İSTANBUL (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, üç büyükşehir belediyesindeki görevlendirmelere ilişkin, "Seçildikten önce ve seçildikten sonra bu üç belediye başkanının PKK terör örgütünü destekleyici, moral verici, açıkça örgüt taraftarlığı anlamına gelen eylemleri olmuştur. Dolayısıyla Türkiye bu terör örgütüyle mücadele ederken, seçilmiş olmanın örtüsü altında PKK yandaşlığı yapılmasına izin veremezdik. Kanunun bize yüklediği sorumluluk çerçevesinde görevimizi yerine getirdik. Şunu unutmamak gerekir ki demokrasi, bir truva atı değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde yabancı medya temsilcileriyle bir araya gelen Soylu, terörün, Türkiye gündemini yaklaşık 40 yıldır meşgul ettiğini belirterek, Türkiye'nin gerek PKK gerekse aşırı sol terör örgütleriyle mücadelesinde yalnız bırakıldığını hatta engellenmeye çalışıldığını anlattı.
Soylu, Batı'da PKK'nın eğitim, kampanya, eleman temini, bağış veya haraç toplama gibi eylemlerine uzun yıllar tepkisiz kalındığını, Kandil'e Avrupa'nın göbeğinden para ve silah gönderildiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Uyarılarımıza rağmen, müttefikimiz olan devletler tarafından DEAŞ'la mücadele bahanesiyle bunlara silah hibe edildi, elemanlarına eğitim verildi. Oysa Batı, kendi değerleri içinde terör ve şiddete karşı tavrını çok net şekilde belirlemiştir. Uluslararası metinlerde bu konuda standartlarını açıkça ortaya koymuştur. Bu tavır önceleri bizim için umut vericiydi ama bir zaman sonra inandırıcılığını yitirmiştir. Terör örgütlerine karşı ortak bir tavır yerine, ayrımcı bir yaklaşım sergilenmiştir. DEAŞ'a karşı ortak operasyon düzenleyen ülkelerden aynı hassasiyeti 40 yıl boyunca PKK'ya karşı görmedik. Kaldı ki aynı PKK, Avrupa uyuşturucu ve kaçak göçmen ticaretinin neredeyse tamamını yönetmektedir ve PKK Avrupa'da bir organize suç örgütü karakteri sergilemektedir. Bu durum, bizzat Europol'ün raporlarında da defalarca yer almıştır. Türkiye, terörle mücadele tecrübesi oldukça yüksek bir ülkedir. Türkiye'nin yaşadıkları, IRA veya ETA ile yaşanılanlar gibi değildir. bu kapasitenin çok üzerindedir, çok farklıdır. Yılbaşından bugüne kadar iç güvenlik operasyonlarında Türkiye, 635 teröristi etkisiz hale getirdi. 2019 içinde 161 eylem engellendi."
Türkiye'nin terörle mücadelenin yanında terörizmle de mücadele ettiğini aktaran Soylu, "Bir yandan sınır ötesindeki lojistik merkezlerine operasyon düzenlerken, diğer yandan sınırımızın içindeki barınak ve sığınaklarını imha ediyoruz. Bir yandan dağa çıkmış teröristleri aileleriyle konuşarak teslim olmaya ikna ederken diğer yandan Doğu ve Güneydoğu'daki şehirlerimizde ekonomik gelişmeyi sağlamaya çalışıyoruz." dedi.
Soylu, Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanlarının görevden alınmasına değinirken, şunları söyledi:
"Doğu ve Güneydoğu'da bir nümayiş var mı? Binlerce, onbinlerce insan yollarda, sokaklarda mı? Herkes ticaretini yapıyor, okuluna gidiyor, üniversitesine gidiyor. Her ilde havalimanı, hastane var, doktorlar var. Mezralara kadar asfalt yollar var. Niye bu konuda millet sokağa çıkmıyor? Bir tek mesele var, oradaki herkes bu belediyelerin terör örgütüyle işbirliği içerisinde olduğunu hayatında yaşayarak görüyor. Uzun yıllardır PKK'nın siyasi uzantısı rolünü üstlenmiş olan HDP'li bazı belediyelerde yaşananlara da elbette ki seyirci kalamazdık. Geçtiğimiz dönemde, bu belediyeler üzerinden çukur ve barikat eylemlerinin organize edildiği, bu eylemlere araç ve lojistik destek verildiği, belediye araçlarının bombalı eylemlerde kullanıldığı, belediye araçlarıyla dağdaki teröristlere erzak, silah ve malzeme taşındığı tespit edilmiş ve bu belediyelere yeniden görevlendirme yapılmıştı. Kayyum yanlış bir sözdür. Biz oraya kayyum atamadık, belediye başkan vekili atadık ve anayasanın 127. maddesinin ve kanunun 45. ve 47. maddelerinin bize verdiği yetkiye istinaden atadık."
