiştiren teşkilat olarak gösteriyor" dedi.