Gizem KARADAĞ/ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte açıkladığı tek taraflı sözde 'Ortadoğu Barış Planı'na ilişkin, "Türkiye olarak 2 devletli çözümü kabul eden ama esasta Filistin'i tümüyle yok eden ve Kudüs'ü tamamen gasp eden bu planı asla tanımıyor ve kabul etmiyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, hafta içerisinde Cezayir, Gambiya ve Senegal'i kapsayan Afrika seyahati gerçekleştirdiğini, ilk duraklarının Cezayir olduğunu bildirdi. Erdoğan, "Ziyaretim sırasından Türkiye- Cezayir yüksek düzeyli iş birliği konseyini kurarak, ilişkilerimizi en üst düzeye taşımış olduk. Ayrıca Dünya Türk İş Konseyi'nin (DEİK) öncülüğünde düzenlenen iş konseyinde, firmalarımızı bir araya getirerek, yeni ortaklıkların tesisine vesile olduk. Cezayir’in ardından FETÖ ile mücadelemizde, ülkemize ilk ve en güçlü desteği sağlayan Gambiya'ya geçtik. Türkiye'den Gambiya'ya resmi ziyaret gerçekleştiren ilk Cumhurbaşkanı olmam, bu ziyarete tarihi bir nitelik kazandırdı. Gambiya ziyaretimizi tamamladıktan sonra aynı günün akşamında bu ülkenin komşusu olan Senegal'e vardık. Çabalarımız neticesinde Türkiye ile Senegal arasındaki ticaret hacmi 2007 yılında 66 milyon dolar iken, 2018'de 401 milyon dolara çıktı. Bu ziyaretimiz sırasında ise, hedef olarak 1 milyar doları belirledik. İnşallah kısa sürede bu rakamı yakalayacağımıza hatta aşacağımıza inanıyorum" diye konuştu.
'NEREYE HARCADINIZ' DİYOR, GİT YERİNDE GÖR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir hafta önce Elazığ Sivrice merkezli 6.8 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybeden 41 kişiye rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi. Hastanelere başvuran 1607 kişiden 48'nin tedavisinin devam ettiğini kaydeden Erdoğan, depremin ardından bölgeye İçişleri, Sağlık ile Çevre ve Şehircilik Bakanını gönderdiğini belirtti. 3 bakanın yanı sıra milletvekillerinin de deprem bölgesinde olduğunu söyleyen Erdoğan, "Şahsım da hemen ertesi gün, olay yerine giderek çalışmaları bizzat yerinde gördüm, takip ettim. Önce Elazığ, Elazığ'dan Malatya’ya geçtim. Orada halk ile iç içe olduk. Şunu çok açık ve net söylemem lazım; Türkiye tarihinin en hızlı ve etkili afet müdahale faaliyetini, göğsümü gere gere söylüyorum, bu depremde yürütmüştür. Bu CHP'nin başkanı bilmez bu işleri. Bu tarih cahilidir. Şimdi sorun; 'Van depreminden haberin var mı?' diye, inan yoktur. Van depreminde eski parayla 20 katrilyona yakın para harcadık. Utanmadan soruyor, 'Deprem için toplanan paraları nereye harcadınız?' Deprem için toplanan paralar yerine gittiği gibi, biz milli bütçeden buralara çok ciddi harcamalar yaparak, oraları ayağa kaldırdık. 'Nereye harcadınız?' diyor, git yerinde gör neler yaptığımızı. Aynı şekilde Bingöl depremi, orada çok ciddi çalışmalar yaptık. Suretle bugünkü Bingöl'ü hamdolsun biz inşa ettik. Ama bunun bundan haberi yok. Aynı şekilde Simav. Bugünkü Simav'ı inşa ettik. Bir yerden bir şeyler gelecek diye beklemedik. Biz hemen milli bütçemizden adımlarımızı attık. Bay Kemal sen neredesin ya? Kalkıyor, CHP'li belediyeler oraya gitmiş de, onların yaptıkları ile oradaki sorunlar halledilmiş. Belediyelerin gittiyse Allah razı olsun. Benim zaten vatandaşım Allah'ın izni ile onların çok daha iyisini yaptı. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi.
