Kadıköy'de yaşayan Pınar Tunca bitişik nizamlı binalar arasındaki bir apartmanda zemin altında kalan bahçe kattaki dairesi için, Ocak ayının başında çelik deprem kabini yaptırmak istedi. Bir firmayla anlaşan ve kaparo da ödediğini belirten Tunca'ya, yapım işlemlerinin 15 iş günü içerisinde tamamlanacağı bilgisi verildi. Giriş kısmı evin salonunda yer alacak, bir kısmı da bahçede konumlanacak deprem kabini için 115 bin liraya anlaştığını aktaran Pınar Tunca, firmaya 105 bin liralık bir ön ödeme yaptığını ifade etti.
Tunca'nın iddiasına göre, montaj sırasında şirket çalışanları apartmanın dar merdivenlerinden kabinin yekpare iskelet parçasını daireye indiremeyince, ortadan ikiye keserek iki parça halinde getirdi. Kesilen parçalar küçük vidalarla birleştirilerek yerine monte edildi. Bu duruma tepki gösterdiğini söyleyen Tunca; iki çıkış kapısı olmasını istediği deprem kabininin, bahçeye bakan bölümüne ise çıkış kapısı olarak cam pencere takılmak istendiğini de iddia etti. Üretici ile yaşadığı problemi çözemediğini ve bir süre telefonlarına yanıt alamadığını belirten Pınar Tunca, yaşananları internetteki bir şikayet sitesine ve sosyal medyaya taşıyarak dile getirdi.
Süreci anlatan ev sahibi Pınar Tunca, "Hatay'daki depremi gördükten sonra hepimiz çok üzüldük, endişeleniyoruz. 1999 Depremi'ni de Sakarya'da yaşadık. Kadıköy'de yaşıyoruz, bahçe katındayız, üstümüzde bir daire var ve binamız çok eski. Reklamları ve paylaşılanları görünce bu firmayla çalışabileceğimi düşündüm ama hayal kırıklığı yaşadım. Toplam 115 bin lira olarak anlaştık, normal fiyat daha düşüktü, benim ürünüm dışarıda da kullanılacak bir malzemeydi. Fiyatı ona göre hesapladılar" dedi.
Tunca, "Başlangıçta her şey güzeldi, ürünün uygulama sürecinde bizi çok rahatsız edecek durumlar gelişti. Örneğin arka kapı istedim, videosu da var. Kapı olarak inşaattan çıkma; plastik, ortası camlı bir plastik malzemeyi getirdiler. Ben onu görünce zaten durumdan bir midem bulandı. Gözümün gördüğü ve algılayabildiğim bir şeyden böyle sakınmıyorlarsa, anlamadığım ve gözümün görmediği noktalarda neler yapılmıştır diye düşündüm. Yani, deprem kabinine cam kapı getirdi adamlar. Tabi ki, ben onu taktırmadım bu olmaz diyerek iade ettim, geri gönderdim. Ben bir şey demesem, onu takacak ve bu deprem kabinini yaptım diyecek" diye konuştu.
"Rahatsız olduğum diğer şeyler de var" ifadesini kullanan Tunca, "Yan duvar 1.80 metre uzunluğunda ve bir tane dikey demir konulmadı. İnternetteki reklamlarında, çok sık dikey destek demirleri var, bir tane ek destek konulmadı. Malzemeyi de getirirken merdivenden sığmadığı için ortadan kestiler, getirip üzerine koydular. İncecik vidalarla tutturdular. Ben bu malzeme bunu nasıl taşıyacak, yandan bir darbe alsa bu vida bunu tutmaz dediğimde bana 'Yok ya burada yandan bir darbe gelmez' şeklinde garanti veriyorlar sözlü olarak. Kabini aynen ortadan ikiye böldüler, zaten burada monte edildi" dedi.
Tunca, "Bu süreçlerde bunların çok da güvenilir olmadığını idrak ettim. Başlangıçta böyle düşünmüyordum, güvenilir insanlar olduğunu düşünüyordum. Sonuçta 'deprem kabini' yapıyorsunuz, yani insanların yaşamsal korkuları üzerinden bir şey üretiyorsunuz. Bu kadar rezalet olabileceğini hiç düşünmemiştim. Zaman içerisinde süreç o kadar mide bulandırıcı ilerledi ki, 'Geldik', 'Geliyoruz' yani bakın kabinin bir kapısı yok. Bırakın ekstra çıkış kapısını önde de kapısı yok, kenarları da kapattılar o kapıyı monte edebilecekleri bir yer bile bırakmadılar" ifadelerini kullandı.