Bebek bekleyen çiftlerin en başta gelen istekleri bebeklerinin zamanında ve sağlıklı doğmaları hiç kuşkusuz. Ancak günümüzde her 8-10 doğumdan 1’inde bebekler beklenen tarihten erken dünyaya geliyor. Ülkemizde yılda bir milyon 250 bin civarında doğum olduğu düşünülürse, bu her yıl yaklaşık 125 bin bebeğin erken dünyaya gözlerini açtığı anlamına geliyor. Dünya genelinde her yıl 15 milyon bebek erken doğuyor ve 1 milyon bebek erken doğumun yol açtığı sorunlar nedeniyle kaybediliyor. Üstelik bu doğumların en az yarısında hiçbir risk faktörü bulunmuyor, dolayısıyla aslında her hamile kadın risk altında oluyor.
Acıbadem Maslak Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum / Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Bildirici ancak yine de umutsuzluğa kapılmamak gerektiğine, özellikle hamilelik öncesi danışma, hamilelikte düzenli muayene, testler ve takipler sayesinde erken doğumun çeşitli risk faktörlerinin öngörülebildiğine dikkat çekerek, "Örneğin hamilelik öncesinde smear testinde normal dışı bir durum saptanırsa, hızla, gelecekte rahim ağzı kanseri için risk teşkil edebilecek durumlar tedavi ediliyor, ayrıca varsa vajinal veya rahim ağzı enfeksiyonları hamile kalınmadan tedavi edilebiliyor. Yine rahimdeki şekil bozuklukları, rahim içinde yer alan polip ve miyom gibi bazı patolojiler de henüz hamile kalınmadan kapalı yöntemlerle tedavi edilebiliyor ve bu sorunlar nedeniyle oluşabilecek erken doğumlar önlenebiliyor” diyor.
Peki hangi etkenler erken doğuma yol açabiliyor? Bu sorunlara karşı tıp dünyası hangi tedavileri uyguluyor? İşte erken doğumun 13 önemli risk faktörü
Erken doğumun 13 önemli risk faktörü
Çok kilolu ya da çok zayıf olmak. Özellikle obezite sorunu olan kadınlarda hamilelikte hipertansiyon ve diyabet daha fazla görülüyor; bu hastalıklar da erken doğumu gerektirebiliyor. Çok zayıf kadınlarda ise beslenme bozukluğu ve artmış stres hormonları erken doğuma zemin hazırlayabiliyor. Dolayısıyla hamile kalınmadan önce ideal vücut kitle indeksi olan 18.5-24.9 kg/m2 arası değere ulaşmak çok önemli.
Çoğul hamilelikler. Kadın Hastalıkları ve Doğum/ Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Bildirici çoğul hamileliklerin erken doğum için önemli bir risk faktörü olduğu uyarısında bulunarak, “Bu nedenle infertilite tedavilerinde tekiz hamilelik hedeflenmeli ve mümkün olduğunca tek embriyo transfer politikası tercih edilmeli” diyor.
Sigara kullanımı. Sigara anne adayının ve plasentanın oksijen alımını bozarak; erken doğum, erken su gelmesi, düşük doğum ağırlığı ve plasentanın erken ayrılması gibi risklerin tümünü artırıyor. Bu önemli zararları nedeniyle sigaranın hiç içilmemesi, eğer içiliyorsa tercihen hamile kalınmadan veya hamilelikle birlikte bırakılması çok önemli.
Hamilelikler arasının 6 aydan kısa olması. Yapılan çalışmalara göre; 6 aydan kısa aralıkla hamile kalınması erken doğum riskini 1.5 kat artırıyor. Hamilelikler arasında 1.5-2 yıl olması ideal kabul ediliyor.
Hamilelik zehirlenmesi. Tansiyon yükselmesi ve idrarda proteinle karakterize preeklampsi, toplumdaki bilinen adıyla ‘hamilelik zehirlenmesi’ sıklıkla erken doğumla sonuçlanıyor. Annede nörolojik sorunlara, kan değerlerinde, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulmaya, akciğer ödemi gibi hayatı tehdit edebilecek tablolara; bebekte de büyüme geriliği ve ölüm riskinde artışa yol açabiliyor. Uygun hamilelerde tedaviyle doğum için zaman kazanılmaya çalışılıyor.