Boks antrenörü Osman Bozkurt ve şampiyon kızları, filmleri andıran hikâyelerini anlattı.
Çocukluğunda Muhammed Ali'nin maçlarını izlerken bu spora hayranlık duyduğunu ve 16 yaşında boksa yöneldiğini belirten baba Osman Bozkurt, bir süre sonra antrenörlüğe geçtiğini söyledi.
Bozkurt, gençlik yıllarında, erkek çocuğu dünyaya gelirse onun da boksör olması hayalini kurduğunu, ilk çocuğu Latife'nin bu spora ilgi duymasının kendisini çok mutlu ettiğini ve kızını boks çalıştırmaya başladığını bildirdi.
Toplumdaki güçlü erkek hakimiyeti algısı nedeniyle boksu sadece erkeklerin yapabileceğini düşüncesinin aksine kız çocuklarının da bu sporda başarılı olabileceğini göstermek için daha sonra dünyaya gelen kızlarını da boksa yönlendirdiğini vurgulayan Bozkurt, "Boks, dışarıdan göründüğü gibi kavga, dövüş, vurma, kırma gibi bir spor değil. Boksun fizyoloji, psikomotor, anatomi, beslenme, iletişim, teknik, taktik, algılama, hızlı karar verme gibi bilimsel yönleri de var. Çoğu branş da aslında bünyesinde bu özellikleri barındırıyor." dedi.
4 kızını da boksör yetiştiren Bozkurt, Hindistan'da oğlu olmadığı için kızlarını güreşçi yapan bir babanın konu edildiği 2016 yapımı Dangal filmiyle kendilerini özdeşleştirdiklerini dile getirdi. Bozkurt, şöyle konuştu:
"O filmi ailecek çok kez izledik. İzlerken onların yaşadığı sıkıntıların benzerlerini yaşadığımızı fark ettik. Babanın kızlarını güreşçi olarak topluma kabul ettirme çabasını, ben de kızlarımı boks sporuna kazandırırken yaşadım. Filmin bazı yerlerini ağlayarak izledik. Hatta kızlarımla bu spor dalıyla uğraşırken sorunlarla karşılaştığımız zaman Dangal filmini tekrar izliyoruz. Böylece benzer sorunların her yerde yaşandığını görüp, kendimizi rahatlatıyoruz, moral buluyoruz."