'KUDÜS KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in, Filistin topraklarında, kan döke döke haksız ve hukuksuz bir şekilde bugünkü sınırlarına ulaştığını belirterek, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte açıkladığı tek taraflı sözde 'Ortadoğu Barış Planı'na tepki gösterdi. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu planla işgal edilen Filistin topraklarının ilhakı amaçlanıyor. Türkiye olarak iki devletli çözümü kabul eden ama esasta Filistin'i tümüyle yok eden ve Kudüs'ü tamamen gasp eden bu planı asla tanımıyor ve kabul etmiyoruz. Rabbimizin çevresiyle yani Kudüs ve Filistin topraklarıyla birlikte mübarek kıldığı Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine uzanan elleri kırmak imanımızın bir gereğidir. Şayet bugün Mescid-i Aksa'nın mahremiyetini koruyamazsak, yarın kem gözlerin Kâbe'ye çevrilmesini engelleyemeyiz. Hele hele şu andaki zihniyetle hiç mi hiç engelleyemeyiz. İşte bunun için Kudüs kırmızı çizgimizdir. İslam dünyasındaki ülkelerin şu atılan adım ve açıklanan metin ile ilgili tavırlarına baktığımız zaman ben halimize acıyorum. Başta Suudi Arabistan, sesin çıkmıyor sesin. Ne zaman çıkacak? Bakıyorsunuz Umman, Bahreyn aynı şekilde. Abu Dabi yönetimi bir de oraya katılıp, alkış tutuyorlar. Yazıklar olsun. Acaba o alkış tutan eller bu haince atılan adımın hesabını nasıl verecekler?"
'HRİSTİYAN DÜNYASININ BURAYA SAHİP ÇIKMASI LAZIM'
ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte açıklanan planın toplantısına basın mensuplarının alınmadığını hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"İşte bunların özgürlük anlayışı budur. İstedikleri kadar plan yapsınlar, istedikleri kadar zulüm işlesinler; Allah'ın yardımı ve vicdanlı, ahlaklı, hakkaniyetli insanların desteğiyle Kudüs davası hep ayakta kalacaktır. Bizim ayrıca Hristiyan dünyasına da bir mesajımız var. Hristiyan dünyasının buraya sahip çıkması lazım. Dikkat edin, bu işin başını çeken Sayın Trump. Hristiyan değil mi? Bu olaylar karşısında Hristiyan dünyası herhâlde eli bağlı kalmayacaktır. Çünkü aynı zamanda Kudüs'te Hristiyanların da malum bir hakkı var. Onlarında burada dik durması lazım. Bizim hem inancımız hem de kültürümüz gereği Musevilere karşı en küçük bir düşmanlığımız yoktur, olamaz. Bizim 1967 sınırları temelinde egemen, bağımsız ve bitişik bir Filistin'in komşusu olan İsrail devletiyle de bir sonumuz yoktur. Bizim karşı olduğumuz, İsrail yönetiminin sergilediği haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, zulüm ve kıyımdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti inancımızın ve medeniyetimizin gereğini yerine getirerek, hem Kudüs davasına hem de Filistin halkının onur mücadelesine sonuna kadar destek verecektir."
