Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof.Dr. Serap Ustaoğlu Tırıl, 31 Ekim Uluslararası Karadeniz Günü nedeniyle açıklamada bulundu.
KORUMA ALTINDALAR
Prof.Dr. Serap Ustaoğlu Tırıl, koruma altında olan Mersin Balıklarının avlanmaması, tesadüfen avlanan mersun balıklarının da tekrara denize bırakılması konusunda balıkçılara çağrıda bulundu. Dünyadaki birçok canlı türünün, yaşam ortamlarının öncelikli olarak insanların ihtiyaçlarına yönelik kullanılması sonucunda meydana gelen bozulmalar, kirlilik, usulsüz ve kontrolsüz avcılık gibi nedenlerle geri dönüşü olmaksızın yok olduğunu belirten Prof.Dr. Serap Ustaoğlu Tırıl, şöyle konuştu:
"Yok olan her tür gelecek nesiller açısından büyük bir kayıptır ve bu kaybın telafisi mümkün değildir. 200 milyon yıl öncesinde dinozorlarla ayın çağda yaşamış mersin balıkları milyonlarca yılda gerçekleşen birçok doğal felaketin üstesinden gelmiş ve günümüze ulaşmıştır. Binlerce yıllık insanlık tarihinde ise 'siyah altın' olarak da ifade edilen çok değerli havyarı ve etiyle önemli bir yer edinmiştir. Ancak dünya çapında 1960’lı yıllardan itibaren nehirlere kurulan barajlar ve HES’ler nedeniyle yumurtlama alanlarının yok olması, 20 yaş gibi diğer balık türlerine göre oldukça geç üreme olgunluğuna ulaşan bu balıkların bir kez bile üreyemeden havyarı için aşırı avlanması gibi nedenlerle 1980’li yıllardan itibaren nesillerinin devamı tehlikeye girdi. Bu tehlikeli gidişe engel olabilmek için mersin balıkları uluslararası sözleşmeler kapsamında koruma altına alındı" dedi.
"DENİZE SALINMASI ÇOK ÖNEMLİ"
Türkiye'nin 1996 yılında bu sözleşmeyi imzalayarak sularındaki Mersin Balıklarını korumayı taahhüt ettiğini ve Mersin Balığı avcılığını tamamen yasakladığını belirten Prof. Dr. Serap Ustaoğlu Tırıl, "Buradaki amaç halen sularımızda bulunan erişkin bireylerin üremelerine ve çoğalmalarına fırsat vermekti. Ancak üreme olgunluğuna geç ulaşan türlerde zarar görmüş stokların kendini yenileyebilmesi çok uzun zaman almaktadır. Örneğin mersin morinası 20 yaşında ve 1,5 metre boyda ilk defa üremekte ve ayrıca her yıl değil dört yılda bir üremektedir. Bu nedenle av yasaklarına uyulması ve yakalanan balıkların denize salınması çok önemlidir. " diye konuştu.
MERSİN BALIKLARININ ÜREME ALANLARI
Prof Tırıl Yeşilırmak, Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin Mersin Balıklarının üreme alanları olduğunu vurgaladı, "Her ne kadar bu nehirlerimizde de ciddi habitat kayıpları yaşanmış olsa da halen mersin balıklarının üremesi açısından bu nehirlerimiz büyük önem taşımaktadır. Sularımızda halen yüzlerce kiloluk mersin balıklarından 10-15 santimetrelik küçük bireylere kadar çeşitli büyüklüklerde mersin balıkları tesadüfen avlanmaktadır. Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği (MERKODER) olarak 31 Ekim Uluslararası Karadeniz Günü nedeniyle balıkçılarımıza önemli bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Balıkçılarımızdan isteğimiz, tesadüfen yakaladıkları Mersin Balıklarını denize bırakmaları ve bu sayede nesillerinin devamına katkı sağlamalarıdır" ifadelerini kullandı.
"KARADENİZ'DEKİ MERSİN BALIKLARINA SAHİP ÇIKALIM"
Prof. Dr. Serap Ustaoğlu Tırıl, Ekim ayı içinde biri Sinop-İnceburun mevkiinde yaklaşık 15 santimetre boyda Mersin Morinası, diğeri Kocaeli-Kefken açıklarında yaklaşık 15 santimetre boyda karaca mersin olmak üzere iki yavru mersin balığının yakalanıp duyarlı balıkçılar tarafından denize bırakıldığını belirterek, "Balıkçılarımızın gösterdiği bu duyarlılığı takdirle karşılıyor ve bu duyarlılığın yaygınlaşarak devam etmesini diliyoruz. Karadeniz’deki Mersin Balıklarına sahip çıkalım, koruyalım, çoğalmalarını sağlayalım. Bırakalım yaşasınlar. Bırakalım çoğalsınlar. Böylece çocuklarımız ve torunlarımız da bu biyolojik hazineden, mersin balıklarından mahrum kalmasın" diye konuştu. (DHA)