Bazı ülkelerde uygulanan geleneklerse duyanları hayrete düşürecek cinsten olabiliyor. Öyle ki bu gelenekleri duyanlar inanmakta bile güçlük çekebiliyor. İşte farklı ülkelerde kimi zaman düğün öncesi kimi zamansa düğün sonrası uygulanan birbirinden ilginç adetler...
Bu adetler hayrete düşürüyor
FRANSA
Fransa'da insanlar evlendiklerinde (özellikle de gençlerse), aileler ve arkadaşlar yeni evlilerin evlerinin önünde toplanır, şarkı söyleyerek ve bağırarak çanak çömlek çalarlarmış. Yeni evliler ise, dışarıdakilerin gitmesini sağlamak için onlara yiyecek içecek sunar veya para verirlermiş. Bazı abartılı olaylarda, ziyaretçiler görmezden gelindiği zaman içeri girip damadı kaçırırlarmış. Daha sonra da damadı çok uzak bir yere, muhtemelen çıplak bir şekilde bırakıp giderlermiş. Bu garip ve curcunalı gelenek, orta çağda başlamış. Dul bir kadın çok erken evlenirse, komşular düğün gecesi toplanır ve aynı geleneği uygularmış. Biraz tuhaf olsa da bu geleneğin gerçekleştirilme amacı eğlenceden başka bir neden içermiyor.
MORİTANYA
Moritanya'da bir kız ne kadar kilo alırsa o kadar güzel anlamına geliyor. Annelerin kızlarını yaz aylarında kilo almaları için "şişmanlama kampı"na yollamasının sebebi de tam olarak bu. Bu gelenek "Leblouh" olarak biliniyor. Kızlar çok miktarda yemek yemek zorunda ve bazı durumlarda zorla yemek yedirildiği de oluyor. İnanışa göre, Moritanya'lı kızlar günde 16,000 kalori alıyor. Bu gelenek, kadının ölçüleri ne kadar büyükse, erkeğin kalbinde o kadar yer kapladığı inanışından geliyor. Kadının kilosu, eşinin zenginliğinin de bir göstergesi. Erkek ne kadar zengin olursa, maddi gücü o kadar kilolu bir kadına yetiyor.
İSKOÇYA
Bir İskoç geleneği olan "The Blackening" (Karalama), evliliğin zorluklarının anlaşılması için düğünden hemen önce uygulanıyor. Gelin, damat veya her ikisi de, aileleri ve arkadaşları tarafından iğrenç herhangi bir şeyle (yumurta, ölü balık, çürümüş yiyecekler, bozulmuş süt, çamur vb.) ıslatılıyor. Bu halde ya bir ağaca bağlanıyorlar, ya da bir kamyonun arkasında kasaba tur attırılıyorlar. Asıl amaç ise onları edebildiğince rahatsız etmek ve bunu olabildiğince insanın tanıklık etmesini sağlamak. İnanca göre, çiftler bu kadar şeyin üstesinden geldikten sonra, evliliğin getirdiği her türlü sorunun üstesinden gelebilirler. Karalama geleneği, hala İskoçya'nın kuzeydoğu taraflarında uygulanıyor.
ÇİN
Çin'in Tujia'lı insanları arasında uygulanan bir gelenek çeşidi ise, bizim gelenek ve göreneklerimize çok benzer türde. Gelinlerin kendi düğünlerinde ağlaması gerekiyor. Yaşlı insanlar bunun, aile üyelerine gösterilen bir çeşit sevgi ve minnet göstergesi olduğunu söylüyor. Gelin ağlamadığında ise davetliler, onun kötü yetiştirilmiş olduğunu düşünüyor. Gelinler, ağlama provalarına düğününden aylar önce başlıyor ve gecelerini sesli bir şekilde ağlayarak geçiriyorlar. 10 gün geçtikten sonra gelinin annesi ve diğer kadın akrabalar da bu uygulamaya katılıyor. Akan gözyaşları üzüntüyü değil, mutluluğu ve umudu sembolize ediyor. Bu gelenek Çin'de günümüzde o kadar da yaygın değil.
BORNEO
Birçok düğün geleneği Borneo, Tidong'lu insanlar tarafından benimsenmiş olsa da, belki de aralarındaki bu en garip gelenek, gelinin ve damadın tam 3 gün boyunca tuvalet ihtiyaçlarını gidermesini yasaklıyor. Bu da demek oluyor ki gelin ve damat tuvaletini 3 gün üst üste tutmak zorundalar. Eğer bu süre içerisinde tuvaleti kullanırlarsa, inanışa göre bu durum çiftin evliliğine kötü şans getiriyor. Hatta ve hatta kısırlığa ve çocuklarını genç yaşta kaybetmelerine dahi neden olduğuna inandıkları biliniyor. Düğün sonrası dönemde çiftler, onları minimum yiyecek ve içecekle besleyen kişiler tarafından izleniyor. 3 gün son bulduğunda ise yeni evlilerin banyo yapmalarına ve normal hayatlarına dönmelerine izin veriliyor.