Bilimsel araştırmalara göre Dara, Roma İmparatoru I. Anastasius'un (491-518) girişimleriyle 507 yılında, Doğu Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırını Sasaniler’e karşı korumak amacıyla bir garnizon kenti olarak kuruldu. Yakında konumlanan (hemen batısında) taş ocaklarından çıkarılan bloklar sayesinde kentin çevresi 4 kilometrelik bir surla çevrelendi.
Dara Antik Kenti'ndeki 'Galeri Mezar'ın dünyada benzeri yok
Kentin, bir 'iç kale' olarak yapıldığı belirlendi. Bugüne kadar kent içi ve dışında yapılan kazılarda sur ve sura ait burçlar, kilise, saray, agora (çarşı), sarnıçlar, konutlar, su kanalları, maksem (ana su deposu), mezar yapıları ve su bendi gibi kalıntılar bulundu
GARNİZON KENT
Mardin Müzesi Müdürü Nihat Erdoğan, tarihte 'Anastasiopolis' olarak bilinen Dara Antik Kenti'nin 6’ncı yüzyıl başlarında Romalılar'ın Sasaniler'e karşı kurduğu bir garnizon kent olduğunu, burada yaklaşık 4 kilometrelik sur sistemi olan içinde devasa sarnıç ve sur sistemlerinin bulunduğunu söyledi. Erdoğan, antik kentin hemen dışında 'Nekropol' adı verilen mezarlık alanında büyük bir galerinin yer aldığını ifade ederken, Dara Antik Kenti ve Mardin Müzesi Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerce yürütülen kazı çalışmaları hakkında şu bilgileri aktardı:
"Dara kazıları 1986'dan bu yana devam ediyor. Bir süre Prof. Dr. Metin Ahunbay kazı çalışmaları yapmış, 2009 yılından bu yana da Nekropol alanında Mardin Müze Müdürlüğü olarak çalışmaları biz yürütüyoruz. 2 yıllık bir kazı sonucunda Nekropol alanı açığa çıkarıldı ve mezar tipolojileri belirlendi. Bu alandaki önemli mezar tipolojilerinin bir kısmı ziyaretçiye açıldı. Dara’daki 'Galeri Mezar' olarak adlandırılan ünik mezarın, dünyada bir başka örneği yok. 573 yılındaki savaşta ölen Romalı savaşçılara ithafen, 591 yılında sürgünden dönen Romalı askerler tarafından yapılan bu galeri mezar, savaş alanındaki kemiklerin toplanıp getirildiği ve biriktirildiği bir kemik toplama alanıdır.
'Yeniden Diriliş' törenlerinin yapıldığı eski ahitteki duaların okunduğu bir ünik mezar ve o günden bugüne kadar o kemikler muhafaza edilmiş şekilde burada açığa çıkarıldı. Buradaki Süryani kiliselerinde cumartesi günleri hâlâ bu ritüeller yapılmaktadır. 'Kutsal Cumartesi' olarak adlandırılan bu günlerde, 'Yeniden Diriliş' mucizesini gösteren Hezekiel peygamberin mucizesinin tekrar gerçekleşmesine olan inançla bu ritüeller devam ediyor. Aslında somut olmayan kültürel miras olarak o günden bugüne yaşayan bir hafıza. Hristiyanlar, hem de Yahudiler için aslında bir peygamber mucizesi inancının hem mimari-plastik, hem de burada toplu biçimde yatan insanların Yeniden Diriliş gününü bekleyişleri ile ilgili ziyaret edilip görülmesi gereken ve özellikle inanç turizmi açısından da önemli bir merkez"
3 BİN KİŞİYE AİT KEMİKLER
Dara’daki Nekropol alanında, kaya ve toprağa gömülü lahit mezarlardan sanduka mezarlara kadar değişen mezar tiplerinin görüldüğünü, alışılmışın dışında en üstteki mezarların en yeni, en aşağıdakilerin ise günümüze en yakın mezarlar olduğunu belirten Nihat Erdoğan, güneş enerjisi ile aydınlatılan, restorasyonu tamamlanan Nekropol alanında, ‘Yeniden Diriliş’ inancı ile yaklaşık 3 bin kişiye ait kemiklerin antropolojik açıdan incelendiğini söyledi. Erdoğan, “İnsanların o tarihte yaş ortalaması 45. Üst katta mezarların dolması nedeniyle yeniden diriliş inancıyla kemikler toplanıp buraya getiriliyor. Tek; yekpare bir kaya kitlesinin içerisinde inanılmaz bir Roma mühendisliği var. Kayayı oyarak mekanları oluşturmuşlar, revakları, odaları, birimleri ve 3 katlı bu yapının hepsi bu şekilde oluşturulmuş. Ana kayanın oyulması ile mekan meydana getirilmiş” diye konuştu.