'TERÖRİSTLERİ SONUNA KADAR KOVALAYACAĞIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib'deki vahşeti engellemek, Suriye'nin istikrarına ve siyasi çözümüne destek vermek amacıyla Rusya ile mutabakat imzaladıklarını, ancak mutabakatın Esed rejimi ve Rusya tarafından kanla ve acıyla delinerek, ihlal edildiğini bildirdi. Suriye'deki her gelişmenin Türkiye için en az kendi sınırları içindekiler kadar önemli olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Halen 3,6 milyon Suriyeliyi topraklarında barındıran ülkemizin yeni bir göç dalgasına tahammülü yoktur. Rejimin terör örgütleriyle olan kötü sicilini de göz önüne aldığımızda aynı zamanda yeni tehditlerin sınırlarımıza dayanmasına da seyirci kalamayız. Hiçbir ülkenin siyasi ve ekonomik çıkarı Türkiye'nin güvenlik ve istikbal önceliklerinden daha önemli olamaz. Bu bakımdan Suriye'nin ne diğer bölgelerindeki ne de İdlib'deki durumuna seyirci kalmayacağız ve kalamayız. Bize diyorlar ki, 'Sizin orada ne işiniz' var?' Adana mutabakatını git öğren, oku; Niye oradayız, o zaman bunu en iyi şekilde anlarsın. Biz mutabakatın gereği olarak ordayız. Adana mutabakatının gereği biz teröristleri sonuna kadar kovalarız. Bu bazen YPG olur, PYD olur, bazen DEAŞ olur, hatta bazen de FETÖ olur. Bunları sonuna kadar kovalayacağız. Bizim topraklarımıza tehdit oluşturan kim varsa gereğini yapacağız. İdlib'deki durumun süratle normale döndürülmemesi halinde yeniden aynı yola başvurmaktan başka çaremiz kalmayacaktır. Bize verilen sözlerin yerine getirilmediği, Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde de aynı yol ayrımına doğru gidiyoruz. Hiç kimsenin Türkiye'yi bölücü örgütün kıskacına sokmaya ya da rejimin zulmüne rıza göstermeye, zorlamaya hakkı yoktur. Buradan bir kez daha ilan ediyorum; Adı ne olursa olsun bölücü terör örgütünün, Suriye'nin herhangi bir yerinde bölgemiz için bitip tükenmeyecek bir fitne ve ihanet çukuru açmasına izin vermeyeceğiz. Gerekirse teröristlerin bulunduğu her yere bir fiil giderek bu oyunu bozacağız. Rejimin kendi halkını zulüm ederek, saldırarak, kanını dökerek, tehdit ederek ülkemizi sürekli bir şekilde göçmen tehdidi altında tutmasına da izin vermeyeceğiz. Suriye’deki krizin tek çözümü, bu ülkenin tüm vatandaşlarını kucaklayan siyasi sürecin hızla ve adil bir şekilde hayat geçirilmesidir. Bu ülke topraklarında yakarak, yıkarak, öldürerek, göç ettirerek elde edilmiş gibi gözüken kazanımlar, siyasi sürecin önünü kesmekten başka işe yaramaz. Rejimi bu yönde cesaretlendirenlerin tek amacının da Suriye'deki krizin uzun süre devam etmesini sağlamak olduğu açıktır. Biz Türkiye olarak tüm samimiyetimizle Suriye'nin tüm halkı ile birlikte istikrarını ve güvenliğini istiyoruz. Bunun içinde askeri güç kullanmak dâhil, ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmeyeceğiz. Ülkemizi Suriye'de çıkmaza sürükleyerek, dikkatimizi dağıtmak isteyenlerin hesabı tutmayacaktır."
'TÜRKİYE LİBYA'DA MEYDANI DARBECİLERE BIRAKMAYACAKTIR'
"Bu ilkeli duruşumuzun bir benzerini Libya'da sergiliyoruz" diyen Erdoğan, "Türkiye Suriye'de halkın, Libya'da da ülkenin meşru hükümetinin yanındadır. Libya konusunda hiçbir kimsenin özellikle eli kanlı savaş baronlarına kol- kanat gerenlerin Türkiye'ye söz söyleme hakkı yoktur. Çünkü Türkiye Libya'da meşruiyet sınırları dışında hiçbir adım atmamıştır. 15 Temmuz'da darbecilere karşı şanlı bir direniş sergileyen Türkiye, Libya'da da meydanı darbecilere bırakmayacaktır. Halkın tamamının rıza göstereceği bir çözüm bulunana, istikrar ve güven iklimi tesis edilene kadar Libya'da kalmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
FOTOĞRAFLI