Filmde Agadezli Beşir ve yol arkadaşlarının Nuh’un gemisini andıran bir kamyonda günlerce süren zor yolculuğuna tanıklık ediyoruz. Onların yolculuk öncesi hazırlıklarını, aileleriyle ilişkilerini, çetin doğa şartlarıyla, susuzlukla ve karşılaştıkları sorunlarla nasıl mücadele ettiklerini ve yaşadıkları duygusal değişimlerini görüyoruz.
Tenere, bu yolculuğun yapıldığı Sahra Çölü’nde bir bölgenin adı. Yaklaşık 400 bin km2’lik bir alandan oluşuyor. Tuareg dilinde “Çöllerin Çölü” anlamına geliyor. Bölge öylesine ıssız ve hiçlik dolu ki, birbirine en yakın ağaçların arasındaki mesafe en az 400 km. İki su kuyusu arasındaki mesafe ise 200 km. Burası akıllardaki çöl algısını yerle bir edecek bir bölge. Tıpkı bir okyanusu andırıyor. Okyanusun kum hali…
Bir kamyonun Agadez’den Libya’ya ulaşması on – on beş günü buluyor. Çölü geçmeye çalışan gerek yerli halkın gerek göçmenlerin bir kısmı ya çölde kayboluyor ya da arabaları bozulduğu için hiçbir yere gidemeyip susuzluktan ölüyorlar. Son üç yılda bölgede 20 binin üzerinde kişi ölmek üzereyken kurtarıldı. Ölü sayısı ise bilinmiyor.
Tenere’deki tek tehlike, susuzluktan ölmek ve kaybolmak değil, bir de yolda haydutlar var. Onlar da yakaladıkları arabalara el koyup yolcuları soyuyorlar, kimi zaman da öldürüyorlar…
Yaşanan bütün bu olayları, Tenere filminde dışarıdan değil, aynı yolculuğu yapan Hasan Söylemez’in kamerasıyla içeriden izliyoruz, hatta yaşıyoruz. Filmin galası 2 Kasım Cumartesi Zorlu PSM Turkcell salonunda yapılacak. Uluslarası film festivallerinde gösterime gireceği için Türkiye’de başka bir gösterim yapılmayacak.