Kapadokya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsünün aylar önce organize ettiği ama salgın nedeniyle yüz yüze gerçekleştirilemeyen “Hakikat Sonrası Çağ” sempozyumu, internet yayınıyla çevrim içi yapıldı. E-sempozyumda, son yılların güncel kavramlarından “hakikat sonrası” çeşitli boyutlarıyla ele alındı.
Son yıllarda siyasetten medyaya, iklim değişikliğinden uluslararası ilişkilere pek çok yönüyle dünyada tartışma konusu olan, korona virüs salgını dolayısıyla yeniden yoğun bir şekilde gündeme gelen “hakikat sonrası” kavramı, 3 ana oturumun düzenlendiği 8 saatlik bir e-sempozyumda ele alındı. E-sempozyuma, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden ve Kapadokya Üniversitesinden bu konuda çalışmalar yapan akademisyenler sunumlarıyla katılırken, Kapadokya Üniversitesi öğrencileri ve öğretim elemanları da çevrim içi izleme olanağı buldular.
“Hakikat Sonrasına Karşı Aklın ve Bilimin Kamusal Kullanımı”
“Nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu” olarak tanımlanan “hakikat sonrası” (post-truth), 2016 yılında Oxford Dictionaries tarafından yılın kelimesi olarak seçildikten sonra, dünya gündemini yoğun bir şekilde işgal etti.
Sempozyum, Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar’ın açılış konuşması ve konukları selamlamasıyla başladı. “Hakikatten Hakikat Sonrasına” başlıklı birinci oturumda, kamu, kamusal alan, kamusal tartışma, hakikatin varlığı, niteliği ve dönüşümü tartışıldı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden Prof. Dr. Filiz Zabcı, “Kimin Hakikati ya da Hakikat Bilgisi Kimde?” başlıklı sunumunda siyaset, hakikat ve yalan ilişkisi üzerinde durdu. Hakikatin siyaset felsefesi içindeki gelişimine odaklanan Zabcı, kitlelerin iknası konusunun günümüzde daha yoğun bir tartışma konusu olduğunu belirterek, hakikatin retorikle değil diyalogla ve sorgulamayla ortaya konabileceğini belirterek, kitlelerin neden retoriğe açık oldukları sorusunu sordu. Hakikati öğrenmenin zor olduğunu, düşünmemenin kolaycılık olduğunu belirten Zabcı, Immanuel Kant’tan esinlenerek aklın kamusal kullanımının önemine değindi.
Birinci oturumda söz alan Kapadokya Üniversitesinden Dr. Can Ulusoy, kavramın tanımlanması ve çağ olarak isimlendirilmesini sorunlu bulduğunu belirterek sözlerine başladı. Ulusoy, “hakikat sonrası”nın post-kapitalist süreci tanımlayan bir kavram olduğunu ifade ederek, zaten var olan semptomların açığa çıktığı bir durum yaşadığımızı vurguladı.
Başkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Menderes Çınar ise, konuyu, belirli bir popülizm anlayışı ve belirli bir İslam anlayışı üzerinden değerlendirdi. Çınar, dışlayıcı popülizm üzerinden bir kutuplaşma geliştiğini ve alternatif seslerin kısıldığını vurguladı.
Birinci oturumun son konuşmasında söz alan Kapadokya Üniversitesinden Bülent Özçelik, hakikat sonrası kavramında temel meselenin kamusal alanda ve bununla bağlantılı olarak kamusal tartışmada hakikatin varlığında/yokluğunda olduğunu dile getirdi. Günümüzde pek çok etkenden dolayı kamusal tartışmada olguların, nesnel koşulların yerini hakikatle ilişkisiz etmenlerin, enformasyon yığınının aldığını söyleyen Özçelik, burada temel sorunun hakikatin savunulması, aklın ve bilimin kamusal kullanımına özen gösterilmesi olduğunu vurguladı.
