Esenyurt’ta yaşayan 46 yaşındaki 2 çocuk annesi Ebru Hayvalı Ramazan Bayramı arifesi 9 Nisan’da keşkek yapmak için mutfağa girdi. İddiaya göre düdüklü tencereye malzemeleri yerleştirerek ürünleri pişmeye bıraktı ancak tencere bir anda bomba gibi patladı. Patlamanın etkisiyle sıçrayan kadının yüzü, kolları ve vücudunun birçok noktasında yanıklar meydana geldi.
Acıyla çığlık atan kadının yardımına annesi koşarken hemen üzerine su döküldü. Ardından bir hastaneye götürüldü, ilk müdahale sonrası Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Yanık Tedavi Merkezi’ne yönlendirildi. Burada tedavisine başlanan vücudunun yaklaşık yüzde 40’ının yandığı öğrenilen kadın, bir süre yoğun bakımda tedavi görürken ameliyatlar geçirdi. Günler süren tedavisi tamamlanan Hayvalı, yaşadığı dehşet anlarını anlattı. Yanık Tedavi Merkezi Sorumlusu, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Turan ise tedavi sürecine ilişkin bilgi verdi. Prof. Dr. Turan, ürünlerin kullanım kılavuzuna göre kullanılmasına gerektiğini söylerken ilk yardımın hayati önem taşıdığına vurgu yaptı.
Düdüklü tencere patlaması sonucu vücudunun yüzde 40’ı yanan Ebru Hayvalı, “Bayram için yapıyordum ama bayram yapamadık, buğday tanesi hava deliğini kapatmış. Hayatta başıma gelmez, senelerdir kullanıyorum derken bir anlık dalgınlığımla bu hale geldim. Düdüklünün kapağı yüzüme gelmedi o gelseydi, kurtuluşum olmazdı. Yüzüm komple yanıktı, şu an hiçbir iz yok. Öyle bir patlamayı hayatımda duymadım sanki evde bir bomba patladı. Yoğun bakımda buradan çıkamayacağım diyordum, dikkatli olsunlar” dedi.
Yemek yaparken yaşadığı korku dolu anları anlatan 46 yaşındaki Ebru Hayvalı, “Arife günü yaşandı, keşkek deriz, buğdayla yapılan bir keşkek. Evde bir kalabalık vardı. ‘Şu kadar daha koy’ dediler, koydum, ölçüyü biraz kaçırdım. Sonra pişirmek için kapağını kapattım, pişiyordu. Altını kapatmaya gittiğim anda bir patlama oldu. Buğday tanesi hava deliğini kapatmış. Sadece sesi hatırlıyorum, hiçbir şey hatırlamıyorum. Bomba gibi bir sesti, düdüklünün kapağı yüzüme gelmedi, büyük bir kapak o gelseydi kurtuluşum olmazdı. Bir hatam; çok doldurmak, acele etmek. Bir ses var, kulaklarımda hep gümleme sesi var. O ara annem evdeydi, ona seslendim, ‘Anne yetiş’ diye torunum, kapıda anneanneme bir şey oldu diye ağlıyor.
Dolaptan su döktüler, ne kadar su varsa döktüler, o arada hastaneye gittik. Buraya geldim, yoğun bakımda kaldım, 5 kere ameliyat oldum. Kullanım kılavuzuna dikkat etsinler, bir tık üste bile çıktığın zaman hata, benim hayatta başıma gelmez, senelerdir kullanıyorum, çok dikkatliyim derken bir anlık dalgınlığımla bu hale geldim. Doktorlarımız, hemşirelerimiz gerçekten çok iyi baktılar, yüzüm komple yanıktı şu an hiçbir iz yok. Mutfağa girmiyorum, giremiyorum, gittiğim anda patlamayı hissediyorum. Öyle bir patlamayı hayatımda duymadım da görmedim de sanki evde bir bomba patladı.
Bir hata bir dalgınlık beni bu hale getirdi. Düdüklünün çizgisini aşmasınlar, acele etmesinler, bir de hatam şurada var; her sene değişmesi gereken lastiği değiştirmedim. Yemeği bayram için yapıyordum, bayram hazırlığı, kendi yöremizde buğdaylı, etli keşkek yaparız. Onun için hazırlığımdı ama bayram yapamadık. Patlama anında tabağa kaşık koymuştum, tabağın bana geldiğini hissettim, herhalde damarım kesildi dedim. Porselen tabak geldi, baktım yağ akıyormuş. Yoğun bakımda Mustafa Hoca’yı tanıyana kadar buradan çıkamayacağım dedim, çok kötüydüm” şeklinde konuştu.