- "Yetki, devam eden yargılama ve soruşturmalar esnasında kullanması gereken bir yetki"
Katılımcılara "Mesela Paris belediye binasında bir arama yapsak acaba roketatar mermisi bulabilir miyiz? Londra belediyesine ait iş makineleri, şehrin sokaklarını polise karşı kapatıp polisle çatışmaya girer mi? New York belediye başkanı, şehirde silahlı terör eylemi yapıp birkaç polisi öldüren bir teröristin cenaze törenine katılıp, o terörist için üzüntüsünü ifade eder mi? Ailesine taziye dileklerini sunar mı?" sorularını yönelen Soylu, Türkiye'nin bunların hepsini ve çok daha fazlasını yaşadığını belirtti.
Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerek 2016 yılında gerekse pazartesi günü Mardin, Diyarbakır ve Van illerimizdeki belediyelerde terör örgütü PKK ile iltisaklı belediyelere görevlendirme yapılmıştır. Pazartesi günü görevden alınan üç belediye başkanı hakkında da terör örgütüne üye olma, terör örgütü propagandası yapmak, terör örgütü kurucusu olmak gibi suçlardan açılmış davalar ve soruşturmalar mevcuttur. 3 gündür 'Biz bu belediye başkanlarını terörle iltisaklı oldukları, terör örgütüne kurucu oldukları için görevden aldık.' diyoruz. Bir tanesinden 'Biz terörist değiliz.' lafını duydunuz mu? Seçildikten önce ve seçildikten sonra bu üç belediye başkanının PKK terör örgütünü destekleyici, moral verici, açıkça örgüt taraftarlığı anlamına gelen eylemleri olmuştur. Dolayısıyla Türkiye bu terör örgütüyle mücadele ederken, seçilmiş olmanın örtüsü altında PKK yandaşlığı yapılmasına izin veremezdik. Kanunun bize yüklediği sorumluluk çerçevesinde görevimizi yerine getirdik. Şunu unutmamak gerekir ki demokrasi, bir truva atı değildir."
Görevden almaların anayasanın 127. maddesine ve Belediye Kanunu'nun 45. ve 47. maddelerine dayanılarak yapıldığına değinen Soylu, yapılan işlemin Avrupa normlarına uyduğunu, 1999 tarihli Venedik kriterlerinden 3. maddede, "şiddet kullanımını savunan ya da şiddeti politik araç olarak kullanan siyasi yapıların yasaklanması veya feshedilmesinin haklı görüldüğünü" aktardı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, temel problemin, HDP'nin söz konusu belediye başkanlarını aday gösterirken ortaya koyduğu devlete ve hukuka meydan okuyan tutumu olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bu kişilerin devam eden soruşturmaları olduğu bilindiği halde, Ahmet Türk bir önceki dönemde görevden alındığı, hapisten sağlık sebebiyle çıkarıldığı halde tekrar aday gösterilmiştir. HDP, demokratik süreçleri ısrarla provoke etmektedir. Ahmet Türk'ün terör suçundan ağır cezada devam eden 2 yargılaması, savcılıkta ve İçişleri Bakanlığında yürütülen 7 soruşturması vardır. Adnan Selçuk Mızraklı'nın ağır cezada 1 yargılaması, 11 soruşturması, Bedia Özgökçe Ertan'ın 1 yargılama, 9 soruşturması var. Deniliyor ki 'Yargılamaları devam ediyor, kesinleşmiş hüküm yok.' İçişleri Bakanına anayasa 127'de tanınan yetki, zaten devam eden yargılama ve soruşturmalar esnasında kullanması gereken bir yetkidir. Kanun metninde açıkça ifade edilmiştir. Yani bir kişinin göreviyle bağdaşmayan bir hali varsa, soruşturmaları ve yargılamaları devam ediyorsa, bir kamu zararı oluşmaması için bir tedbir alıyorsunuz. Adam PKK'ya açık destek veriyor, bunu görüyor ve soruşturma açıyorsunuz. Ne yapacaksınız? Dava bitene kadar bu yardımın da devam etmesine göz mü yumacaksınız? Haliyle dava bitene kadar açığa alıyorsunuz. Bu tedbirdir."
Yetkinin daha önce yolsuzluktan görevi suistimale kadar bir çok alanda kullanıldığını belirten Soylu, "Dolayısıyla hukuktaki masumiyet karinesini buraya uydurmaya çalışmak gerçekçi değildir. Yapılan işlem hem iç hukukumuza hem uluslararası hukuka hem de kamu vicdanına uygun bir işlemdir. Kendisini terör örgütüyle, onun siyasi uzantısıyla aynı safta görmekten rahatsız olmayanlar, elbette ki karşı safımızda olmayı tercih edebilir. Ama bunun hem kendi nesillerimize, hem de dünyanın geleceğine ait bir sorumluluk olduğu unutulmamalıdır."
(Sürecek)
- İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: (2) - "(Üç büyükşehir belediyesindeki görevlendirmeler) Seçildikten önce ve seçildikten sonra bu üç belediye başkanının PKK terör örgütünü destekleyici, moral verici, açıkça örgüt taraftarlığı anlamına gelen eylemleri olm