“Uluslararası İlişkilerde Hakikat Sonrası”
Etkinliğin öğleden sonra başlayan “Uluslararası İlişkilerde Hakikat ve Sonrası” oturumunda konuşan Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Dr. Umut Yukaruç, komplo teorilerinin uluslararası ilişkilerde söylemler yoluyla nasıl etkili olabileceğini 2016 yılındaki Brexit örneğiyle açıkladı. Uluslararası ilişkilerde sıklıkla karşılaşılan komplolar ile günümüzde özellikle popülist söylemlerde yer alan komplo teorileri arasındaki farkı vurgulayan Yukaruç, bu teorilerin toplumun sadece küçük bir kesimince üretilmediğini; siyasetçilerin konuşmaları, sosyal medya ve popüler kültür ile de tekrar tekrar üretildiğini 2016 yılındaki referandum öncesinde karşılaştığı örnekler ile açıklarken, komplo teorilerinin metinler arası anlam oluşturduğu takdirde dış politika kararları üzerinde etkili olabileceğine dikkat çekti.
“İstatistikler ve Gerçekler: Gıda ve Tarım Politikalarından Örnekler” başlığı altında sunumunu gerçekleştiren Kapadokya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Dr. Halil Burak Sakal, Postmodern siyasi düşüncenin hakikatin sosyal olarak inşa edilmesi dolayısıyla siyasi güç ve iktidarın hakikatle bağlantısına vurgu yaptığını söyledi. Sakal, bu durumun, totaliter rejimlerde ciddi sonuçlar doğurabildiğini, hatta gıda ve tarım politikalarında insan yaşamına etki edebilecek seviyeye ulaştığını vurguladı.
Erciyes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Dr. Nail Tanrıöven ise, hakikat sonrasında gözlemlenen temel argüman ve süreçlerin özellikle uluslararası ilişkiler disiplini üzerindeki etkilerini, Stephen Colbert’in “truthiness” kavramına da atıfta bulunarak “duygu” ve “özne” kavramları üzerinden değerlendirdi.
Kapadokya Üniversitesi Kent, Çevre ve Yerel Yönetimler Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Hikmet Kuran ise, çarpıtma ve yanlış bilgi üretimi aracılığıyla kamuoyunu ve karar alma süreçlerini yönlendirme çabalarını, iklim değişikliği tartışmaları bağlamında ele alarak iklim değişikliği inkârcılığını, hakikat sonrası çağın pratikte gözlemlenebileceği bir karşı-hareket olarak değerlendirdi.
Uluslararası İlişkiler oturumunun son konuşmacısı Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde Araş. Gör. Berk İlke Dündar, bugün, yalan ifşacılığına odaklılığın da siyaseten doğruculuğun bir başka biçimi olarak görülebileceğini ifade ederek, hakikat tartışmaları çerçevesinde Trump’a harcanan mesainin, nihilizmden göreceliğe kadar uzanan postmodernizmin eleştirisine ayrılmıyor olmasının dikkate değer olduğunu vurguladı. Dündar, meta-anlatıların sona erdiğini vâzeden ideolojinin bizzat kendisinin kocaman bir meta-anlatı olduğunu belirterek, yalanın, çarpıtmanın, sözün kullanım değeriyle değil de değişim değeriyle siyasal ve kamusal alanda yer alıyor olmasının neoliberalizmin devamlılığı noktasında devreye sokulduğunu ortaya koymanın, hakikat siyasetinin ve mücadelesinin olmazsa olmazlarından birisi olarak kavranması gerektiğini ekledi.
“Yeni Medya Döneminde Hakikat Sonrası”
Sempozyumun üçüncü ve son oturumunda ise “hakikat sonrası” kavramı, medya ve kanaat eksenlerinde tartışıldı. İletişim bilimleri disiplininin damgasını vurduğu bu oturumda, Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesinden Doç. Dr. Esra İlkay İşler, hakikat sonrası çağda “Yeni Medya” olgusunun bir kamu illüzyonu olup olmadığını ele aldı. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Hüseyin Köse ise “kamu yararı” kavramı üzerinden dijitalleşmenin etkilerini değerlendirdi.
Kapadokya Üniversitesi Öğr. Gör. Merve Özdemir yankı odalarının yalan haberlerin yayılışı üzerindeki etkisine odaklandı. Teyit.org internet portalıyla sosyal medyada teyit konusunda önemli bir doğrulama mecrası yürüten Mehmet Atakan Foça, Teyit’in yapmaya çalıştıklarını ve sosyal medyada teyitçilik deneyimlerini paylaştı. Sempozyumun son konuşmasında söz alan Deniz Gürsoy ise göçmenlik olgusu üzerinden hakikatin yeniden kuruluşunu incelediği konuşmasında, hakikatin toplumsal savunusunun önemini vurguladı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz