Kitap okuma alışkanlığı kazanamıyor ve bu süreçte süreçte dikkatinizin dağıldığından yakınıyorsanız henüz doğru kitabı bulamamışsınız demektir. Size hitap eden ve sürükleyici kitaplar sizi kendi evreninin içerisine doğru çekecektir. Her kitabı herkes okuyabilir. Ancak bazı kitaplar var ki özellikle kadınların mutlaka okuması gerekiyor. İşte ölmeden önce okumanız gereken o hayata yön veren kitaplar...
HER KADININ OKUMASI GEREKEN KİTAPLAR
KENDİNE AİT BİR ODA/VİRGİNİA WOOLF
20. yüzyılın en önemli yazarları arasında yer alan Virginia Woolf olmadan böyle bir liste düşünülemezdi. Edebiyat dünyasına kazandırdığı ölümsüz eserlerin yanı sıra feminizm dendiğinde akla gelen ilk yazarlardan biri olan Woolf’un “Kendine Ait Bir Oda” adlı kitabı kadın ve edebiyat ekseninde kadınlara eşitlikçi ve özgür bir dünyanın kapılarını açmayı hedefliyor. Yazarın Cambridge Üniversitesi’nin kapılarını kadınlara açmasıyla 1928 yılında kız öğrencilere hitaben yaptığı konuşmadan şekillenen eser zaman içinde kadın hareketinin vazgeçilmez kitaplarından biri oldu. Kadının kendine ait bir odası olması metaforu üzerinden kadınlara kendi paralarını kazanmaları, üretmeleri ve kendi alanları yaratmaları konusunda ilham veren eser üzerinden geçen onlarca yıla rağmen bugün hâlâ güncelliğini koruyor.
MADAM BOVARY/GUSTAVE FLAUBERT
Çoğu kadının en sevdiği roman, Madame Bovary, henüz okumayan kitap kurtlarını, naif hikayesi, duygusal kurgusu ve unutulmaz diliyle halen kendine çekiyor. 19. yüzyılın usta yazarı Gustave Flaubert tarafından kaleme alınan roman, birçok edebiyat eleştirmeni tarafından ilk çağdaş realist roman kabul ediliyor. Madame Bovary, edebiyat literatürüneyse “Bovarizm akımı” kavramını kazandırmıştı. Bu akım, tatminsizlik, memnuniyetsizlik anlamlarına gelen bir rahatsızlık olarak tanımlanmıştı
KURTLARLA KOŞAN KADINLAR/CLARİSSA P. ESTES
İlk kez 1992 yılında, “Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler” alt başlığıyla yayımlanan “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kadınların dünyasına çok daha derin bir yerden, içeriden bakmayı başaran nadir kitaplardan biri. Yazarın yaklaşık 20 yıllık emeğinin sonucu olan kitap, masallarla kadının doğasının derinliklerine inip var oluşunu sorguluyor. Kapitalist düzende kaybolmuş kadının yabancılaştığı doğal sesini keşfetmesi gerektiğini söyleyen eser kurtlarla kadınlar arasındaki benzerlikleri tanımlayarak kadına kendi vahşi dünyasına dönmesi konusunda ilham veriyor. “Kadın psişesinin bugüne dek hazırlanmış en büyük sözlüğü” olarak tanımlanan kitap sadece kadınlara değil, vahşi doğada o güçlü kadınlarla birlikte yaşamak isteyen erkeklere de bir davet niteliğinde.
DÜNYANIN KIYISINDA DANS /URSULA K. LE GUİN
Dünya edebiyat tarihine "Mülksüzler","Yerdeniz" serisi gibi ölümsüz eserler kazandıran Ursula K. Le Guin tarafından kaleme alınan “Dünyanın Kıyısında Dans” “feminizm, edebiyat, seyahat ve sosyal sorumluluk” başlıklarını inceliyor. Yazarın 1976-1988 arasında yazdığı metinlerden oluşan eser ilk kez 1989 yılında okuyucuyla buluştu. Cinsiyetçi kalıplara meydan okuyan yazar kitabında kadınlara yeteneklerini bulmaları ve bunu eşitlikçi bir anlayışla yaşama geçirmeleri konusunda çağrıda bulunuyor. Yazarın “kelimeler, kadınlar, mekânlar üzerine düşünceler” alt başlığıyla yayımlanan eseri, yazarın film incelemelerinden menopoza, ütopya düşüncesinden edebiyata pek çok konudaki fikrini açıkça ortaya koyuyor. Fantastik ve bilim kurgu türünün tartışmasız en başarılı isimlerinden biri olan yazar, bu kitabında da kendine has üslubuyla okuyucuya düşündürücü bir okuma deneyimi sunuyor.
ANNA KARENİNA/LEV NİKOLAYEVİÇ TOLSTOY
Her kadının okuması gereken bir roman daha Rus edebiyatının mihenk taşı Lev Tostroy’a ait. Aşk, her yazar ile yeniden tanımlansa da Anna Karanina romanı, tüm bu tanımların üzerinde bir yer alacaktır. Rus yazar Tolstoy'un "Anna Karenina"sı gibi destansı olanı pek yoktur doğrusu. Anna Karenina,19.yüzyıldaki Rus aristokrasisinde yaşanan bir yasak aşk hikayesini konu alıyor.