Temmuz ayıyla beraber havalar iyice ısındı. Sıcak ve nemli havadan bunalan vatandaşlar ise soluğu deniz ve havuzlarda serinlemede aldı. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Cihat Demir, yaz aylarında artan boğulma vakalarına dikkat çekerek, alınacak önlemler hakkında dikkat çekici bilgiler paylaştı.
İnsanların; havuzların, göllerin ve denizlerin pırıl pırıl sularına akın ettiği yaz aylarında üzücü olaylarla karşılaşmamak için yapılması gerekenler hakkında açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Mehmet Cihat Demir, “Boğulma genellikle hızlı bir şekilde gerçekleşir ve ekseriya sessizdir. Boğulma sırasında suda çılgınca çırpınan bireyler nadirdir. Çoğu durumda, suda yüzen hareketsiz bir bireyin hızla yüzeyin altında kaybolması klasik senaryodur” dedi.
Boğulma, özellikle çocuklarda önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunun altını çizen Mehmet Cihat Demir, “Boğulma en çok küçük çocuklar ve genç erkekler arasında yaygındır. 1-4 yaş arası çocuklarda kasıtsız yaralanmaya bağlı ölümlerin önde gelen nedenidir, 5-14 yaş arası çocuklarda ise ikinci önde gelen nedendir. Pediatrik boğulma sıklıkla evdeki yüzme havuzlarında, küvetlerde veya kovalarda meydana gelir. Bebeklerde neden genellikle tesadüfidir. Bebek ölümlerinin çoğu, denetimin sona ermesinden sonraki 5 dakika içinde meydana gelir.
Daha büyük çocuklar yüzme havuzunda boğulma eğilimindedir. Çoğu zaman havuzun kapısı veya çiti açıktır ve çocuk hemen içeri atlar. Yetişkinler genellikle göllerde, nehirlerde ve denizde boğulur. Çoğu yetişkin boğulma vakasında, sığ sulara dalmak ve kayaya çarpmak gibi ilişkili bir yaralanma söz konusudur. Yaşlı boğulma mağdurları arasında ise alkol kullanımı yaygındır. Nöbetler ve önceden var olan kalp hastalığı gibi durumlar da boğulma riskini artırır” şeklinde konuştu.
Boğulmanın uygun önlemler ile tamamen önlenebilir olmasına dikkat çeken Doç. Dr. Demir, boğulmalardaki risk faktörlerini, “kafa travması, nöbet, kardiyak aritmi, hipoglisemi, hipotermi, alkol ve uyuşturucu kullanımı, intihar, panik atak, miyokardiyal enfarktüs, depresyon, kötü karar, scuba diving, doğal afet” şeklinde sıraladı.
Boğulma kazalarını önleme ve kişilerin bilinçlenmesi adına en önemli adımın farkındalık çalışmaları olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Demir, “Ülkemizde bu konu üzerinde habersiz kalan bir kesim olmadığına inanıyorum. Bu çalışmalar oldukça özenli yürütülmektedir. Yapılan duyurular, haberler, uyarı panoları, görsel, işitmeyle ilgili, iletişim kanalları kullanımı, toplu taşımalarda hakeza sürekli şekilde uyarılarla farkındalık oluşturulmaktadır. Farkında olduğumuza göre artık üzerimize düşenlerin neler olduğunu konuşabiliriz.