Cumhurbaşkanlığı Sarayında İkinci Muhtarlar Toplantısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muhtarlar toplantısında yaptığı konuşmada, “Geçmişte tek parti döneminin milli şefine itaati vatandaşlık borcu olarak görenler, şimdi kalkmış diktatörlükten bahsediyor. Bu nasıl bir diktatörlük ki ülkemizde faal durumda 87 parti var. 7 Haziran’da da bunlardan 31’i katılıyor. Bu nasıl diktatörlük ya? Diktatörlükte bu kadar parti seçime girebilir mi” dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen ikinci Muhtarlar Toplantısında 10 ilden gelen 382 muhtarla bir araya geldi. Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 50 bin muhtarın tamamını Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırlayacaklarını söyledi.1998 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Milli Eğitim Bakanlığınca tavsiye edilmiş bir şiiri okuduğu için hapis cezasına çarptırıldığını ve o dönemde kendisi için “Muhtar bile olamaz” dendiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ifadenin rastgele seçilmediğini, muhtarlığın seçimle, milletin iradesiyle gelinen bir görev olduğunu ifade etti. Muhtarlıkla başlayan milletin tercihiyle görev alma silsilesinin Cumhurbaşkanlığı’na kadar uzandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin tercihlerine karşı olanlar için, muhtar ile Cumhurbaşkanı arasında bir fark olmadığını kaydetti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü onlar bu işin ruhuna karşı. İstiyorlar ki Türkiye, hep kendi kurdukları, kendi kontrolleri altında olan vesayet düzeniyle yönetilsin. Millet sadece çalışsın, üretsin, koştursun, sonra getirsin her şeyi kendilerine teslim etsin. Onlar da diledikleri gibi bunları kullansın. Bu millet, rahmetli Menderes’ten itibaren bu vesayet düzeninin karşısında kim varsa, kendi safında kim varsa, onun yanında yer almıştır. Benim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığım da İstanbul halkının şehirdeki vesayet düzenine itirazının ifadesiydi, öyle seçtiler. Aynı şekilde 12 yıllık Başbakanlığım da, son olarak üstlendiğim Cumhurbaşkanlığı da milletin iradesini hiçe sayanlara, küçümseyenlere, hatta alenen hakaret edenlere karşı bir başkaldırıdır. Bir taraftan duvarlara ’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ yazacaksın, sonra egemenliği millete vermemek için her yola başvuracaksın” diye konuştu.“BU NASIL DİKTATÖRLÜK”Bu kişilerin, muhtarın, belediye başkanının, milletvekilinin ne demek olduğunu bilemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Önce bunlara şunu söylememiz lazım, ’Siz millete saygı duymayı öğreneceksiniz, milletin tercihlerine saygı göstermeyi öğreneceksiniz’. ’Ne olacak köy muhtarı, ne olacak bu mahalle muhtarı’ diyemezsin arkadaş, diyemezsin. 50 kişi de, 100 kişi de, 30 bin kişi de, 20 milyon kişi de seçse seçilmiştir, saygı duyacaksın. Bu aralar, ben ’başkanlık sistemi’ diyorum, onlar ’diktatörlük’ diyor. Daha düne kadar başkanlık sistemini savunanlar dahi ben bunu gündeme getirince, 180 derece dönüp aksini söylemeye başladılar. Geçmişte tek parti döneminin milli şefine itaati vatandaşlık borcu olarak görenler, şimdi kalkmış diktatörlükten bahsediyor. Bu nasıl bir diktatörlük ki ülkemizde faal durumda 87 parti var. 7 Haziran’da da bunlardan 31’i katılıyor. Bu nasıl diktatörlük ya? Diktatörlükte bu kadar parti seçime girebilir mi? Bu ithamın bir türlü milletin yanında, milletin safında olmayı beceremeyenlerin dolayısıyla onun teveccühüne mazhar olamayanların sayıklamasından öte bir anlamı yoktur. Muhtardan diktatör olabilir mi? Tevessül eden çıkarsa ilk seçimde köy halkından, mahalle halkından cevabını alır, vatandaş onu al aşağı eder. Öyleyse Cumhurbaşkanından da devlet başkanından da böyle bir şey olmaz, olamaz. Bunlar, işin ruhuna karşı. Ülkenin millet iradesiyle yönetilmesine karşı. Kendileri bilirler. Siyaseti sadece karşıtlık, bir şeylere, birilerine karşı çıkmak değil milletin yanında yer almak olarak görene kadar sandıkta derslerini almaya devam edecekler. Çıkmış diyor ki bir tanesi, ’Ben burada olduğum sürece bu ülkeye başkanlık sistemi gelemez’. Bu millete saygısızlıktır, ayıptır. Sen kimsin ya? Milletin iradesinin karşısında durulmaz. Millet istediği zaman, milletin istediği olur. Sen kimsin ya? Gücün yetiyorsa gel başbakan ol, olamıyorsun. Yetiyorsa belediye başkanı ol, olamıyorsun."