FOX TV’de yayımlanan Kızıl Goncalar dizisi kamuoyunda tartışma yaratmıştı. Dizide yer alan, tarikat-cemaatlerin temsiliyle ilgili sahneler, hem olumlu hem de olumsuz tepkilere neden olmuştu.
RTÜK, Kızıl Goncalar dizisinin yayınlandığı FOX TV'ye idari para cezası ile iki kez program durdurma cezası vermişti.
'Kızıl Goncalar' dizisi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı iki mekanındaki çekim izinlerinin iptal edilmesinin ardından Beykoz Kundura Fabrikası’na taşınmıştı.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) inceleme başlatıp ceza verdiği "Kızıl Goncalar" dizisiyle ilgili tartışmalar sürüyor.
Prof. Dr. Celal Şengör, soruşturmayı eleştirdiği için kendisine "O isminin başında prof olan arkadaş kendi işine baksın" diyen RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'e cevap verdi.
Altaylı’nın aktardığı ‘açık mektup’ şu şekilde:
“Burada ‘yalan yanlış yüce dinimize ve kutsallarımıza saldırmış olduğu programın’ ifadesindeki yalan yanlış neymiş, onu tarihi belgelere dayanarak belirtse de biz de aydınlansak. Yargı sürecinin devam ettiğinden bahsediyor. İlk mahkemeyi kaybettiği istinaf mahkemesi ve Danıştay sözlerinden açıkça görülmekte; burada bana hangi ‘yalanı’ atfetmektedir.
Ebubekir Şahin Bey Hazretleri bilimsel bir ifadeyi mahkemeye götürmeğe kalkarken, acaba kendisini Engizisyon mahkemesi savcısı mı sanmaktadır? Kendisine şunu tebliğ etmekten hicap duyarım, zira her uygar insan Engizisyon mahkemelerinin sonuncusunun 17. yüzyılda toplanmış olduğunu bilir. Malûm böyle bir denemeyi İtalyan Engizisyonu Galile’ye karşı yapmış, onu ev hapsine mahkûm etmişti. E, sonra ne oldu? 31 Ekim 1992’de Papa Johannes Paulus kilise adına Galileo’dan özür dilemek zorunda kalmıştı. Kısa bir süre sonra, 19 Eylül 2008’de Anglikan Kilisesi de Darwin’den özür diledi.
Ebubekir Şahin Beyefendi Hazretleri ve RTÜK üyeleri koydukları yasakla, İslamiyet’i değil, çirkin suçlar işledikleri sık sık gazete manşetlerimizde görülen ve aslen anayasamızca yasaklanmış olan tarikatları korumaktadır. Yaptıkları, Godfather filminde gösterilen kanun dışı bir organizasyonu ve ettikleri haltları beyaz perdeye taşıyan bir yapımı yasaklamaya benziyor.
Ebubekir Şahin Beyefendi Hazretleri’nin oradaki görevi kendi tâbiriyle ‘yüce dinini’ değil, gerçekleri savunmaktır. Bunun aksi lâikliğe de, insan aklına da aykırıdır. Zaten yaptıkları da kendi ilân ettiği ‘halka gerçekleri göstermek’ amacıyla da her açıdan çelişmektedir. Yoksa kendisi Atatürk’ün aşağıdaki sözlerine karşı mıdır?
‘Var olan tarikatların amacı kendilerine bağlı olan kimseleri dünyada ve manevi olan hayatta mutluluk sahibi yapmaktan başka ne olabilir? Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamı ile medeniyetin ışığı karşısında filan veya falan şeyhin uyarmasıyla maddî ve manevi mutluluğu arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum (şiddetli alkışlar).