Yaklaşık 20 gün önce akrabasının köyünde doğan ikiz kuzuları Polatlı'daki evine getiren ve bakımlarını üstlenen Güngör, ikizlere "Ercan ve Gülcan" ismini verdi. Güngör'ün, süslediği, günün büyük bölümünü birlikte geçirdiği, dışarıda gezdirdiği ve iş yerine götürdüğü kuzular, mahallelinin de maskotu haline geldi.
'Yolun karşısına geçerken bile beni bekliyorlar'
Bu özelliğini bilen köydeki akrabalarının genellikle anneleri ölen ikiz, üçüz kuzular için kendisine, "Sedat sana kuzu gönderiyoruz bakar mısın?" dediğini aktaran Güngör, bu teklifi her seferinde seve seve kabul ettiğini anlattı.
Yakın zamanda ikiz kuzuları evine getirdiğini dile getiren Güngör, şunları kaydetti:
"Onlara biberonla süt veriyorum, karınlarını doyuyorum. Haftada bir gün yıkıyorum. Onları sıcak evde büyütüyorum. Bir süre sonra bana alışıyorlar. Sesimi tanıyorlar. Ben nereye gidersem gideyim, peşimden ayrılmıyorlar. Bir kahvehane işletiyorum, oraya geliyorlar. Sobanın yanında onlara bir yer yaptım. Kahvede müşteriler ilgi gösteriyor, seviyor.
Uykuları geldiği zaman sobanın başına gidip yatıyorlar. Ayrıca bankaya, bakkala, arkadaşlarımın yanına nereye gidersem gideyim peşimdeler. Sokakta gezerken zor olmuyor. Ben durursam duruyorlar, yürürsem yürüyorlar. Yolun karşısına geçerken bile beni bekliyorlar. Eğer beni kaybedelerse annelerini kaybetmiş gibi bağırıyorlar. Hiç yanımdan ayrılmıyorlar."
'GÖZÜMDE DEĞERLERİ ÇOK YÜKSEK'
Güngör, daha önce baktığı bazı kuzulara "Ayşe, Fatma, Halime, Rıfkı" isimlerini verdiğini ve 3-4 ay bakıp büyüttükten sonra sahiplerine teslim ettiğini belirtti.