Prof. Dr. Vedat Göral, “Yurt dışında çok güzel bir araştırma yapılmış buna göre dışarıda yemek yiyenlerde ev yemeklerine göre yüzde 35 oranında kimyasal maruziyet meydana geliyor. Özellikle çocuklar, gençler, hamile bayanlar daha risk altında. Plastik tabaklar kullanılıyor, plastikler maalesef yemeğe geçiyor, biz de afiyetle yiyoruz. En tehlikelisi PFAS adı verilen kalıcı kimyasallar. Vücudumuz kimyasalların, plastiklerin saldırısı altında ileri ki yıllarda bize hastalık olarak geri dönecek” dedi.
Son yıllarda tüm dünyada hazır gıda tüketiminde artış olduğu belirtilirken ülkemizde de yaygınlaşan ev, işyeri gibi noktalara “sıcak yemek” siparişlerinde hijyen gibi konuların yanı sıra ürünlerin bulunduğu saklama kapları sebebiyle de uzun dönemde birçok sağlık problemi oluştuğunu ifade eden uzmanlar uyarıyor.
Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Vedat Göral, dışarıdan sipariş edilen yiyeceklerin bulunduğu yağı, suyu geçirmeyen ısıya dayanıklı kimyasallarla desteklenmiş maddelerden olan kaplar, kahve bardakları, kullanılan eldivenler meydana getirdiği tehlikeleri anlattı. Prof. Dr. Göral, yurt dışı kaynaklı araştırmalarda “kalıcı kimyasallar” olarak adlandırılan PFAS maddelerinin bu ürünlerle vücuda geçtiğini ve kişileri ciddi problemlerle karşı karşıya bıraktığına dikkat çekti.
Araştırmaların kimyasal maruziyetle ilgili önemli bilgileri ortaya koyduğunu söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral, “Yurt dışında çok güzel bir araştırma yapılmış buna göre dışarıda yemek yiyenlerde ev yemeklerine göre yüzde 35 oranında kimyasal maruziyet meydana geliyor. Dışarıda yediğimizde daha fazla kimyasal maruziyet, kalitesiz yağ ve bir takım ekstra maddelerle muhattap oluyoruz. Özellikle çocuklar, gençler, hamile bayanlar daha risk altında. En çok da cheeseburger, hamburger türü hazır gıdalarda oluşturuluyor. Özellikle işlenmiş etlerde ve ambalaj malzemelerinde yüksek oranda kimyasal maddeler bulunmuş. Maalesef gençler, üniversite gençleri hep dışarıda yemek yiyorlar, ev yemeğinin tadını bilmeden yetişiyorlar. Vücuda giren kimyasallar belki de ileride kanser oluşumuna sebep olmakta belki de oluşumu tetikleyecek.
Yine üreme organlarında birtakım hastalıklar meydana gelebiliyor, ileride bir takım endokrinolojik bozukluklar oluşabilir. Bazen de akut hastalık yani kimyasal maddeye maruziyetin olduğu anda vücut reaksiyon gösterebilir. Bunların en tehlikelisi PFAS adı verilen kimyasallardır ve bunlar gerçekten kalıcı kimyasal maddeler. Vücutta dokuda uzun yıllar kalabilen kimyasallar, çevreden de temizlenmediği için maalesef doğada kalıyor. Balinaların karnında bile plastik poşetler görülmüş, balina bunu yemiyor biz atıyoruz, çevreyi kirletiyoruz balık da bunu tüketiyor. Vücudumuz kimyasalların, plastiklerin saldırısı altında bunu yavaş yavaş azaltmamız lazım çünkü ileri ki yıllarda bu bize hastalık olarak geri dönecektir" dedi.
Dışarıdan alınan ya da sipariş edilen ürünlerin verildiği kapların birçok tehlikeyi barındırdığını aktaran Prof. Dr. Göral, şöyle devam etti: “Getirilen malzemeler plastik bir tabak içerisinde getiriliyor veya karton kutuda kullanılıyor. Karton bardaklarda bile plastik var, oradaki sıcak su karton bardaktaki plastiği eritiyor. Plastik zaten içeceğimiz sıcak su veya çaya geçiyor o yüzden mümkünse cam bardak, porselen bardakların kullanılması lazım. Gıdanın taşınmasında, sarılmasında, soğumasını engelleyen birtakım plastikler kullanılıyor bunlar da sakıncalı. Özellikle çiğ köfte yoğurmada veya bazı restoranlarda biraz da show amaçlı eldivenler kullanılmakta. Eldivenler de aslında masum değil, onlarda da kimyasal maddeler var. Mümkün olduğu kadar kimyasallardan, plastik olan şeylerden uzak durmamız lazım, bunlar ileride bize hastalık olarak geri dönüyor.